Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?

Yönetmen Özcan Alper, son filmi "Erken Kış" ile sinema kariyerindeki "öksüzlük, yersizlik ve imkânsızlık" temalarını bu kez Kafkasya coğrafyasına taşıyor. İstanbullu bir çiftin Gürcü ve Ukraynalı bir sanatçı aracılığıyla taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olma sürecini anlatan film, savaşın ortasında ev arayışını ve kapitalizmin vahşi yüzünü gözler önüne seriyor.
Özcan Alper, filmin coğrafyadan beslendiğini vurgularken, karakterlerindeki idealist insanların bedel ödeme zorunluluğunu ve toplumdaki "siyah beyaz" bakış açısının yol açtığı muhafazakârlaşmayı eleştirdi. Alper, "Her şeyin tek cevabı olmaz; o yüzden sanat var" diyerek sinemanın sorgulayıcı gücüne dikkat çekti. Oyuncu Leyla Tanar ise filmin doğal çekim sürecinin ardından dizi temposuna dönmekte yaşadığı zorluğu dile getirerek, o anki üretkenlik ve tatmin duygusunun önemini vurguladı.

Kanto- Film ekibi
Ensar Altay'ın yönettiği "Kanto", yıllarını ailesine adamış bir kadının, çalışmaya başlama hayali tam gerçekleşecekken demans hastası kayınvalidesinin aniden kaybolmasıyla yaşadığı gerilimli süreci konu alıyor. Yönetmen Altay, filmin ilham kaynağının, yalnız ölümleri konu alan Japonya'daki "Kodokushi" belgeseli olduğunu belirterek, modern dünyada artan toplumsal yalnızlığa ve bireyin yalnız ölüme terk edilişine dikkat çekmek istediğini söyledi.
Filmin söyleşisinde, özellikle kadın karakterin fedakârlıkları üzerine çıkan tartışma, seyircilerden gelen yorumlarla ekip içinde farklı görüşleri ortaya çıkardı. Oyuncu Didem İnselel, "Neden tüm bu fedakârlıklar kadına yükleniyor? Neden çalışma hayalini bir kenara bırakmak zorunda kalıyor kadın? Soruyorum; neden?" diyerek kadınların üzerindeki toplumsal baskıyı sorguladı. Usta oyuncu Yıldız Kültür ise meselenin özünde hepimizin ama özellikle de yaşlıların artan egoistliği olduğunu belirtti. Cavit Özer ise tartışmayı toparlayarak, "Kadın mutluysa tüm toplum mutlu!" sözüyle huzurun anneden geçtiği fikrini ön plana çıkardı.
