Diclehan Baban

Doğum Yeri : İstanbul
Doğum Tarihi :
15 Mayıs 1934
Ölüm :
1978-12-03
Eğitim :
İstanbul Belediye Konservatuvarı, Türk Müziği Bölümü
Hakkında :
İlgili Filmler
mansur34
17 Nisan 2016 14:46Diclehan baban türk sinemasında fettan kötü kadın rollerinde oldukça başarılıydı genç yaşında 44 yaşında ölmese çok daha popüler bir oyuncu olabilirdi allah rahmet eylesin.
Cevap Yazsinemaadamı
16 Nisan 2016 21:26çok iyi bir oyuncu sacide keskinin sesi en çok ona ve güzin özipeke giderdi kötü kadın rollerininde iyi kadın rollerindede çok başarılı buluyorum 44 yaşında vefat etmiş yeni burda öğrendim ve çok üzüldüm. karakter rollerinin dev ismiydi ablamız iki rolünü çok severim biri arkadaşlık öldü mü filmindeki rolü orda dolandırıcılık yapıyordu sadri babaya yardım ediyordu sözde paralı evli bir kadını oynuyordu sonrada kartal tibete aşık oluyordu birde sezercik yavrum benimdeki rolü çok para kazanacam aynurdan repliği unutulmazdır allah rahmet eylesin.
Cevap Yazrhegno
2 Ekim 2012 14:58Selim İleri sinema emekçilerinin içine düştüğü hazin durumları anlatan bir yazısında Baban’ın Diyarbakır’lı çok zengin bir sülaleden geldiğini ve gazeteci Cihad Baban ’ın yeğeni olduğunu belirtir. Ama aynı Diclehan Baban’ın dişçiye gidecek parası olmadığı için ağzına diş şekline sokulmuş sakız yapıştırarak bir gazino sahnesinde oynadığını da anlatır. Allah rahmet eylesin
Cevap Yazkariz_ma_35
17 Mayıs 2010 11:28Kötü kadın,sinsi ve vamp kadın rollerinin usta aktrisi allah rahmet eylesin karagözlüm filminde şarkıcı handan rolüyle gözümde devleşen oyuncu allah rahmet eylesin....
Cevap Yazdelikadir39
24 Nisan 2010 18:24Sezercik Yavrum Benim filminde çok sinsi bir kadındı.Allah rahmet eylesin.
Cevap Yazneconeco
19 Şubat 2010 12:30Coğrafyanın hangi uzaklığına sürgün olursak olalım, yaz sıcağı çatılardan sokaklara aydınlık akarken, kardeşimle benim çocuk sevincimiz de bembeyaz aydınlanırdı; raylara çoktan vedasını çeken kara trenlerle ve burunlu magirüs otobüslerle, ya Aslanköye ya da şimdiki ismi Yakakent olan Gümenüze tatile gideceğimiz için. Bir yaz Aslanköye gidersek eğer, ertesi yaz tatilinde de Gümenüze giderdik muhakkak. Elma ağaçlarına özgürce tırmandığımız, ata, eşeğe, deveye, onları bulamazsak dedemin kangal cinsi köpeğinin sırtına bineceğimiz, babaannemin beli bükük küfürlerine rağmen körpecik hıyarlarını fideleriyle birlikte kopartabileceğimiz için çocuk haylazlığımıza, Aslanköyü çok severdik ama, Gümenüzü herhalde biraz daha çok severdik. Çünkü, deniz vardı orada, bir de bir yazlık bir kışlık sinema. Sonra, yazlık sinemanın işletmecisi rahmetli Akif Abinin kırmızı renkli jawa motosikleti. Sonra anneanemin Mestanının yavruları. Yani, gündüzleri deniz ve motosiklet turlarıydı, geceleri ise önce sinema sonra kedi yavrularıyla koyun koyuna uyuma tatiliydi Gümenüz pek emin değilim ama, 1969 yılı olmalıydı, gündüzleri denize bir güzel! siktir çekip, Çağlayan Yayınevinin çoğunu F.M. İkinci müstear ismiyle Kemal Tahirin yazdığı sandık dolusu Mayk Hammerlarına gömüldüğüm ve geceleri Yılmaz Güneyin silâhlarını cav cav konuşturduğu yazlık sinemanın yolunu tutmaktansa genellikle bir bana bir de beyin özürlü melek Musa Abimize kapılarını açan kışlık sinemaya parasız abone olduğum yıl: Nevzat Pesenin 1962 yapımı müthiş filmini, İkimize Bir Dünyayı, o yaz tatilinde seyrettim. Ertem Göreçin 1961 yapımı Otobüs Yolcularını da, Atıf Yılmaz Batıbekinin 1969 yapımı sezon filmi Kızıl Vazosunu da. Bu filmlerde en çok Diclehan Baban isimli "kötü kadın" portresine çarpılmıştım. Kızılcahamamda seyrettiğim Namus Uğrunadan ve Şoför Nebahattan yakinen tanıdığım bu "kötü kadın", birden benim favori oyuncularımdan biri oluvermişti. Aslında, kimselere benzemeyen bir fiziği vardı: Işıl ışıl müstehzî bakışları, siyah rimeliyle hep en öne çıkıyor, esas kızların rol icabı masumiyetlerini mezbelelere silkeliyordu. Uzun ince, sosyete eskisi 35lik bir kadın gibi perdeye yayılıveren yüz çizgilerinde, muhakkak bir "düşmüştük" vardı. Narin bedeni ise, neveser bir şarkı gibi "düşmüş" yüz çizgilerine, bakışlarındaki ışıl ışıl müstehzîliğe cuk oturuyordu. Birazcık 1950lerin sonlarındaki Çolpan İlhanın kırılganlığını andırdığını söylesem, pek abartmış sayılmam. Tıpkı Çolpan İlhan gibi, vampı bile burjuva kültüründen geçmiş bir güzelliğe dönüştürüyordu. Diclehan Baban da, Danyal Topatan gibi, yanlış yerde doğmuştu sinema sanatına; Hollywooda doğması gerekirken, 68 adımlık Yeşilçam Sokağına doğmuştu. Yeşilçam Sokağına doğmak, Danyal Topatan ve Diclehan Baban gibi büyük yetenekler için açlıkla boğuşmak demektir. Açlık, Yeşilçam Sokağına doğanları, ya intihar ya da kanser olarak kemirir. Nembutal kutuları Diclehan Babanın sefaletine uzanamadı ama, kanser, bizim Agnes Mooreheadımızı, Agnes Mooreheadtan 4 yıl sonra, I 978de, huzura kavuşturdu: Ekmek parasının uğruna ciğerleri metelik etmeyecek yapımcıların bol sarımsaklı işkembe çorbası kokan ağızlarını çekeceğine, ruhunun gittiği yerde, başrolleri oynuyor şimdi, hiç olmazsa. Taner Ay
Cevap YazAlın yazısı
17 Ağustos 2009 23:17Genç yaşında yakalandığı kanser hastalığı sonucu yaşamını yitirmiştir.
Cevap Yaz
segal844
22 Temmuz 2009 22:20Yeşilçam'ın karakter kadın oyuncusuydu.Onu genel olarak yan rollerde izlemiştik.Dış görünümü bakımından sarışın, düzgün fiziği olan, karizmatik, çekici bir kadın, güzelliğiyle etkileyebilen, tilki gibi kurnaz, akıllı, gözüne kestirdiğini kolayca ağına alabilen ve sinsice bakışları olan karakterleri canlandırmıştı.
İkincil rollerde hep kötü kadını canlandırmıştır.Bunu yaparken de oldukça başarılıydı ve rollerini ustaca oynamıştır.Görünüş itibariyle kötü kadını oynamaya daha müsaittir.Genç yaşta hayatını kaybetmiş olması türk sineması için de acı bir kayıptır.Rahmetle anıyorum.
Cevap Yazyedikule_zindanı
8 Nisan 2009 20:42Diclehan Baban, karizması görüntüsü ve farklı yüz tiplemesi ile de başarılı bir oyuncu idi..Kendisini beğenirdim..Allah rahmet eylesin diyorum..Her rolün hakkını veriyordu çevirdiği filmlerinde..
Cevap Yaz