Ulusal Yarışmanın Gündemi: Toplumsal Yaralar, Çocukluk Melankolisi ve Vahşi Erkek Dünyası

62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Türk sinemasının toplumsal gerçekçi ve lirik yeni seslerini ağırlamaya devam ediyor. (27 Ekim Pazartesi) AKM Aspendos Salonu'nda gösterimi yapılan Seyfettin Tokmak imzalı "Tavşan İmparatorluğu" ve Şeyhmus Altun imzalı "Aldığımız Nefes" filmleri, seyirciden büyük ilgi gördü ve gösterimlerin ardından film ekipleriyle yapılan söyleşilerde derin tartışmalar yaşandı. 

"Tavşan İmparatorluğu": Mekansız Bir Coğrafyada Çocuğun Sessiz İsyanı

Dünya galasını saygın Tallinn Black Nights Film Festivali'nde gerçekleştiren "Tavşan İmparatorluğu", devrimci konusuyla öne çıkıyor. Film, devletten maaş almak için babası tarafından engelli taklidi yapmaya zorlanan Musa'nın, tıpkı kendisi gibi doğasından koparılan tazı yarışları tavşanlarını kurtarma mücadelesini anlatıyor.

Yönetmen Tokmak: "Kadını Çekince Erkek Dünyası Vahşileşiyor"

Söyleşiye katılan Yönetmen Seyfettin Tokmak, filmin çıkış noktasının Ümraniye Cezaevi'nde gönüllü sinema öğretmenliği yaparken hissettiği çocukluğa dair sert melankoli olduğunu belirtti. Tokmak, filminin ana temasını şöyle özetledi:

"Kadını hayattan ve coğrafyadan çekince geri kalan şey nedir sorusu, bende karşılığını böyle buldu; erkek dünyasının vahşi hali daha da görülmeye başlıyor."

Yönetmen, filminde Musa, tazılar, yetişkinler ve tavşanlardan oluşan mekansız bir çember kurarak, küresel bir sorun olan zorla koparılmayı ve isyanı işlediğini ifade etti. Filmdeki etkileyici performanslarıyla dikkat çeken çocuk oyuncular Perla Palamutçuoğulları ve Alpay Kaya ise, çekimlerin üzerinden geçen üç yıla rağmen filmi izlemenin "gurur verici" bir deneyim olduğunu paylaştılar.

"Aldığımız Nefes": Bir Anadolu Kasabasında Vaktinden Erken Büyümek

Şeyhmus Altun'un yazıp yönettiği Türkiye-Danimarka ortak yapımı "Aldığımız Nefes" ise, 2000'lerin başında bir yangında annesini kaybeden 12 yaşındaki Esma'nın hüzünlü ve zorlu büyüme hikayesine odaklanıyor. Yönetmen Altun, filmi kız kardeşinin hikayesinden yola çıkarak, "Çocukluğuma ve göç edememeye dair bir hikâye" olarak tanımladı.

Oyuncu Hakan Karsak: "İnsanoğlu Ölümü Çok Hızlı Unutuyor"

Başrol oyuncusu Defne Zeynep Enci, canlandırdığı Esma karakterini "Annesinin rolünü üstlenmiş, okuyup büyümek isteyen ama önündeki duvarı aşamayan, mutsuz ve içe kapanık bir kız çocuğu" olarak anlattı.

Filmin öne çıkan oyuncularından Hakan Karsak ise karakterini yaratırken beslendiği felsefi temaya değindi:

"Karakteri oturtmak adına en çok beslendiğim şey, insanoğlunun, ölümü hızla unutması. Ölüm, mutlak bir gerçek ama hiç gerçekleşmeyecekmiş gibi yaşıyoruz."

Bu iki güçlü yapım, Altın Portakal'da sadece ödül için yarışmakla kalmıyor, aynı zamanda Türk sinemasının güncel toplumsal ve psikolojik meselelere ne kadar cesur yaklaştığını da gözler önüne seriyor.