“Çiçekle, çimenle uğraşması da güzelmiş. Hele insan kendi isteyince. Hangi iş olursa olsun zoruma gitmiyor artık.” Köşk bahçesinde çalışırken söylüyor bunları. Oysa birbirlerine sevdalanmadan önce, ‘odun kömür getirmesini’ isteyen genç kıza “Garsonlara söyleyin. Cam silmeyi, ortalık temizlemeyi de yapmayacağım bir daha” demişti. Cam silmek ve ortalık temizlemenin dışında boya işlerini bile yapacaktır. Arada sevgi olunca…
11 Şubat 2015

"Çiçekle, çimenle uğraşması da güzelmiş. Hele insan kendi isteyince. Hangi iş olursa olsun zoruma gitmiyor artık." Köşk bahçesinde çalışırken söylüyor bunları. Oysa birbirlerine sevdalanmadan önce, 'odun kömür getirmesini' isteyen genç kıza "Garsonlara söyleyin. Cam silmeyi, ortalık temizlemeyi de yapmayacağım bir daha" demişti. Cam silmek ve ortalık temizlemenin dışında boya işlerini bile yapacaktır. Arada sevgi olunca...

71'sonbaharında çekilen film, 01 Mayıs 1972, Pazartesi günü (Şehzadebaşı) 'Gül', (Karagümrük) 'Hakan', (Beyoğlu) 'Lâle', (Kadıköy) 'Süreyya Cep' sinemalarında gösterime girmiş. Lütfü Akad, Prof. Alim Şerif Onaran ile yaptığı bir söyleşide 'Mahşere Kadar'ı 'önemsediği filmler arasında' saymış. Erman Şener "Bu nedenle olacak, tamamını çekemedi. O'nun bıraktığı filmi Osman N. Ergün tamamladı" diye şaka yollu bir dokundurma yapıyor! Tijen rolündeki Tijen Doray'ın en başarılı dönemi. 1972'nin ilk 7 ayında 13 film çevirmiş.

Etkileyici bir 'zengin Fatma-fakir Murat aşkı'.

Armatör Muzaffer Bey, İstanbul'un sayılı işadamlarından. Kızından başka kimsesi yok. Her gecesi balo, defile, kumarla geçiyor. Bu gösterişin, kanunsuz işlerle sağlandığını kısa sürede öğreneceğiz.

Gemilerinden biri, Haliç Antrepo'ya 5 gün için demir atmış. "Sazlar barlar yandı gene." Tayfa takımı iyice dinlenip Beyoğlu'na saldıracak. Murat ise işbaşında. Bir kablodaki kaçağı gidermeye uğraşıyor. Kulağına çalınan "Silahlar bugün taşınmayacak... Hemen sandığı diğerlerinin yanına koyun" sözlerinden kaçakçılık yapıldığını anlar. Şüpheliydi zaten. "Bir baskın olursa gemi sahibini yakarlar" diyerek gümrüğe, polise gidecekken diğer gemicilerin saldırısına uğrar. Sağ ayağı sakat kalır.

Bu halde denizcilik yapması imkânsız. Armatörün yazlık köşkünde bekçi olarak çalışmaya başlar. "Bedava yatar kalkarsın. 7-8 yüz lira da aylık veririm sana" diyor Muzaffer Bey.5yqaeryeew

Delikanlı, Karadeniz Ereğli'sinden. Sahilde bir kulübesi var. Kasaba içerde kalır ama Serik Köyü kıyıdadır. Eskiden, Osman Reis'in takasında çalışmış.

Balıkçılık, ağ tamiri derken gemide elektrikçi olarak görüyoruz kendisini. Dürüst, sessiz, sakin. Eli her işe yatkın. Yaş gününde, Fatma'ya "Acemi işi ama hoş gör" diyerek kendi yaptığı çerçeveyi verecektir. (En mutlu resmini takacakmış genç kız). "Kimsesiz yaşadım ben. Gemici adam, çamaşırlarını kendi yıkamaz, söküğünü dikemezse sürünür."

Yoksul, yalnız, sakat ama acınacak biri değil. Şımarık sosyete gençlerini önüne katıp dediğini yaptıracak kadar da güçlü. Topallığı da ayrı bir cazibe katmış. "Bayıldım adama. Yazık ki fakir, etiketsiz. Bizim seviyemizde olsa bırakmazdım peşini" diyor Tijen. "Bir Murat'ı düşün, bir de bizim paralı korkakları!"

Karşılaşmalarına dek "Saint Moritz'e çıkıp kayak yapacaktım ama grupla seyahat feci şey şekerim. Bir felaket! Müzeleri, sergileri gezmekten başka hiçbir şey yapamadım" diyen bir çevresi vardı Fatma'nın. Sosyetik Vedat ile evlenmek üzere. Lalezar'da yemek, Hidromel'de dans! Mutfağa girip bir tek yumurta bile kırmışlığı yok! Elbiseleri, Paris, Londra veya Napoli'den. 'Öksüz çocuklar yararına verilen defilede teşhir ediyor' bunları. Ay sonlarında Kızılay Balosu için bilet satmakta. [Berker İnanoğlu'na ait ve 'Herşeyim Sensin' (1971), 'Bir Pınar Ki' (1972), 'Sensiz Yaşanmaz'dan (1974) anımsadığımız] '34 LR 991' plakalı 'Mercedes'i var. Son model.

Hep olduğu gibi ilişkilerinin başlangıcı biraz gergin. Sakatlığı nedeniyle kapıyı geç açınca "Duymadın mı zili? Böyle mi bekliyorsun sen burayı? İçeri biri girse, sen yetişene kadar bütün köşkü boşaltır. Kapıya yakın bir odaya yerleş, daha kolay olur senin için" azarını işitmişti Murat. "Bütün camlar silinecek, balkon, salon ve tuvaletler temizlenecek. Örtüler kalkacak. Mutfak da pırıl pırıl olmalı. Bahçeyi, kapı önünü de süpürür yıkarsın" laflarını bile sineye çeker. Ama sabrın da bir sınırı var. Sonunda patlar; "Ben hizmetkâr değil bekçiyim. Alışmadığım işleri yapamam!"

Kalıcı değil. Gidecekti memleketine. "Denizsiz yapamıyorum." Fatma'nın 'deniz gözleri' bir müddet erteletir bunu.

Köşkte,  tüfekle şımarıklığa izin vermemişti. "Başka türlü çıldırın. Buradaki eşyalardan ben mesulüm. Sarhoşlukla birbirinizi vurup iş açacaksınız başıma. Adam gibi eğlenmesini öğrenince gelin buraya." Muzaffer Bey kovacaktı, Fatma engel olur. "Sadık bir adam. Senin malına, senden daha çok sahip çıkıyor."

Zamanla Vedat'tan uzaklaşır genç kız. Arabası sık sık köşk yolunda. Arkadaşları 'ikide bir köşke gitmesinin sebebini' soruyorlar!

Sonunda, kaçınılmaz olan gerçekleşir. Yaş günü partisinden gizlice kaçıp Murat'ın kollarına atılıyor. "Önce kızmıştım sana. Sonra acıdığımı zannettim. Sonra da başkalarından farklı buldum seni. Benim için ilginçsin diye kendimi oyaladım... Seni seviyorum." Delikanlının "Olamaz, beraber olamayız! Koparız birbirimizden, kopar gidersin. Acın bana kalır" ve "İyisi mi başlamadan bitmeli" diye direnmesi boşuna!

Muzaffer Bey "Böyle birini bu kadar adam yerine koyman doğru değil" diye uyarmış, hatta tokatlamıştı kızını. "Ben sana Vedat'ı bile layık bulamazken, Murat..."

Karadeniz kıyısındaki kulübeye kaçar sevgililer. Bir bebek bekliyorlardı. Ancak işadamının öfkesinden kaçış zor. Birkaç adam bulmasını emreder Reşit Kaptan'a. "İkisinin peşine düş, bul gebert. Benim gibi bir adama karşı gelmek neymiş görsünler."asghraeyeryae

Tam da öğretmenlik için, kasabadaki Milli Eğitim Memurluğu'na istida verecekti Fatma. Murat yaralı, hastanede. Bir saldırganı öldüren Fatma, hapiste. Çocuğunu da kaybetmiş. Mahkemenin kararı 'nefsi müdafaa nedeniyle beraat ve tahliye'.

Kader ise 'çekeceği bir büyük acıya daha mahkûm etmiş' Fatma'yı. "Ölecek Murat! Ciğerinde kalan bir kurşun parçasını çıkartamamışlar. Doktor 'günlerinin sayılı olduğunu' söyledi" diyor babası.

Delikanlı gerçeği biliyor olmalı. 'Git' falan dese de son karede saçlarını okşuyordu karısının. "Kal öyleyse... Tek başına yaşa... Yaşayabilirsen!"

'Mahşere Kadar'daki melodiler.

Leroy Holmes'ın "Cinema '69" albümündeki (1969) 'Romeo and Juliet' (1968) (Nino Rota) 8 sahnede (Jenerikte; Murat, Fatma'ya telefon ederken; "Başkalarının sana ihtiyacı olamaz mı" dedikten sonra; Fatma, kulübede yumurta kırarken; Hamur açarken; "Çocuğumuzdan önce çocuklara alışmam lazım" derken; Hapishanede Murat'a mektup yazarken; Filmin sonunda).

'Bullitt'daki (1968) (Lalo Schifrin) 'Shifting Gears' 7 sahnede (Murat, gemide kaçakçılık yapıldığını duyduğunda; Tayfalarla kavga ederken; Muzaffer Bey'in evinde beklerken; Yazlık köşkte kalması söylendiğinde; Reşit Kaptan "Malların yüklenmesi hayırlısıyla bitiyor, Efendim" dedikten sonra; Osman Reis-Asım Nipton, kulübeye geldiğinde; Muzaffer Bey "Kaptan'a talimat göndereceğim, şileple yola çıktığını söyleyecek" dedikten sonra). 'Ice Pick Mike' 3 sahnede (Reşit Kaptan, yaralı Murat için "Kaldırın, hastaneye götüreceğiz" derken; Muzaffer Bey ölüm emrini verirken).

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'Hidden Jewelry' 2 sahnede [(00.15-00.33 arası) Fatma "Bahçeyi ve kapı önünü de süpürüp yıkarsın" dedikten sonra; (00.33-00.40 arası) Muzaffer Bey, akşamki balo için ceketini giyerken). 'Main Title' 3 sahnede [Murat, davetlinin elindeki tüfeği alıp "Başka türlü çıldırın" derken; Muzaffer Bey'in adamları Murat'ı kurşunlarken; (00.19-01.30 arası) Hapisteki kızıyla konuşurken]. "Eddie's Theme" 4 sahnede [Boğaz'ı seyrederlerken; (01.11-01.25 arası) Savcı'nın konuşması sırasında; (01.25-01.4701.25-01.47 arası) Karar okunurken; (01.47-02.2301.47-02.23 arası) Babası ile Adliye'den çıktıklarında]. 'The Dog Attacks' (01.07-01.45 arası) Babası, Fatma'yı tokatlarken. 'The Police is Waiting' 2 sahnede [(1.05 sonrası) Fatma "Niçin gelmedin bana, mektuplarıma cevap vermedin" derken; Murat "Başka biriyle yeniden hayatını kurarsın, tekrar anne olursun" derken]. 'The Morgue' (00.30 sonrası) Murat "Seni sevmiş olsam, yanından bir an bile ayrılabilir miydim? Bir hevesmiş sana duyduğum. Seni hiç sevmemişim. Bunu anlayınca sahte olamadım" derken.aeu54u54

Tony Osborne'un 'Incidentally' uzunçalarındaki (1968) 'Il Dritto Di Amare' 5 sahnede (Vedat, Fatma'nın elini tutarken; Davetliler, av sonrası köşke geldiklerinde; Tijen "Topallığı da ayrı bir cazibe katmış. Bayıldım adama" derken; Muzaffer Bey "Öyle birini bu kadar adam yerine koyman doğru değil" dedikten sonra; Murat, Fatma'ya yaş günü hediyesi resim çerçevesi verirken). 'Can I Trust You' Fatma, Murat'ı araba ile deniz kenarına götürürken.

'Du Soleil Plein Les Yeux'deki (1970) (Francis Lai) 'Du Soleil Plein Les Yeux' 3 sahnede (Fatma, anne yadigârı zümrüt yüzüğe bakarken; Murat, bahçede çalışırken; Köşkte yemek hazırlığı sırasında).

'Madly'deki (1969) (Francis Lai) 'Madly' Fatma "Sahiden hiç kimsen yok mu? Evlenseydin bari"  derken.

'Airport'taki (1970) (Alfred Newman) 'Love Theme #2' 2 sahnede (Benan Öz, Avrupa maceralarını anlatırken; Vedat "Bütün yıldönümlerinde beraberiz artık" derken). 'Main Title' Murat, Muzaffer Bey'in adamlarıyla kavga ederken.

'13 Jours En France'daki (1968) (Francis Lai) '13 Jours En France' Fatma, Murat'a kazak, ceket, kafeste kuş getirdiğinde.

'Dans La Poussiere Du Soleil'deki (1971) (Francis Lai) 'Dans La Poussiere Du Soleil' "Bu geceyi biraz da senle kutlamak istedim" derken.

'Çok Görmeyin Ne Olur (Bırakın Seviyorum)' (Bülent Özoral / Güzin Gürman) (Enstrümantal) 3 sahnede (Fatma kulübede uyanırken; Kadınlar koğuşunda; Mahkemede "Murat" diye bağırırken).

"Who's Afraid of Virginia Woolf"taki (1966) (Alex North) 'Collogy' Muzaffer Bey, hastanedeki Murat ile konuşurken.

'You Only Live Twice'daki (1967) (John Barry) 'The Death Of Aki' Fatma, görüş günü, Osman Reis ile konuşurken.

'Doctor Zhivago'daki (1965) (Maurice Jarre) 'Kamarovsky With Lara in the Hotel' Fatma, mahkeme sonrası kulübeye geldiğinde.

Filmdeki şarkılar.

'Çok Görmeyin Ne Olur (Bırakın Seviyorum)' (Bülent Özoral / Güzin Gürman) Gönül Yazar'ın sesinden iki sahnede [(4 dakika 7 saniye) Sevillana'da; (52 saniye) Kasabadaki nikâh sonrası evlerine dönerken]. "Çok görmeyin ne olur//Bırakın seviyorum//Dünyalar sizin olsun//Ben onu istiyorum//**//Razıyım ağlatsa da//Bin bir derde atsa da//Naz edip yalvartsa da//Ben onu seviyorum (yaşıyorum)//**//Bu ilk tattığım aşktır//Bütün ömrüm boyunca//Belki o da seviyor//Beni kendi huyunca." Özellikle son mısra Murat'a çok uygun.

Osibisa'nın 'Osibisa' albümündeki (1971) 'Think About the People' (Osibisa) (3 dakika) Sevillana'daki ikinci şarkı. "Stop for a moment//Think about the world//Think about the people//Think about their lives//**//Stop for a moment//Think about the system//Think about your children//Think about the whole world." Sonraki dörtlükte, o dönemde çok konuşulan 'Revolution' ve yeni yeni duyulmaya başlanan 'Pollution' sözcükleri kullanılmış. "Think about the revolution//Think about the pollution//Right now//A little love and understanding." Filmdeki yüksek sosyetenin bu şarkı ile dans etmesi de ilginç.

'Kaderimin Oyunu' (1970) (Orhan Gencebay) (1 dakika 11 saniye) Murat ve Osman Reis meyhanedeyken. "Çekmekle biter mi bu hayat yolu//Bu yalnızlık bu dertler."

'Il Dritto Di Amare', Albinoni-Adagio'nun; 'Can I Trust You', 1966, Sanremo altıncısı 'Io Ti Daro Di Piu'nun (Memo Remigi / Alberto Testa) yorumu.

'Romeo and Juliet'i, Engelbert Humperdinck ve Andy Williams'dan dinlemiştik; 'A Time For Us'.

Muzaffer Bey, filmin sonu dışında, hep kendinden emin ve olayları yönlendirebilen bir kişi. Murat yaralandığında şunları söyler; "Şirketin adı böyle vakalara karışmamalı. Mümkünse polise intikal etmesin. Derhal bir özel hastaneye kaldırın. Ne lazımsa yapılsın." Fatma 'asi bir evlat'; Delikanlı ise 'kudretine karşı gelmiş bir topal' işadamı için.537aeyrae

'34 NC 508' plakalı arabası, 9 Ocak 2006, Pazartesi tarihli gazetelere geçmişti. Pazar günü, Kocaeli, Derince'de 16 aracın karıştığı zincirleme kazada 14 kişi ölmüş, 4'ü ağır 16 kişi yaralanmış. Hasar gören araçlardan biri de '34 NC 508' plakalı özel otomobil!

Murat'ın ayağını tedavi eden Doktor "Siz gemiciler, kavgasız gürültüsüz yaşayamaz mısınız" diyor. Kahramanımız da sır küpü! 'Kapışma' nedenini "Bir alacak meselesi vardı aramızda" diye açıklıyor işadamına.

Köyünü özlüyormuş. Dünyanın en güzel şehrinde, her türlü konfor var. Elektrik, havagazı, sıcak su, hastane, sinema, televizyon. Ancak bunların hepsi zenginler için! Çok para kazanmanın şartları bambaşka. "Ben beceremediğim için bacağımdan oldum. Üstelik sustum, üzerlerine gidemedim. Yaptıklarını ödetemedim hiçbirine."

'Memlekette' yarı çıplak gidermiş okula. Sonra öğretmeni (Fatma'nın hediyesine benzer) bir ceket vermiş. "Öğretmen olsana sen." Genç kız kolej mezunu ama paraya ihtiyacı yok ki niçin çalışsın! "Başkasının sana ihtiyacı olamaz mı?"

Fatma, sosyeteden. Hatta biraz daha yukarda. Arkadaşları 'kızmaz, kızamazlar' kendisine. Köşk'teki eğlenceli mutfak sahnesinde yumurta kırmayı bilmediğini anlıyoruz. Sonradan bir balıkçı köyüne uyum sağlayacak, hamur bile açacaktır. Öğretmenlik için 'istida' verdiğinde hamileydi. Çocuğundan önce çocuklara alışması lazımmış. Rahmetli annesinin 'zümrüt yüzüğü' hep parmağında. "Anneler hiç ölmese, çocuklar bu acıyı çekmese."

Murat'ı Abdurrahman Palay; Fatma'yı Jeyan Mahfi Ayral; Muzaffer Bey'i Muhip Arcıman; Vedat'ı Toron Karacaoğlu; Tijen'i Tijen Par; Reşit Kaptan'ı Doğan Bavli; Zafer Önen 4 kişiyi (İhsan Baysal, Tanju Şarman, Murat'ın ayağını alçıya alan Doktor, "Değer mi bu hayvana" diyen tayfa) seslendirmiş.

Murat-Kartal Tibet; Fatma-Fatma Girik; Muzaffer Bey-Muzaffer Tema; Vedat-Kuzey Vargın; Tijen-Tijen Doray; Reşit Kaptan-Oktar Durukan; İhsan Baysal; Abdullah-Hakkı Kıvanç; Ağır Ceza Üyeleri-Mustafa Yavuz ve Cevat Uz; Savcı-Hüseyin Salıcı; Tayfa-İhsan Bayraktar; Nikâh Memuru-Ali Demir; Av partisine katılan gençlerden Oktay Gürsel; Sonlara doğru Murat'ın ameliyatını yapan Doktor-Mehmet Gerçek; Nikâh şahidi Osman Reis-Asım Nipton; Fatma'nın hediyesi ceket, kazak, muhabbetkuşu; Kafesten geçip birleşen bakışları; Av partisine katılan gençlerden Oktay Gürsel; Duvarları balık ağlı, sarımsaklı, 'lüks' lambalı kulübe; Nefes kesen Karadeniz çok güzeldi.

Fatma Girik, buradaki bazı giysileri ve takıyı diğer filmlerde de kullanmış. Murat'a 'başka bir iş verilmesini' isterkenki elbiseyi, 'Satın Alınan Koca'da (1971) "Bu sabah kahvaltıyı benle beraber eder misiniz" derken; Murat'a 'bahçeyi, kapı önünü süpürüp yıkamasını' söylerkenki yün bereyi, "Satın Alınan Koca"da (1971) Ayşe'yi ziyarete gittiklerinde; Murat'la kaçarkenki mantoyu, 'Satın Alınan Koca'da (1971) elbiseleri birer birer havaya atarken; Av dönüşü üzerindeki örgü şalı, 'Murat ve Nazlı'da (1972) "Hiç kimseden korkmam ben"  derken giyiyordu. Vedat'ın hediyesi olan bileziği ise 'Satın Alınan Koca'da (1971) "Akıllandım artık, boşanmayacağım" derken kolye olarak takıyor.

Kartal Tibet'in 'hediye kazağı' da 'Seven Ne Yapmaz'ın (1970) ilk sahnesinde ve 'Ömrümce Aradım'da (1971) yatakta "Tek çare ameliyat... 50 bin lira" diye sayıklarken üzerindeydi.

Köşkün bahçesindeki konuşmaları. Hiç kimsesi yokmuş Murat'ın. Evlenseydi bari! Ama 'o kızı' arayacak vakti olamamış. Bulacak olsa da başka dert! "Bizim meslekte 3 gün varsın 3 gün yoksun." Belki razı olacak biri çıkar. "Bir gün çıkacak elbet... Issız bir adada gibiyim. Bir keçi, bir kuş, bir köpek bulacağım hiç değilse. Tek başına, hiç kimseyi görmeden, hiç konuşmadan yaşamak zormuş." ['Bir Demet Menekşe'deki Kenan da (1973)  "İnsansız yaşanmaz" diyecektir]. 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)