Melankoli
(Melancholia)
Yıl 2011
Ülke
Vizyon Tarihi13 Ocak 2012
TürDram, Bilim Kurgu, Gerilim
ÖzelliklerRenkli
YönetmenLars Von Trier
SenaryoLars Von Trier
YapımcıMadeleine Ekman, Bettina Brokemper, Marianne Jul Hansen, Meta Louise Foldager, Peter Garde, Tomas Eskilsson
Görüntü YönetmeniManuel Alberto Claro
Süre (dk.)136 Dk.
Firmalar
FİLMİN KONUSU
Neredeyse çektiği her film olay yaratan Lars von Trier'in merakla beklenen bu son yapıtı yönetmenin kendi sözleriyle "dünyanın sonu hakkında güzel bir film". Melankolia, iki kız kardeşin hikâyelerini anlatıyor: Justine ve ablası Claire. Melankoliye dalan Justine depresyonda, kıyamet gününü aklından ...  Devamını OkuDevamını Gizle
Video Player is loading.
Current Time 0:00
Duration -:-
Loaded: 0%
Stream Type LIVE
Remaining Time 0:00
Â
1x
Video Player is loading.
Current Time 0:00
Duration -:-
Loaded: 0%
Stream Type LIVE
Remaining Time 0:00
Â
1x
Video Player is loading.
Current Time 0:00
Duration -:-
Loaded: 0%
Stream Type LIVE
Remaining Time 0:00
Â
1x
 YORUMLAR  (4)
2000 karakter kaldı
vitruvian
10 yıl önce
Lars von Trier'den minimalist kiyamet filmi. Daha önce onlarcasını izlediğimiz ''kıyamet filmi'' alt türüne Avrupa kıtasından minimalist bir üslupla dokunmuş Trier. Filmin özellikle görselliğini gerçekten çok başarılı buldum. Bir yönetmenin her filminden sonra "ya nefret edeceksin, ya da çok seveceksin" deniyorsa, aslında bu benim için bir başarı sayılabilir. O yönetmenin sürekli farklı, sınırları zorlayan, ana akıma hizmet etmeyen, garip işler ürettiğinin göstergesidir bu. Lars von Trier ise abartısız her filminden sonra işte tam da bu cümleyi söyletiyor seyircilere. "Melancholia" da böyle. Bana kalırsa biraz zayıf. En azından "Antichrist" kadar çarpıcı değil. Senaryo birçok yerde bomboş. Özellikle filmin ikinci yarısı sanki ''finaline kadar oyalansın izleyici'' mantığında. Ancak yönetmen bir dönem kendisinin de ağır bir şekilde yaşadığı depresif ruh halini, melankoliyi, o çıkmazları hem ilk bölümde, hem de ikinci bölümde başarı ile işlemiş. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii ki alışılmış bir işleyiş değil bu. Çeşitli metaforlar, imalar, göndermeler ile dolu bir işleyiş. İlk bölümde Dunst, ikinci bölümde de Gainsbourg üzerinden tanık oluyoruz bu hislere. Yönetmenin kesinlikle iyimser olmadığını söyleyebilirim. Önceki pek çok filminde olduğu gibi karanlık bir atmosfer yaratmış yani. Sinemasal anlamda özellikle görüntü yönetmenliği açısından ilk saniyeden itibaren fark edilen bir başarı var. Çoğu izleyici özellikle birinci bölümde gereğinden fazla sahne olduğunu ve ağır ilerleyen, düşük tempolu bir film olduğunu düşünecektir. Ki gerçekten de öyle. Üzerine uzun konuşmaların, tartışmaların yapılabileceği bir başka Trier filmi kısacası. Oyuncular kaliteli, ancak tarihe geçen performanslardan bahsedemem sanırım. Sırıtmayan, üst düzey performanslar desek yeterli. Sizleri düşünmeye sevk edecek olan bir film. Ya çok seveceksiniz, ya nefret edeceksiniz. Bunların haricinde izleyeni yormayan bir film Melankoli. Afişinde vaat ettiği cazibeyi sunamıyor belki izleyene ama ''neden izledim ki bu filmi?'' de dedirtmiyor.

free_style
13 yıl önce
Dünyadan başka bir yerde yaşam yoktur kesinlikle yoktur, bilim yanılır demeseydi film çok daha iyi olabilirdi. Hele bir de bu kesinliği şişedeki fasülye sayısını bilmesine bağlamasaydı justine. Filmi bunalımdayken sakın izlemeyin bir hafta etkisinden kurtulamazsınız. Çok çarpıcı bir anlatım var. Görselliği Tarkovsky'den alınca zaten seyrine doyum olmuyor. Sinemayı gişe için yapmayan yönetmenin sanat ile bunalımı ve çaresizliği bir arada vermesine tanık oluyoruz. Ancak dünya yok olurken sadece üç kişi bunu biliyormuşçasına bir surum da var. Yok oluşa dayanamayan erkek güçsüz olduğuna inanıp intihar ediyor. Daha güçlü olan kadınlar ise ölümü bekliyor. Son anımız nasıl olsun isteriniz terasta içki içerek mi? En güzel yemeği yiyerek mi? İşte bunların anlamsızlığını yüzümüze çarpıyor? Filmin en duygusal yönü ise Claire'nin oğlum nerede yaşayacak diye Justin'e sormasıydı? Valla moralim bozulmadı desem yalan olur. Ama sadece sinema izlemek istiyorsanız kaçırmayın. Ama televizyonda gösterilen kovalamacalı her an bir silahın patladığı filmlere alışkınsanız hiç bularmayın. Lars Von Trieri biliyorsanız zaten beğeneceksiniz...

enginyuksel1982
13 yıl önce
izlerken melankolik hallere sokacak kadar berbat 1/10

Nümayiş
13 yıl önce
Gerçekten de haftanın filmi... Yılın filmi olmaya şimdiden aday... Lars Von Trier'in Dogville filmini pek sevmemiştim. Oysa Melankolia'da her şey kıvamında. Ne bir fazla, ne bir eksik. Hem bilimkurgu, hem psikolojik ağırlıklı bir film Melankolia... İsyankar bir yanı da var. Özellikle baş kahraman Justine, garip davranışları hiç eksik olmayan bir kadın... Kendi düğününü mahvetmekten çekinmeyen bir gelin... Annesi de, babası da toplumsal kurallara aldırmayan karakterlerdir onun için, hiç de iyi örnekler sayılmazlar. Ama Justine, bir yandan çok zayıf, ne istediğini bilmeyen biri gibi görünse de çaresiz kalınan bir doğa olayı karşısında bile çok sağlam duruşu olan bir insandır. Ölüme bile dudak büker. Bu da izleyiciyi şaşırtmaz, çünkü o, kendi hayatındaki büyük değişikliklere bile omuz silkmiş birisidir. Yönetmenin filmde çizdiği bütün karakterler, sonuna kadar tutarlılık gösteriyor, mekanlar müthiş, final çarpıyor. Afallayıp kalıyoruz, belki de melankolinin yok ediciliği çarpıyor bizi...