Bu hafta Türk Sinema'nın ve Yeşilçam'ın en saygın isimlerinden birini, sayın Memduh Ün'ü konuk ediyoruz. Sinemamızın geçmişi ve geleceği ile ilgili, Yakup Sancı'nın gerçekleştirdiği bu önemli söyleşiyi ilginize sunuyor, hocamız Memduh Ün'e sağlıklı yıllar diliyoruz...
31 Temmuz 2012

Yakup Sancı: Memduh Ün'ün kim olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım. Türk sineması hakkında az çok bir şey bilen herkes, Memduh Ün'ün de kim olduğunu bilir. 1947 yılında sinemaya adımını attığında bir gün ünlü bir yönetmen olacağına kendisi bile inanmıyordu. Bunu ilk yönetmenlik denemesinde anlamıştı. Sinema tarihinin en iyi filmini çekmeyi tasarlayarak "motor" dediği filmde, kendi deyimiyle "sinema tarihinin en berbat film"ini çekti. "Benden yönetmen olmaz" diyerek filme devam edemeyeceğini anlamıştı. Yönetmenlik serüveninin başlangıcı olan bu filmden sonra günümüze kadar sinemada 60 yılını tamamladı. 60 yıla birçok sinema filmi çekerek, senaryo yazarak damgasını vurdu. Türk sinemasına damgasını vurmuş olan Yönetmen Memduh Ün ile söyleşimizi montajsız, kurgusuz en yalın ve sade haliyle sunuyorum.

Beşiktaş'ta futbol oynarken sinemaya geçtiniz. Sanırım oyuncu olarak başladınız. Bu geçişi anlatır mısınız? Nasıl oldu?

Memduh Ün: Beşiktaş'tan sonra çeşitli kulüplerde oynadım. Futbolcu olduğum o günlerde sinemayla seyirci olmaktan öteye hiçbir ilgim yoktu. Hürren Erman'ın sahibi olduğu Erman film ilk filmini yapacaktı fakat Erman Bey'in o zamanlar hiç parası yoktu. Amatör bir kadro kurmuş aşağı yukarı. Bir jön arıyorlar. 1947 yılıydı bir arkadaşım geldi. "Böyle böyle ben de seni önerdim" dedi. Ben yapamam, sinema benim yapacağım iş değil dedim gitti. Sonra Sezer Sezin ile rastlaştık. Sezer beni kandırdı diyebilirim. 1947 yılı'nda "Damga" filminde oynadım.

Yakup Sancı: Oyunculuğa başladığınızda futbolu bıraktınız mı devam mı ediyordu?

Memduh Ün: Elektrik futbol takımında oynamaya da devam ediyordum. Damga filminde oynadıktan sonra ilişkim iki yıl kesildi. Sonra bir teklif daha geldi. O filmde de oynadım. Sonra diş doktorum olan Doktor Arşavir Alyanak'la beraber bir şirket kurduk. Paradan çok emeğe dayanan bir şirketti. Paralı bir ortak arıyorduk film yapabilmek için, sonunda o ortağı bulduk. Ceylan film diye bir Yahudi,bir de Rum arkadaşın kurmuş oldukları bir firma. İthalatçı firma. Daha çok İtalya'dan film getiriyordu. Onlarla bir film yaptık "Hayat Acılar" diye. Bu filmde de jön olarak oynadım.
Bu film kar etti. Sonra kendi adımıza "onu ben öldürdüm" diye bir film yaptık. Bu filmde de Muzaffer Tema ile beraber oynadık. Sonra Erman filmin "Aşk ıstıraptır" filminde yine Muzaffer Tema ile oynadık. Böylece yürüdü gitti.

Yakup Sancı: Yönetmenliğe geçiş nasıl oldu?

Memduh Ün: 1954 yılında bana bir teklif geldi. Filmlerimizde oynayan Mine Coşkun diye bir oyuncudan. Yönetmenlik yapmamı istedi. Bu zamana kadar hiç yönetmenlik yapmamıştım. Bu benim ilk yönetmenliğim oldu.

Yakup Sancı: İlk çektiğiniz filmi beğendiniz mi? Evet, benden yönetmen olur diyebildiniz mi?

Memduh Ün: Çok iyi bir film yapacağım diye firmayı batırdım nerdeyse. Filmi uzattım kışın Uludağ da karlı bir yerde çekiliyordu. Filmi bitiremedim. Montajı daha önceden Orhan Atadeniz'den öğrenmiştim. İstanbul'a geldiğimizde çektiklerime montaj yaptım. Çok kötü. Olağanüstü kötü bir film çekmiş olduğumu gördüm. Filmin dörtte biri daha çekilecekti. Filmi bıraktım. Bu filmi Mehmet Muhtar tamamladı. Filmin ismi "Düşman Aşıklar" bu film bana ders oldu. Bu işi hiç bilmediğimi anladım. Başka çalışmalar yaptım kendimce, o sıralarda Reha Yurdakul'a bir miras kalmıştı "Bana bir film yap" dedi. Biliyorsun ben bir film çektim elime yüzüme bulaştırdım ben yönetmenlikten anlamam dedim. "ben sana güveniyorum. Bana bir melodram yap" dedi. Söz istedi verdik melodram'ı çektik. Büyük iş yaptı. Eşref Kolçak, Nimet Alp vardı. Muhterem Nur küçük bir rol oynadı. Ben kötü adamı oynadım.

Yakup Sancı: Bu film size yönetmen olabilirim güvenini getirdi diyebilir miyiz?

Memduh Ün: Öyle denebilir. Daha sonra kendi firmama da filmler yapmaya başladım. Ama hep melodram... Abus sabuk komedi falan çekiyordum. Ticari başarıyı düşünüyordum daha çok. 1959 yılı'nda Talat Emin adlı bir yapımcı tam senaryo değildi, Tretman'a benzer bir hikaye getirdi. Bu hikayeyi çok sevdim. Bu hikayeden "üç arkadaş" filmini çektim. Bu film olay oldu. Bunun arkasından iyi filmler çektim. ''Ateşten Damla, Ayşecik, kırık çanaklar gibi filmleri çektim. En iyi film, en iyi yönetmen ödüllerini aldım.

Yakup Sancı: Yeşilçam filmlerinin büyüsü neydi de yıllarca seyretmekten bıkmadı izleyici. Bu filmlerdeki ruh neydi?

Memduh Ün: Bu filmlerdeki ruhun ne olduğunu bilmiyorum ama ruh vardı yalnız. Şimdi ki filmlerde bu ruh yok. Filmin ruhu olmazsa zaten canlılığı gider. Bu ruhu yönetmen kor filmin içine' Film sadece planlar dizisi değildir. Yoksa bunu herkes çeker. Mesela tüm diziler planlar dizisi. Biraz sinema bilen, bir yıl sinema okuyan film çekiyor. İki sene okuyan biraz daha iyisini çekiyor. 1992 yılına kadar film çektim. Bazılarının ruhu vardı, bazılarının ruhu yoktu. Ruhsuz filmlerdi. Planları arka arkaya getirmekle duyguyu veremezsiniz. Duygu yüreğinizden kopup gelecek. Kamera karşısında rolünü yapacak olan oyuncunun duygusunu yaşayacaksınız içinizde. Bu sahneyi hissederek çektiğinizde seyirci de mutlaka hissediyor. Ben bu filme bir ruh vereceğim diye bir film çekmedim. O yüzden bazı filmlerim ruhsuz.

Yakup Sancı: Uzun bir süre sinema filmi çekmediniz. Sinemaya küstünüz mü?

Memduh Ün: 1992 yılında "ona sevdiğimi söyle" diye bir vakıf kurmuştuk on yönetmen arkadaşla birlikte. Uzun bir süre film çekmedim. 1993 yılında geçen yıla kadar Üniversite de hocalık yapıyordum. Sonra bir heveslenme geldi. "Sinema mucizedir" diye bir filme girdim. Temmuz ayında Gaziantep'te sıcaklarda çalışıyorduk. Yanlış bir zamandı. Filmi bitiremedim. Belim kırıldı. İstanbul'a geldim ameliyat oldum. Eski asistanlarımdan Tunç Başaran'a bıraktım bu yarım kalan filmi. Tunç Başaran bitirdi filmi. 2005 yılında çekilen bu film benim de son filmim oldu.

Yakup Sancı: Sinemaların yeteri kadar izleyici bulamamasının nedeni sadece televizyon mu?

Memduh Ün: Televizyon ve piyasada dolaşan gayet ucuz ve korsan olan cd'ler buna etken. İnsanımızın ekonomik durumu da kötü... Sinemaya gitmek artık o kadar kolay değil. Asgari ücret düşük, memur maaşı düşük... Esnaf para kazanamıyor. Para ayırıp da sinemaya gitmek lüksleşti. Sinema kemik seyircisini kaybetmedi. Onlar her zaman gelir sinemaya film izlemek için. Orta sınıf elini ayağını sinemadan çekti. Söylediğim gibi parasal sıkıntılar nedeniyle sinemaya gidemiyorlar. Yıllar geçtiği halde görmedikleri çok film var televizyonlarda yayınlanan. Bu filmler oynuyor televizyon kanallarında. Bir süre sonra vizyona giren filmler de televizyonlarda gösteriliyor. Televizyon sinema gibi bir şey oldu nerdeyse. Tabii has sinema seyircisi televizyonda film seyretmekten zevk almaz. Bende televizyonda film seyrediyorum ama sinemadaki gibi haz almıyorum. Sinemada insanlarla beraber seyretmek onların filme olan duygularını orada görmek duymak başka bir şey tek başına seyretmek başka bir şey'

Yakup Sancı: Çekilen filmleri beğeniyor musunuz?

Memduh Ün: İş yapan filmler var. Bunlar abuk sabuk komedi filmleri. Gora, ivedik gibi. Kemal Sunal filmleri sevenler bu filmleri seviyor. Ben bunları Kemal Sunal müşterileri gibi görüyorum. Bir Kemal Sunal filmini 30-40 defa oynamasını neye bağlayabilirsiniz?

Yakup Sancı: Kemal Sunal filmlerini her yaş kitlesi izliyor gülüyordu. Halen de izleyip gülünüyor. Sözünü ettiğiniz filmlere giden izleyici profiline baktığımızda yaş ortalaması çok düşük. Bir çelişki yok mu?

Memduh Ün: Bunlar sosyolojik olaylar. Ben bunları çok incelemedim. Ben Recep İvedik filmini seyrettim. Ama sadece seyrettim. Banal bir film... Yellenecek de insanlar gülecek! Ben yellenen insana gülmem. Ama seyirci gülüyor. Onu öyle güzel vermiş ki güldürüyor. Başka bir şey daha söyleyeyim. Recep ibibik diye filmler çekiliyor. Bu filmleri Oğuz Gözen 3 günde çekiyor. Bu filmlerde de Yeşilçam da dolaşan, sesi fena olmayan, oyunculuğu olmayan homoseksüel Recep Bülbülses diye bir kişi var o oynuyor. 3'er günde kaç tane film çekti. Seyirci bunları da alıyor.

Yakup Sancı: Peki, şimdiki yönetmenleri beğeniyor musunuz?

Memduh Ün: Şimdiki yönetmenler sinemayı biliyorlar. Aldıkları konular, işledikleri konular ayrı. Ama Sinematoğrafik cümle kurmasını biliyorlar. Biz bayrağı aldığımız zaman yönetmenler doğru dürüst cümle kurmasını bile bilmiyorlardı. Doğru cümle kurmasını bilenler' Lütfü Akad, O. F. Seden, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Memduh Ün, sonradan da Halit Refiğ.

Yakup Sancı: Gelecek vadeden yönetmenler size göre kimler?

Memduh Ün: Filmlerinde ruh olan en başta Çağan Irmak var.

Yakup Sancı: Yeni yapımcı, yönetmenler Yeşilçam'ı dışlıyor sözüne katılıyor musunuz?

Memduh Ün: Yeni nesil yapımcı ve yönetmenler Yeşilçam'ı çok aşağılık görüyorlar. Türk sinemasının onların deyimiyle çağdaş düzeye gelememesinin nedeni olarak görüyorlar. Ve mümkün olduğu kadar Yeşilçam'dan oyuncu almamaya çalışıyorlar. Hepsi için konuşmayalım birkaç kişi dışında genel görüş bu yönde.

Yakup Sancı: Size göre sinemamızda bir gelişme var mı? Sinemamız nereye gidiyor?

Memduh Ün: Bence var. Büyük festivallerde ödül alan filmlerimiz var. Mesela Nuri Bilge Ceylan en iyi yönetmen, en iyi film ödülleri alıyor. Filmleri dünyanın her yerinde oynuyor, Amerika'ya bile satıyor. Amerika ya bile diyorum orası başka bir ülke. Sinemanın kalbi olan bir ülke... Bütün dünyadaki sinemayı kurutan bir ülkeye film satıyor. Eskiden bir Fransız, bir Alman sineması vardı. Şimdi yok. Dünya sinemasını kurutan bir ülke'

Yakup Sancı: Bir yönetmenimizin başarılı olması yeterli mi? Dünya ya daha çok film izlettirme imkanımız var mı?

Memduh Ün: Dünya ile hangi konuda yarışabiliyoruz ki sinemayla yarışalım. Boy ölçüşelim. Şu konuda dünyayla at başı yarışıyoruz dediğimiz bir konu var mı? Yok. Bir iki spor dalı var o kadar. Bunun dışında bir şey yok. Arada bir kişisel çıkışlar oluyor o kadar. Teknik olarak Türk sineması çok iyi durumda... Dünyada en son hangi tekniği kullanıyorsa sinema bizim sinemamızda o teknolojiyi kullanıyor. Biz bir tahta ray üzerine tahta arabayla gidip geliyorduk. Masa ayaklarına sabun koyarak şaryo yapıyorduk. Sinemamız o günlerden geldi bu günlere. Şimdi her imkan var bende son zamanlarda çoğunu kullandım.

Yakup Sancı: Çekmek isteyip de çekemediğiniz bir hikayeniz var mı?

Memduh Ün: Yaşar Kemal'in İnce Memed'i sattılar ve perişan ettiler. Reşat Nuri Güntekin'in Yeşil Gece' Bunu çekmek isterdim.

Yakup Sancı: O yıllarda birçok yönetmenin çektiği film sansüre takıldı. Yönetmenin çektiği haliyle izleyiciyle buluşmadı. Siz de sansüre çok takıldınız mı?

Memduh Ün: Filmlerimiz çektiğimiz gibi izleyici ile buluşmadı. Sansürlendi. Uğraştılar, çok uğraştılar. Kestiler biçtiler. Baktık olacak gibi değil bir süre sonra biz akıllandık sansüre takılacak yerleri biz kesmeye başladık. Bir Ermeni vatandaş vardı. Senaryoları havadan sudan 15-20 sayfa yazardı. Bu arkadaşın yazdığı senaryolar sansürden çıkardı. Biz yazdığımız zaman çıkmıyordu. Biz 80-90 sayfa yazıyorduk o, 15-20 sayfa yazıyordu. Havadan sudan, hiçbir şey anlamaya imkan yok. Sansür zaten abuk sabuk kararlar verirdi. Doğru dürüst bir karar çıkmazdı. Çok savaştık sansürle. Yeşil gece'yi bu yüzden çekemedim. Biliyordum sansürden çıkmayacaktı. Senaryosunu çıkarsam filme takılacak. Para bağlanacak. O kadar büyük bir sermayem yok. Öyle bir film yaptım ''Taksi şoförü'' diye. Senaryosu üç defa reddedildi. Danıştay'dan çıkardım senaryoyu filmi Şerif Gören çekti. Filmi reddettiler. Filmi de Danıştay'dan çıkardım, kesilmeden oynadı.

Yakup Sancı: Sinemaya birçok oyuncu kazandırdınız. Bu oyuncular sinemamıza damgasın vurdu. Yeteneği nasıl keşfediyorsunuz? Yoksa herkese bu imkan verildiğinde başarılı olabilir mi?

Memduh Ün: Yeteneği olan oyuncuyu buluyorum herhalde. Benim gibi çocuk bulup sonuç alan yok. Ama ben alıyor oynatıyorum. Mesela "zıkkımın kökü" filmindeki çocuğu ben buldum yine. Bazıları birkaç proje sonra kaybolup gitti. Benim keşfedip sinemaya kazandırdığım isimlerden günümüze kadar gelenler' Salih Güney, Kuzey Vargın, Filiz Akın, Fatma Girik benden önce birkaç projede vardı. Ben onun yeteneğini ortaya çıkardım. Muhterem Nur için de aynı şeyi söyleyebilirim. Serpil Çakmaklı, Sezen Sezerli, Zeynep Değirmencioğlu başta olmak üzere birçok çocuk. Bunlar günümüze kadar gelenler.

Yakup Sancı: Size asistanlık yapmış birçok yönetmen de şimdi başarılı filmler yapıyor. Size asistanlık yapmış favori yönetmen kim?

Memduh Ün: 12 kadar yönetmen yetiştirdim. Bunların içinde iki tanesi çok ünlü oldu. Biri uluslar arası alanda da başarı olan Tunç Başaran diğeri de Bilge Olgaç. Bunlar sıfırdan gelen arkadaşlarımızdı. Üzerinde emeğim olan Duygu Sağıroğlu, Zeki Ökten var. Bunların dışında Ülkü Erakalın, Oksal Pekmezoğlu, Erdoğan Tokatlı, Zafer Par bunlar sıfırdan gelip bana asistanlık yapıp günümüze kadar geldiler başarılı işler yaptılar.

Yakup Sancı: Cüneyt Arkın için "iyi bir oyuncu değil" dediniz. Size göre sinemamızda iyi oyuncular kimler?

Memduh Ün: Dedim doğru, iyi bir oyuncu değil. O da terbiyeli ve kibarca bir cevap vermiş. İyi oyuncu değil derken aktör değil. Çünkü bir Anthony Quinn gibi bir aktör değil. Bir Paul Newman gibi aktör değil. Daha çok tip... Sorunuzun cevabına gelince' Benim çalıştığım oyunculardan bana göre en iyisi Kemal Sunal. Bayanlardan dört yoncanın dışında Zuhal Olcay, Müjde Ar da eklenebilir belki. Ama onların halktan aldığı sevgiyi şimdiye kadar kimse alamadı. Alması da çok zor... Senelerce tabir yerindeyse tahtta kaldılar. Hala gündemdeler. Hala halkın sevgilileri durumundalar. Hala oynuyorlar. Fatma oynamıyor. Büyük rol, başrol istiyor. ''Issız adam'' da oynatmak istedi Çağan Irmak oynamadı. Birkaç tane daha teklif geldi onları da kabul etmedi. ''Hoşçakal Güzün'' den teklif geldi onda da oynamadı. Ben bu filmin hikayesini çok sevmiştim. Filiz de oynamıyor. Hülya ile Türkan arada sırada oynuyor. Demek ki geçerliler. Fatma 1958 den beri var 52 sene olmuş. 1960'dan beri Türkan var. Ona da 50 sene olmuş. Yine aynı tarihlerde Hülya var.

Yakup Sancı: Türk sinemasının en iyi filmi sizce hangileri?

Memduh Ün: "Yol" bana göre. Nuri Bilge Ceylan'ın aldığı başarılardan dolayı bir Türk olarak kıvanç duyuyorum. Ama o tür sinemayı sevmiyorum. Şerif Gören sinemasını seviyorum. ''Umut'' filmini yarısına kadar seviyorum. Yarısından sonrasını, hazine aramaya çıktıkları bölümü sevmiyorum. "Babam ve Oğlum"u seviyorum. Handan İpekçi'nin "Büyük adam küçük aşk" filmini seviyorum. "Selvi boylum al yazmalım" bunları seviyorum.

Yakup Sancı: Memduh Ün'ün en iyi filmi hangisi?

Memduh Ün: İki tane iyi filmim var biri 1992 yılı'nda çektiğim zıkkımın kökü, diğeri de üç arkadaş.

Yakup Sancı: Çektiğiniz pek çok filmde kendiniz de oynadınız. Yönetmenlerin içinde çektiği filmde en çok oynayan O. F. Seden ve sizsiniz değil mi?

Memduh Ün: Oyuncu kökenliyim ben. Küçük rollerde oynadım, büyük rollerde oynadım. Bazen küçük rollere öyle insan lazım oluyor ki oraya ayıracağımız para rol küçük olduğu için para da küçük oluyor. Oyuncu istiyoruz oyuncu da küçük paraya gelmiyor. Bir günlük, bir sahnelik rol oluyordu bunlar. Bende çıkıp kendim oynuyordum genelde bu tür rolleri.

Yakup Sancı: Gelelim meşhur sözünüze.''Tokmak'' Kimlere tokmak diyordunuz?

Memduh Ün: Karadeniz postası'nda çalışırken garip bir ismi olan bir arkadaş vardı. Bir Ermeni arkadaştı. Çokta iyi bir arkadaştı. O kullanırdı bu sözü. Ondan bana geçti. Yanlış bir şey yapanlara, bir şey anlattığım zaman anlamayanlara, aptal olanlara karşı kullandığım bir laftı. Hatta bana bir tokmak hediye etmişlerdi bir süre arabanın bagajında taşıdım bu tokmağı.

Yakup Sancı: Yazdığınız kitabı piyasadan toplayıp yeniden basarak dağıtımını yaptınız. İlk çıkan kitapta eksik olan neydi?

Memduh Ün: Kitapta bazı yanlışlıklar vardı. Biyografi yazılmamış, aldığım ödüller yazılmamıştı. En başında bir sunuş olması gerekiyordu bu da yoktu. Bunları eklemek için kitapları piyasadan toplayıp yenisini basarak dağıtımını yaptık. Yine de eksik bana göre. Anılarımla birleştirmem gerekiyordu.

Yakup Sancı: Film çekmeyi düşünüyor musunuz?

Memduh Ün: 90 yaşındayım. Artık bu yaştan sonra film çekecek gücüm yok. Beynim belli bir saatten sonra duruyor. Bu saatten sonra beyin bir şey üretmez. Bir proje yaratamayacağımı düşünüyorum. Her şeyin bir sınırı var. Bir roman okumaya başlıyorum, bir yerden sonra yoruluyorum. Günde bir kitap okuyabilirken şimdi günde birkaç sayfa anca okuyabiliyorum.

Yakup Sancı: Hocam sağlığınız nasıl?

Memduh Ün: Şöyle söyleyeyim, günde 15 tane ilaç alıyorum. 2005 yılında Gaziantep'ten geldiğimde iki bel kemiğimi tamir ettiler. Böbreğimde ur buldular. Kanser başlangıcı, böbreğimi aldılar. Tek böbreğim var o da yarım çalışıyor. 2000 yılının başlarında Prostat kanseri oldum, Londra da ışın tedavisi gördüm. Düştüm sonra belim bir daha kırıldı. Köprücük kemiğim kırıldı, iki defa ameliyat oldum. Tüm ameliyatlar üst üste geldi. Her şey bana geldi, zorla duruyorum. Işın tedavisi korkunç bir şey... İnsanın kolunu kıpırdatacak hali kalmıyor. Çok ameliyatlar yaşadım. Bir defa Londra da ameliyat oldum sonra zatüre oldum. Bünyem sağlam. Yarım böbrekle bu yaşa kadar geldim.

Yakup Sancı: İlk filmini çektiğinde "Benden yönetmen olmaz" diyen Memduh Ün yönetmen oldu. Sinemamıza yıllarca yönetmen, yapımcı olarak hizmet etti. Türk sinemasında en iyi yönetmenler listesine adını yazdırdı. Değerli yönetmenimize hizmetleri için teşekkür ediyor sağlıklı bir yaşam diliyoruz.

Mehduh Ün'e Teşekkürler.

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)