Bu haftaki konuğumuz sinemamıza 48 yılını vermiş 1000'in üzerinde filmde rol almış değerli oyuncu İhsan Gedik. Yakup Sancı kendisiyle, setlerden anılarla dolu neşeli ve bir o kadar da düşündürücü bir söyleşi geçkeleştirdi...
31 Temmuz 2012

Yakup Sancı: İhsan Gedik 1942 yılında samsun da bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlkokul hayatında yazlık ve kışlık sinemalarda çalışırdı. İlkokula giderken içinde bir sinema aşkı başladı. Okula gidiyorum diye evden çıkar, ama sinemaya kaçardı. Sinemalarda gazoz sattı. Teşrifatçı oldu. Rahmetli annesi sürekli peşindeydi. 7 kardeşin en haylazıydı. Onun okuması için çok uğraşan annesi bir gün onu alıp okula götürür ve okul müdürüne "Eti senin kemiği benim" der. Ama İhsan'ın farklı bir dünyası vardır ve tek düşündügü Sinemadır. 1959 yılında annesi ve babası İhsanı da yanlarına alırlar ve İstanbul'a Çifte havuzlarda ki kızlarının yanına gelirler. İhsan çifte havuzlarda bahçıvan olan Dayısı Ali Berber yanında bir hafta çalışır. Çiçekleri sular. Yabani otları temizler. Galata Köprüsü'nü filmlerde gören haylaz İhsan, köprüye gitmek için dayısından bir miktar harçlık alır ve Galata Köprüsüne gelir.

İhsan Gedik: Karaköy'den Eminönü yönüne doğru sandalda balık satanların yanına geldim. Samsun'dan arkadaşlarımı gördüm. Hoş geldin dediler, bana balık ısmarladılar. Oradan da sirkeciye geçtim. Bir baktım ki yine bizim arkadaşlar, Otobüslere yolcu taşıyorlar. Onlarla da görüştüm. Sonra tekrar Çifte Havuzlara döndüm. Yaklaşık 10-15 gün dayımın evinde kaldım. Sonra Samsun'a gittim. Samsun'a gittim ama İstanbul hiç aklımdan çıkmıyordu. İstanbul çok hoşuma gitmişti. Fırsatını buldum annemin sandığına anahtar uydurdum. Sandıktan para çaldım kaçtım. Akdeniz gemisi ile İstanbul'a geldim. Eminönü'nde arkadaşları gördüm onlar balık ekmek satıyorlardı. Ertesi gün de Beyoğlu'na çıktım. Tesadüfen emek sinemasının arkasında ki Yeşilçam'a gelmişim. Orada minibüsler sırayla dolup bir yerlere gidiyor. Bir arkadaşımı gördüm yine, ona dedim ki' Bunlar nereye gidiyorlar? Arkadaşım da ''film çekimine gidiyorlar dedi''. Dur, ''dün bir arkadaşımı Memduh Ün kovdu. Prodüksiyona bakan Semih Sezerli gelsin seni kovulan arkadaşın yerine işe alalım'' dedi. Biz çay içe duralım Semih Sezerli geldi. ''Abi hemşerim İhsan Gedik'' diye beni tanıttı. O zamanlar 16 yaşındaydım. Kovulan arkadaşın yerine teknisyen olarak işe başladım.

Yakup Sancı: Oyunculuğa nasıl başladınız?

İhsan Gedik: Erdek de Rahmetli Ayhan Işık ile bir filme başladılar. Ayhan Işık'ı öldürecek iki adam lazımdı. Bende tabi çalışıyorum sette adam gelmeyince Yavuz Selakman'ın yanına biri lazım. Memduh Ün dedi ki' ''bir ceket verin İhsan'a gelmeyen arkadaşın yerine o oynasın''. Badigart rolünü bana verdi. Hemen kendimi o işe adapte ettim. Rahmetli Ayhan ışık'a saldırdık. Kavga yaptık rolümü başardım. Memduh Ün meşhur lafını söyledi ''aferin tokmak''. Bana da o zaman 50 kr verdi. Çok iyi paraydı 50 kr o zaman. Yakut filmin değişmez elemanı olmuştum. Memduh Ün'ün deposu vardı set malzemelerinin olduğu yerde bana da yat kalk burada diye yer gösterdi.

Ayı, Fatma ablayı kıskandı

Başka bir filme başladık. Ayhan Işık ile Fatma Girik dans edecekler... Ayı da ortada dönecekti. Fatma ablanın üstünde bir dekolte kıyafet vardı. Göğüsleri ortadaydı nerdeyse. Ayhan Abi Fatma ablayla dans ederken, ayı Fatma ablayı kıskandı. Ayı geldi Fatma ablayı kucakladı. Fatma abla bağırmaya başladı. Biz ayıyı açmaya çalışıyoruz Fatma abladan, ayı bırakmıyor bir türlü. Ama ablaya zarar vermiyor. Ayhan Işıktan kıskanıyordu sadece. Bu heyecana fazla dayanamadı Fatma abla bayıldı. Ayının sahibi ayırdı sonunda. Hastaneye götürdüler Fatma ablayı, o günümüz öyle macera ile geçti. Hoca repo dedi. Üsküdar da çürük suların köşkü vardı. Yaprak dökümünü çekiyoruz. Hava kapalı su tankerleri geldi. O sahne de yağmur yağdıracağız. Fatma abla evine gidiyor. Tabi ışıklar yapılıyor zaman geçiyor. Tankerler havaya su fışkırtıyor. Yağmur yağıyor. Üstü ıslandı Fatma ablanın tabi. Başka bir sahne için ikinci kostümünü giymesi gerekiyor. Soyunurken ben ceketimi çıkarttım önüne tuttum diğer elbiseyi giysin diye. ''Lan oğlum çekil, boş ver'' dedi. Abla görmesin kimse dedim. Ceketi tuttum giyindi. Abla teşekkür etti. Soyunacak giyinecek yerimiz yoktu ki. Şimdi kapris yapıyor oyuncular. Bizim zamanımızda caddenin ortasında kostüm değiştirirdi bayan oyuncularımız.

 Yakup Sancı: Yılmaz Güney'le nasıl çalışmaya başladınız?

İhsan Gedik: 1964 de askere gittim askerliğimi bitirip geldim. 1966 yılında Prodüksiyon amiri Çetin Dağdeviren, Yılmaz Güney ile filme başlayacak gaye film adına, ''İhsan gel seni Yılmaz Güney ile tanıştırayım'' dedi. Elmadağ da Yılmaz Abi ile tanıştık. Evindeyiz. Bende silahlardan biraz anladığım için Yılmaz Abi ''silahları yağla temizle'' dedi. Sonra çay kahve içtik. Dedi ki' ''sen kaç para haftalık alıyorsun?'', "250 lira haftalık alıyorum" dedim. "Sana 500 lira vereceğim". 500 lira büyük para bana biraz garip geldi. Şaşırdım. Dedim ki Abi bana 250 ver 500 istemem. "Tamam o zaman her kamera karşısına çıktığında 50 lira da yevmiye vereceğim" dedi. Anlaştık. Allah rahmet eylesin eli açık adamdı.

Danyal Topatan boğuluyordu

Bir hafta sonra da Polenez köye gittik çekim için. Çekimlere başladık filmdeki oyuncular; Tuncel kurtiz, Tuncer Necmioğlu, İsmet Erten, Adnan Mersinli, Danyal Topatan. Atların üstünde, Yılmaz Güney'in filmdeki köyünü yakıyorlar. Bizimkiler dumanları görünce köye gitmek için atlarla beraber dereye dalıyorlar. Yılmaz Abi Derenin içinde at'ın dizginleri ile kendini dışarıya aldı. Herkes çıktı. Danyal Topatan dalıyor çıkıyor suya. Derenin karşı tarafında Godzilla Selahattin Geçgel vardı. Bu tarafta da ben vardım. Her hangi bir boğulma tehlikesine karşı tetikteyiz. Ben, Danyal Abinin durumunu anlayınca atladım dereye. Yanaştım onu kaldırdım havaya. Ben aşağıda kaldım. Dereden kum aldıkları için balçık olmuş dibi. Ben suya daldım. Selahattin de koştu yardıma Danyal Topatan'ı kurtardık. Yatırdık yere. Ağzından sular fışkırıyor. Yılmaz Abi yetişti. Bugün iş yok, Paydos dedi. Danyal baba kendine geldi bana sarıldı öptü. ''akşam yemeğe gideceğiz'' dedi. Peki dedim. Danyal baba ile bir büyük rakı açtık karşılıklı içtik.

Yoksa silah hırsızı olacaktık

Silahları ben temizlediğim için Yılmaz Abi'nin 14'lüsü bendeydi. Bir evi plato yapmıştık o evde yatıyorduk. Bunu başımın altına alıp yattım. Sabah kalktık silah yok. Ama silah lazım... Abi silah yok dedim. ''Ne oldu?'' dedi. Bilmiyorum Abi gece uyurken silahı almışlar. Yanımda 2-3 arkadaş kalıyordu. Yatanlardan bir tanesi gece uyurken silahı alıyor. Dışarıda tuvaletler vardı. Oraya koyuyor. Bundan bizim haberimiz yok. Otele gittik. Bütün herkesin çantaları valizleri arandı. Yılmaz Abi hepimizi sorguya çekti. O arkadaşı konuşturup silahı çaldığını itiraf ettirdi. Yoksa silah hırsızı olacaktık.

Kadir İnanır oldum

Zaman geçtikçe Cüneyt Arkın ile tanıştık. Kara Murat, Battal Gazi serilerinde çalıştık. Cüneyt Abi'nin her filminde olmaya başladım. Kadir İnanır da filmlerine avantür sahneleri varsa her zaman çağırırdı. Bu filmler halk tarafından çok izlenen filmlerdi. Yüzümüzde böylelikle tanınmış oldu. Kadir inanır ile filmin ismini hatırlayamayacağım. Asmalı Mecit'de bir lokanta, lokantaya girip darmadağın edeceğiz. İbrahim Kurt ve diğer arkadaşlar ile lokantayı geldik. Olay çıkardık. Kadir Abi o zamanlar sinemada yeni. Dedi ki' "İhsan sen, ben ol ben de senin yaptığını yapıyım". Ben tabi 4 kişinin arasında sen şöyle sen böyle her kesin yerini belirledik. Ben Kadir oldum. Kadir de kendini seyrediyor nasıl yapacağını. ''Tamam anladım'' dedi. Geçti ortaya aslanlar gibi oynadı. Bizi dövdü masaları dağıttık ortalığı karıştırdı. İş bitti paydos oldu. Tuttu bana 5000 lira verdi. Gidin benden için dedi. Bende İbrahim Kurt u aldım gittik bir güzel içtik o parayla. Serdar Gökhan filmlerinde oynamaya başladık. O da iyi bir kardeşimiz. Beraberce onunla da kovaladık uzun yıllar. Kara Murat serisini Cüneyt Abi ile çekerken, biz 3 kardeşiz hikaye de Süheyl Egriboz. Kudret Karadağ ve İhsan Gedik' Cüneyt'in köyünü yakıyoruz bu 3 kardeşler. İnsanları öldürüp katliam yapıyoruz. Cüneyt'in kardeşi Yavuz Selakman. Yavuzun karısını öldürüyoruz. Öldürdük atlarla kaçıyoruz. Süheyl ormana daldı. Kudret yolu devam etti. Bende çöle kaçtım. Cüneyt benim peşime düştü. Gelip beni boynumdan tutup attan düşürmesi lazım' Benim bindiğim at Cüneyt'in daha önce bindiği at. Atı durduramıyorum. Cüneyt bağırıyor ''ulan dursana'' at durmuyor. Natuk Baytan bağırıyor ''atı kıs''. Durmuyor bir türlü. Sonra durdurduk neyse. Cüneyt'in sesini aldı at durmadı dedim. Çöl bitti tekrara döndük. Natuk baba dedim bak atın ağzına kanlar içinde. Ata Gerede yaptım durmadı yine de. Tekrar girdik sahneye. Ben atı boş bırakmadım. Dizginleri elimde Yaklaşık 60 metre sonra Cüneyt boynundan tuttu yere düşürdü. Cüneyt Abi de attan düştü ama eyer'e ayağı takılı kaldı. Ben atın kafasına çullandım. Çocuklar kuyruğuna yapışın dedim. Bende kafasında tuttum. Cüneyt Abi atla birlikte yerden atın üstünde iken ayağa kalktı. Çekim bitti. Cüneyt Abi bize 500 lira verdi. O zaman iyi para. Benden yiyin için dedi. Ben de nal kafa Mustafa ile (Mustafa doğan) pasajda kendimize ziyafet verdik.

Yakup Sancı: o yıllarda köylerinden kaçıp artist olmaya gelen genç kızlar oldukça fazlaydı. İlk adres olarak da sinemada tanınan yüzlere geldiler. Size de gelip yardım isteyen olu mu?

İhsan Gedik: Doğru,1968 de Anadolu'dan kızlar kaçıp İstanbul'a geliyordu. Onlara nasihatlerde bulunduk. Otobüslere bindirip memleketlerine gönderdim çoğunu. Burada söz dinlemeyip kalanların çoğu rezil oldu. Harcadı bir çok kızımız meşhur olma uğruna kendilerini. Sinemada tutunması o kadar kolay değil.

Yakup Sancı: Furya da başladı o yıllarda. Sizin dediğiniz gibi söz dinlemeyen kızlar buralarda oynadı sanırım. Siz de oynadınız mı?

İhsan Gedik: 1979 yılında seks filmleri başladı. 5000 lira alan herkesi çırılçıplak soyundurdular. Bir iki tanesinde iç çamaşırımı çıkarmadan çarşaf altında oynadım. Oynadım çünkü çalışmak zorundaydım. 5.000 bin lira alan bütün arkadaşlarım oynadı. Ben kendime yediremedim. Evdeki eşyalarımı 17.500 liraya sattım memleketim, samsuna gittim. Kardeşimin kapalı mekanı vardı orda kahvehane işlettim. 80 de inkilap olduğunda ben ordaydım. Bu dönemi kahvehane işleterek atlattım.

 Yakup Sancı: Kız kaçırma olayınız da bu zamanlarda oldu değil mi?

İhsan Gedik: 80 de komşularım bana bir kız önerdiler istedim vermediler, kaçırdım görmediler. İstanbul'a geldim. Yıldırım nikahı kıyamıyorum, 4 leventte Yıldıray Çınar'ın evine gittim. Sabah saat 10 zile bastım. En üstte 9'uncu katta kalıyordu. Kapıyı açtı asansöre bindik eşim ile yukarı çıktık. ''Hayırdır ihsan'' dedi. Yengen dedim. Evine aldı bizi salona geçtik. ''Ben banyo yapıp çıkacağım siz rahatınıza bakın'' dedi. Dolap viski doluydu. Abi birini açabilir miyim? Dedim. ''Tabi istediğin kadar''dedi. Viskiyi aldım hanımın çantasına koydum. Fatma Girik'in evine gittim. Bir baktım ki iki tane köpek biri kurt biri kangal. Hav huv dediler. Sonra Memduh Abi. (Memduh ün) ''Ne var ihsan'' dedi. Dedim abla ile görüşmek istiyorum. ''Uyuyor'' dedi. Abla da o gece bebek gazinosuna ilk defa çıktı gece 4 de gelmiş. Abi bu iş acil lüften uyandır. Köpekleri içeri aldı. İçeri girdik. Salonda oturuyoruz. Fatma abla uyandı. ''Hayırdır ihsan'' dedi. Abla yengen olur. ''Aaa kızım'' dedi. Abla kaçırdım. Müracaat ettim yıldırım nikahı kıymıyorlar. ''Dur'' dedi Sarıyer kaymakamlığına telefon açtı. Kaymakam gelin dedi. Gittik ablanın arabasıyla kaymakam bize iki Hakim ismi verdi. Yıldırım nikahı kıymak için. Birinciye gittik izindeymiş. Ablaya geldim abla yokmuş o izindeymiş dedim. ''Lan diğerine gitsene''dedi. Diğerine gittim yarın gel dedi. Neyse sonraki gün işimizi hallettik, kağıtları aldım memlekete gönderdim. Samsun'dan evraklar geldi 4 gün sonra da nikah muamelelerini yürütmeye başladık.

Fatma ablaya çok teşekkür ederim

Kaymakamlığa gittik gün verdi bize. Ablayı fazla rahatsız etmeyelim diye. Orhan Gencebay'a gittim. Onun arabasını gelin arabası yapacaktım. Orhan Abi ''bir arabam var o da bana lazım İhsan'' dedi. Tamam Abi dedim. Tekrar ablaya gittim. Abla böyle böyle. ''Lan'' dedi. ''Bu bizim araba, araba değil mi?'' Tamam abla dedim, teşekkür ettim. Ablanın arabasını gelin arabasını yaptık. Abla arabasını süslemiş geldi. Birde minibüs vardı arkadaşlar da bu araçla geldiler nikah'a. Hanımla beraber bindik ablanın arabaya. Kaymakamlığa gittik. Zaman olduğu için Sarıyer de bir çay bahçesinde döner ekmek yedik. 40 kişi kadar vardık. Para verdirmedi bana Fatma abla, hesapları da ödedi. Sonra telli babaya götürdü bizi. Oradan Göztepe'ye getirdi tekrar. Fatma ablaya çok teşekkür ederim. Bana çok yardımcı oldu.

Yakup Sancı: Kaçırdığınız kız şimdiki yenge sanırım. Kaç çocuğunuz var?

İhsan Gedik: Evet, kaçırdığım kız. Samsun da 1981 doğumlu bir oğlum oldu. O dönem Ayhan Işık ölmüştü. Cenazesine geldim. Defnettik. Gelmişken sinemada neler olur bitiyor havayı kokladım. Özen film Natuk Baytan yönetiminde "Toprağın Teri'' filmini çekilecekti. Natuk baba ile görüştüm ''oğlum gel'' dedi. Samsun'a gittim tekrar evimi toparlayıp Üsküdar da ki şimdi oturduğum evime yerleştim. 10 gün sonra da filme başladık. Yine sinemaya adapte oldum. 1984 yılında da kızım dünyaya geldi.

Yakup Sancı: İlk geldiğinizde olduğu gibi o tarihlerde sinemada sürekli çalışacak film çekiliyor muydu?

İhsan Gedik: Çok fazla çekilmiyordu. Geçinecek kadar iş yapamıyordum. Bu nedenle görsel yayınlarının çıkardığı, okul kitapları, ansiklopedi, okul da çocuklara yönelik faydalı kitapların pazarlamasını yaptım. 4 yılda bu kitapları Anadolu da pazarlayarak çocuklarımın eğitimini, evimin giderlerini karşıladım. Gazeteler bu kitapları ilave olarak vermeye başlayınca o iş de bitti. Tekrar sinemaya döndüm. Kah çalıştık kah çalışmadık. İstikrarlı bir çalışmamız olmadı. Sonra Ahmet Şendil ile tanıştım. Evimin giderleri vardı. Evimi geçindirmem gerekiyordu. Elinde iki tiyatro çocuk oyunu vardı. Bu oyunları ilkokullar da oynamak için organizatörlük yaptım.

Yakup Sancı: Sinemamızın en önemli döneminde çalıştınız. O yılların güzellikleri, zorlukları nelerdi?

İhsan Gedik: Halk tarafından tanınıyor olmanın verdiği haz sanırım en güzeliydi. Az çok kazandık, geçimimizi sağladık. Netice itibari ile ben İhsan Gedik olarak 49 senemi Türk sinemasına adamış bir vatandaş, bir sanatçıyım. Bize yapılan haksızlık böyle olmaması gerekirdi.

Yakup Sancı: Nasıl bir haksızlık?

İhsan Gedik: Biz gençliğimizi sinema sektöründe harcadık. Ama az ama çok kazandık. Büyüklerinize saygı küçüklerimize sevgi gösterdik bunca yıl. Yeni jenarasyon'un bize daha hassa davranmaları gerekir, bunu bekledik. Biz yoklular içinde sinemayı bir yerlere getirdik. Ama şimdi her şey otomatiğe bağlanmış. Düğmeye basıyor istediğin hareketleri yapıyorsun. O zamanlar böyle bir teknoloji yoktu. Düğmeye basıyorsun dolly kalkıyor 180 derece. Ama biz bu hareketleri tattaravalli ile yapardık. Bizim iktidai yapmış olduğumuz işler var. Kamerayı, kameraman ile tattaravalli'nin önüne koyuyorduk arkadan ip ile aşağı doğru çekerek, Plonje planı hazırlardık. Bu bizim emeklerimiz ile oluyordu. Şimdi bir düğme ile yapıyorlar. O Zamanlar tahta şaryolar vardı. Sabun sürerdik tahta tekerlere tahta üzerinde kaymasını sağlardık.

Yakup Sancı: Kavga sahnelerinde canınızın yandığı olur muydu?

İhsan Gedik: Kavga sahnelerinde kullandığımız sopalar canımızı yakardı. İtalyanlar geldi onlardan bambu ağaçlarını öğrendik. Bu bambu ağaçları ile kavga sahneleri alırdık. Onları her yere vururduk. Surat, Kafa, Popo, Bel... Zarar vermiyordu oyuncuya. Sandalye yi, masa'yı testere ile keserdik. Sadece küçük bir yeri tutardı. Bunu kırılacak şekilde hazırlardık ki düştüğümüzde bize zarar vermeden kırılsın diye. Çoğu zaman da canımız yanardı yine de.

 Yakup Sancı: Sizi de sokakta döven oldu mu?

İhsan Gedik: 1972 senesi harpten 3 gün sonra Kıbrıs'a önce vatan adlı film çekmeye gittik. Uğur film. Yönetmen Duygu Sağıroğlu yönetiminde. Proje Memduh Ün... Orada film icabı Eoka Samson'u oynadım. Türklere işkence yapan adam' Filmde Türkleri öldürüyoruz. Kiliselere kadınları sokup iğfal eden bir kumandanı oynuyorum. Bu arada köye baskın yaptık. Fatma Girik'i kaçırdık. Karargah da Fatma Girik'e saldırdık. Bu film tepebaşı yazlık sinemasında oynadı. Bu filmi seyreden bir abla, elbiselerimi temizlikçiye götürürken şemsiyeyi dayadı ''dur'' dedi. Ne oldu abla dedim. ''Sen akşamüstü Fatma Girik'e saldırdın''. Nerde saldırdım abla? ''Filmde'' dedi. Hatırladım neden bahsettiğini abla ben oynadım ama kendimi oynamadım. Bu filmde bir Eoka kumandanı oynadım. Bu kumandan Türklere işkence yapıyordu ben de onu oynadım. Kadın ile bayağı bir konuştuktan sonra ''aa sen iyi çocuğa benziyorsun'' dedi. Konuşa konuşa ablayı ikna ettim.

 

Yakup Sancı: Peki sette onca kavga sahnesi çekerken gerçek bir yumruk yediniz mi?

İhsan Gedik: Yapımcı Melih Gülgen yönetiminde bir filme başladım. Bu filmde taş ocaklarının patronunu oynuyorum. Taş ocağında işçiler var kamçı vurarak bağırıp çağırarak insanları çalıştırıyorum. Tanju Korel film icabı esirimiz. Ona vurarak taş ocağında çalıştırıyorum. Allah rahmet etsin. Kamçıyı vuruyorum sonra kamçıyı tutuyor kavgaya girişiyoruz. O bana vuruyor ben ona düşüyor kalkıyor kavga sahnesini çekiyoruz. Ayağa kalktım bir tane daha vurdum, sonra da o bana bir yumruk atti. Bu zamana kadar hiç temas yoktu. Yumruğu gözüme yedim. Allahh dedim yere düştüm. ''Af edersin bilerek olmadı'' diye yerden kaldırdı. Yönetmen Melih Gülgen geldi. Beni acilen hastaneye götürdüler. Hastaneden geldim gözüm şişmiş. Fondaten ile tahribatı kapatıp o sahneyi bitirdik.

Yaptığımız iş içimize sinmesi lazımdı

Cüneyt ile insan avcısını çekiyoruz. Firma uğur film... Ben eroin kaçakçısını oynuyorum. Cüneyt polisi oynuyor. Geminin üst güvertede beni sıkıştırıyorlar. Ellerinden kaçıp üst güverteden alt güverteye atlayacağım. Aşağı yaylı yatak koyduk iki tane. Beni yakaladılar ellerimden kurtulup alt güverteye kendimi attım yatağın üstüne düştüm. Yukarı çıktığımda. Rahmetli Natuk Baytan. ''Hadi oğlum bu sahneyi bir daha çekelim'' dedi. Baba dedim. Yüksek atlamayım. ''Atla atla fragmana koyarım'' dedi. Peki dedim. Aynı sahneyi tekrarladık. Aşağı atladığımda dizim burkuldu. Ama hemen kaçmam gerek yataktan. Çünkü peşimden Cüneyt geliyor yoksa üstüme düşecek. Mombar da kavga etmemiz lazım. Ama benim dizim o kadar kötü ki çalışacak halim yok. Baba dedi ki ''sandalyeye otur oradan iki yumruk ye Cüneyt'ten, sahneyi bitirelim''. Baba dedim sahne güzel bu sahneyi böyle öldürmeyelim. ''Oğlum bu gemiye girmek için para veriyoruz bir daha mı gelelim''. Dedi. Geminin sahibi de bizi seyrediyor. Tayfaya dedim bu geminin sahibi kim. Bana orda birini gösterdiler işte bu diye. Baba dedim, ben daha sonra gelmemizi için müsaade isteyeceğim. Gittim ateşin başındaki adama. Bu güzel sahneyi daha sonra çekeceğiz ben sakatlandım deyince kabul etti. Ne zaman isterseniz gelin dedi. Ben de sinemayı çok sevdiğim için sahne karambole gelsin istemiyordum. Sahneyi bir hafta sonra çektik. Ve çok güzel oldu. Geçmişte biz böyle özveri ile çalışırdık. Ben yaptım oldu değil. Yaptığımız iş içimize sinmesi lazımdı. İşimizi severek yaptık.

Yakup Sancı: Şimdi çalışıp da size iş vermeyen yapımcılara, yönetmenlere sitemli misiniz?

İhsan Gedik: Eskiden sesli çekim yoktu suflörümüz vardı. Biz böyle çektik. Sesli çekime alışkın değiliz. Doğruyu konuşmak lazım' Kabahati hep onlar da aramayalım. Bir iki diyalog yapıyoruz. Ama uzun ezber yapamıyoruz. Sesli çekim yapamıyoruz bu nedenle bizi oynatmıyorlar. Ama istendiğinde oynatıyorlar. Mesela. Uğur yücel bir filminde sinemamızın duayenlerinden saygı duyduğum Erol Günaydın Abimize babası rolünü oynattı. Bu filmde Erol Günaydın yatalak bir adamı hiç konuşmayan bir adamı oynadı. Gözleri ile oynadı. Uğur Yücel'i tebrik ederim. Demek ki sinemaya 50 yılını veren bir oyuncuya da istediğinde iş verilebiliyor. Ve bu verilen işi de 50 yılını sektöre vermiş oyuncu oynayabiliyor.

Bizden öğrendikleri sinemayı bizlerden daha iyi biliyormuş gibi bir takım tavırlar sergiliyorlar

Yeni jenarasyona gerek yönetmen gerek oyuncu birçok arkadaşımıza sorduklarında bilgilerimizi deneyimlerimizi paylaştık. Ama maalesef onlar bizim anlattıklarımızı da unutuyor. Bizi dışlıyorlar. Bizden öğrendikleri sinemayı bizlerden daha iyi biliyormuş gibi bir takım tavırlar sergiliyorlar.

Yakup Sancı: Peki siz zamanında birilerine destek oldunuz mu?

İhsan Gedik: Bir çok kişiye destek oldum. Onlara bildiklerimi aktardım. Tüm bunlar unutuldu. Bana saygı ve sevgisinde vefa borcunu ömrüm boyumca ödeyemem diyen bir tek Ökkeş Avgın kardeşim oldu. Avantür kavga, at binme, dublör sahnelerini öğrettim 26 yıldır öğrettiklerimle az çok ekmek yiyor ve bana saygısını sevgisini hürmette kusur etmiyor. Vefalı can dostumun gözlerinden öperim.

Nedense bizleri bir türlü kabullenmiyor yeni sinemacılar

Türk sineması bizi o zaman geçimimizi sağladı. Bir takım jön ve jöndam arkadaşlar edindik ama 3-5 kişinin haricinde bizi anımsayıp vefasını belirten olmadı. Biz yeni jenerasyona her şeyi öğrettik gittiğimiz setler de. Ama maalesef onlar arayıp da bir hal hatır sormuyorlar. Nedense bizleri bir türlü kabullenmiyor yeni sinemacılar.

Yakup Sancı: Birikim yapabildiniz mi? Hayat nasıl devam ediyor?

İhsan Gedik: Sinemanın kriz zamanı geldi. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. 2 çocuğum okuyor. Kızım Adapazarı'nda mimarlık okuyor. Oğlum iki sene Muş da okudu. Bu okuma için samsunda ki evimi sattım. Okulu bitirdi askere gitti geldi. Özel bir şirkette çalışıyor. Hem de açık öğretim okuyor.

Dünden Bugüne İhsan Gedik... Sinemada 48 yıl

Bizim de işlerimiz iyi olmadığı için bir kitap hazırladım. Dünden bugüne İhsan Gedik, Sinemada 48 yıl adı ile çıktı bu kitap. Bu kitap da hayatımızı anlattık. Şimdi bu kitabın dağıtımını yapıyorum. Sinemadan teklif gelmiyor artık. Çıkarmış olduğum kitap da dünya sinema tarihini. Türk sinema tarihini yazdırdım. Ve kendi biyografimi de yazdım. Bu kitabı çıkarmak için sağ olsun Kadir İnanır, Serdar Gökhan destek oldu. Onların yardımları ile meydana geldi. Telefon açıyorum iş adamlarına beni seven dostlara alırız diyene götürüp veriyorum. Yaşamımı bu kitapları satarak sağlıyorum.

İhsan Gedik'e TEŞEKKÜRLER.

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)