Ulusal Uzun Metraj Yarışması filmlerinden Anadolu Leoparı filminin gösterimi 25 Ekim Pazartesi günü, Atlas 1948 Sineması'nda gerçekleşti. Ekip, filmden sonra, düzenlenen etkinliğe katıldı ve İstanbul seyircisiyle buluştu. 

22 yıldır hayvanat bahçesinin müdürü olan ve hayvanat bahçesinin satılıp, bir eğlence merkezine dönüştürülmesine karşı olan Fikret'in hikayesini, Anadolu Leoparı'yla olan bağlılığı üzerinden izlediğimiz filmin söyleşine yönetmen Emre Kayiş, oyunculardan Uğur Polat ve İpek Türktan, yapımcı Olena Yershova Yıldız ve yetkili yapımcı Büke Akşehirli katıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü ise sinema eleştirmeni Gökşen Aydemir üstlendi.

İlk soru, senaryo ve yaratım sürecinin nasıl ilerlediği hakkındaydı ve Emre Kayiş, 2015 yılından beri üzerinde çalıştıklarını belirtti. İki buçuk yıllık bir senaryo sürecinin ardından finans kısmını hallettiklerini belirten Kayiş, pandemiden önce çekimlerin tamamlandığını da sözlerine ekledi. Mekan olarak neden Ankara'yı seçtiği sorusuna ise, Ankara'yı iyi tanıdığını ve şehrin, filmdeki karakterler gibi tam olmamış, yarım kalmış bir atmosferi olduğunu belirtti.

Uğur Polat, bir soru üzerine, projeyi neden kabul ettiğini açıkladı. Polat, "Hikaye ve karakterin içinde bulunduğu eylemsizlik çok etkiledi beni. Ben de bir Ankaralı'yım ve çocukluğum orada geçti. Atatürk Orman Çiftliği ve Hayvanat Bahçesi lokasyonu benim için çok özel yerlerdir." dedi. Polat, çocukluğunun oralarda geçtiğine tekrar vurgu yaptı ve senaryoda geçen bazı sahnelerin daha çekilmeden kendisini çok etkilediğini söyledi.

Filmin mekanları hakkındaki soruya Emre Kayiş, bunun en önemli unsurlarından biri olduğunu, değişen mimarinin gelenekseli yok ettiğini söyledi. Filmdeki mekanları seçerken, hikayeye uyacak Kafkaesk bir atmosfer kurmak istediğini belirten yönetmen, mekan seçimlerinin kendisi için ayrı bir serüven olduğunu dile getirdi. Kayiş, bir mekana ısınamadığında orada çalışmanın mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.