Özer Ataç'ın kaleminden Cem Yılmaz'ın Karakomik Filmi "2 Arada"!
26 Mart 2020

Özer Ataç'la Farklı Bakış

"Cem Yılmaz'dan etkileyici bir İstanbul hikayesi..."

KARA KOMİK (1)

Bir zamanlar "iki film birden." diye  sinemaya  giriş bileti satarlardı. Ne çok  film izlerdik. Adeta ideallerimiz oralarda  belirleniyordu. 

Cem Yılmaz'ın, 'Kara Komikler'i bu tarzda "iki film birden" olmuş.

Öyle ki bitişikliği dizilere gönderme yapmayı da unutmamış.

İyi etmiş  Netflix e vermekle; O,  sanatının kaderinden  "firar" edip böyle seyirtmeler yapacak.   Lakin , beğenenlerini etkilemiyor;  bunu bildiği için TV sohbetlerinde, " komiği oynamanın  diğer rollerden  zor olduğunu" söylüyor.

Belki, yaptıklarının daha komiğini arıyor.

Birinci kısım, "ağlanacak halimize gülmek" tadında. Zıtların  "buluşup" katmanlaşmasını gösteriyor. 

Cem Yılmaz' ın bu yönelişleri belki de  sağını kullanan sağlakların,  sol çalışması, beyninin diğer lobunu işine  katmayı amaçlamasıdır.

Filmlerinin birinci(yarısı)si, Kara Komiğin  ilk hecesi 'kara' sıfatının kaynağı olarak acizliğe; ikinci hecesinin ikinci kısmı olan ' komik' sıfatının kaynağını ise  insanının bitmeyecek eril hormon dürtülerine bağlıyor.

İki hece, iki film; İki sıfat, iki tema. Birinci kısımda hüzün, ikinci kısımda tebessümü işlemiş.

"Zafiyet" var ise Cem Yılmaz' ın kanıksanmış  suların dışında yüzmesinden olduğu çok açık.

İzleyici bu yüzden pek ilgilenmemiş görüntüsü veriyor. Bu yüzden Netflix 'te gösterimi iyi olmuş. Ayrıca sinema,  önünde_ sonunda Netflix'lere  evrilecek.

Ayrıca temadaki iz, ince ve derin  hatlı sayılabilir.

Birinci kısmın mekânı, araba vapuru kadrosu  hizmetlileri.

İnsanın aynası olan yüzünün ve  bedenin diğer insanlara; özellikle, karşı cinse  yönelik beğenisine karşı denksizliğini, yetersizliğini giderme çabası işlenirken, oluşan  yan  komplikasyonlar  filmin temasını tamamlıyor.İnsan yüzü, iletişimin kaynağı olan ağızı ve sesinden  önce öne çıkan diş estetiğinin yokluğu, 'asıl oğlan" hormonların, patronaj hallerini  izletiyor bize.

Aynı "gemide" hizmet  edenlerin, "aile" olarak idealize edilip, yeni tip kurumlaşmaya uyum sağlayacağı umudu; işverence  diğer çalışanların üstüne çıkarılan garsonun , yeresizliğini "kardeş" silicilik, "hainleri"  ihbar ederek işten çıkarmaya sebep olmak, emekçi ailelerini nasıl dağıttığını, giderek emek sahası olan araba vapurunu insansızlaştırdığını izliyoruz.

Kör edici benliğin ailelere verdiği hasarı hep biliyoruz.

Ön dişleri dökülmüş garson; alkol ile  şimdinin dışını unutmaya çalışan çarkçı, gemiden çok yaşlanmış ocakçı, gözü dışarda, günlük yaşayan diğer garsonlar,  vapurun tipik Hulûsi  Kentmen'lik kaptanı araba vapuru ailesini oluşturuyor.

Onca yolcudan, "evde kalmanın" acısını damarlarına kadar hissetmiş iki bayan yolcudan simetrik (güzel) olanın kaderine kızgınlığını, öndişi dökülmüş garsonumuzu işvelerle kendine aşık edip, şişman kız arkadaşı ile kendine her gün aşık garsondan  tost ve içecek ikram ettirmesi, beter istismar müfredatı cinsinden.

İnsan, kaderinin olumsuzluklarına hep böyle cevap veriyor; Etkisi altına aldığı diğer insanı olumsuzluklara çekip, benliğindeki ateşi serinletmeye çalışıyor.

O görece beğenilecek fiziği ile kısmetini elde edemeyince,  fiziğinin "hakkını"kendinden aşağıdakileri  istismar ederek vermeye çalışıyor; Tipik simetrik _asimetrik savaşı.

Takma diş parasını damla damla  biriktiren saf garsonumuzun onca çabası;  yaradılış ikramı, pırıl pırıl  tebessümü unutulmaz kılan sağlam güzel  ön dişlerin yerini tuttamazsa da  takılmasını riske atan kişilere karşı  bütün insanî değerlerini  alkol etkisinde oluşan kâbusunda silebilmesi tam ibretlik.

Kabus, normâl olanın değerini bilmede yararlı acı bir ilaç. Beğenmediğimiz hallere yönelik karakter bozucu dirençlerimizin  ne kadar kötülüklere yol açabileceğini en az zararla "yaşatarak" göstermesi üst benliğimizin  yardımı olmalı.

Yeni öndiş protezi yaptırmayı talihsizliğinin önemli engelini aşmak olarak gören garsonumuz , tüm birikimini  vapur can yeleklerinin altına saklaması, kasa güvenlik kavramlarına doğal bir gönderme. Ancak gemi batarsa kurcalanacak zulayı, yine kabus gibi yerlerinden söküp ortalıkta yakmaya çalışan filmcilerin sökünü ana kabusun kaynağını oluşturması, zıtları buluşturan katmanlığa denk düşüyor.  

İhbarcının  çevresini  nasıl boşattığını, liyakatsiz ortamlar oluşturduğunu, sonunda  ihbarın maşukundan  kendine geri dönüşünü anlatan kısmı filmin temasındaki ince derinlik sayabiliriz. 

Son olarak; Muhteşem İstanbul boğazının çevresindeki çaresiz acılara kayıtsız eşlik etmesinin sebebini; bireyleri asıl tutsak edenin bakış açıları olmasından öğreniyoruz.

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)