Reha Erdem'in yeni filmi Jîn, yönetmenin filmografisindeki şairane anlatılara bir yenisini eklerken, hayatın içerisinde sıkışıp kalmış kadınlara, dağa çıkmış bir genç kızın gözünden bakıyor.
06 Mart 2013

Türkiye'nin en başarılı ve saygın yönetmenlerinden biri olan Reha Erdem, yeni filmi Jîn ile, şairane anlatılarına bir yenisini ekliyor. Film, işleniş tarzı ve duruşu ile ülkenin içerisinde bulunduğu sorunlara yönetmenin gözünden bir bakışa sahipken, bu bakış içerisinde ülkenin doğusundaki sorunlar ile kadın olmanın sorunlarının yanı sıra doğanın da bu durum karşısındaki aciz durumu ortaya koyuyor. Reha Erdem filmografisinde kadın olmanın zorlukları, yönetmenin ilk filminden itibaren kendini hissettirse de bu durumu daha içselleştiren Hayat Var filmi olmuştu. Şimdi ise birçok sorunu tek bir filme sığdırıp siyasi ve kültürel sorunlara eğilmek isteyen bir Reha Erdem çıkıyor karşımıza. 

Film, Florent Herry'nin alışıldık doğa manzaraları ve Reha Erdem'in kendisinin imzasını taşıyan ses dizaynlarıyla seyirciyi karşılıyor. 17 yaşında dağa çıkmış bir gerilla kız olan Jîn'in doğa ile iç içe olan hayatına bir bakış olarak geçen girişin sonrasında Jîn'in yolculuğuna konuk olan seyirci, onun hissettiği şeyleri ve yaşamını keşfini deneyimlemeye ortak oluyor. Bu deneyimleme sırasında ise doğanın güzelliklerini bölen ve hayvanların dahi korkuya kapılarak güvenli bir yere sığınmasına sebebiyet veren bombalar, gerçek yaşamın içerisine tekrar girilmesine sebebiyet veriyor. Reha Erdem'in kadınlara ve doğaya ve doğanın bir parçası olan vahşi yaşama bakışını da bu sekanslarda bolca görüyoruz. Vahşi bir ayı ile aynı mağarada kısılıp kalan Jîn'in sıkışmış hayatından kaçmak için gerçekleştirmeye çalıştığı yolculuğunda ise karşımıza bu sefer erkeklerin gaddarlıkları çıkıyor. Elinde bir silah varken 'yoldaş' gözüyle bakılan genç kızın, silahını bıraktıktan sonra 'av' olarak görüldüğü bir toplum çizen film, toplumsal gerçekliğin yansımasını gözler önüne seriyor. İzmir'deki akrabalarına ulaşmak için dağdan inip bir köylü kızı hüviyetine bürünen Jîn, dağdaki gerilla arkadaşlarından da, onlara karşı cephe alan askerden de gizlenerek yoluna devam etmeye çalışıyor. Dağdaki bombalarla ve 'medeni' toplumdaki avcılıkla geçen süreç boyunca Jîn'e hayvanlar eşlik ediyor. Bir çıkış yolu bulmak için yaşamını ve bedenini ve haliyle ruhunu satmadan sonuca gitmeye çalışan Jîn, yolculuğu süresince bu çıkışın imkansızlığına baş kaldırıyor. 

Kısır bir döngü içerisindeki yaşamın bir genç kızın hayatı üzerinden aktarıldığı film, ülkenin siyasal ve sosyal sorunlarını tek bir çerçevede öğütmeye çalışırken işin içinden çıkılamadığı bir noktaya girdiğinde ise kaçınılmaz olanı, sahneye 'deus ex machina' indirerek aşmaya çalışıyor. Jîn, Reha Erdem'in kendisinin de bahsettiği gibi tüm filmlerinde barındırdığı siyasi sorunlara yönetmenin bakış açısını ortaya koyan bir film. Umutsuzluğu içerisinde barındırarak sinema sanatının ve yönetmenin umut görüşünü tasvir eden Jîn, konusundaki evrenselliği de bu sayede yakalıyor. Gerilla bir kızın yerine başka bir hikayeye de yer verse, şairane anlatısı ve konulara dışarıdan bir bakışı ile hayat var diyen bir film Jîn. Tüm bu yönleriyle Reha Erdem filmografisindeki umut dolu, naif kısır döngülere sahip olan Jîn, karakterinin yalnızlığı ve doğayla barışıklığı ile de Kosmos'a göz kırpıyor. Sermet Yeşil'in Kosmos'da canlandırdığı karakter ile Deniz Hasgüler'in Jîn'deki karakterlerinin benzerliği gözardı edilemeyecek derecede göze batarken, her ikisinin de topluma kabul ve dışlanış biçimleri de toplumsal algı özelinde 'ötekilere' bakış açımızı ortaya koyuyor. İki farklı toplumun ve kültürlerinin şarkılar ile betimlendiği filmde, Kürt bir gerillanın ağıtı ile Türk bir askerin ağıtı, barışık olmayan hayatların aslında ne kadar da benzer şeylerden bahsettiğini ve farklılıkların gereksizliği hususunu da belirtiyor.

Reha Erdem'in tarzını bilen sinema severler için aynı tarza biraz daha farklı bir konuyla giriş yapan filmde görsel ve işitsel olarak şiirsel anlatıyı destekleyen unsurlar fazlasıyla ön planda. Özellikle Kosmos'un şiirsel anlatısını destekleyen müziklere imzasını atan A Silver Mt. Zion grubunun şarkılarına benzer bir müzik kullanımını İzlandalı müzisyen Hildur Ingveldardottir Gudnadottir'in müzikleriyle sağlayan filmin en eksik kısmı ise diyaloglar. Fazla diyaloğa sahip olmayan film, az olan diyaloglarının gerçekçilikten uzak kalması sebebiyle Reha Erdem'e eksi puan getiriyor. Bu ufak sorunlara rağmen Jîn, izlenmeyi ve üzerine fazlasıyla çıkarımlar yapılması gereken Reha Erdem filmlerinden birisi olduğunu hissettiriyor. Bu yıl içerisinde gösterime girecek bir diğer filmi "Şarkı Söyleyen Kadınlar" ile birlikte Reha Erdem, arayı fazla açmadan kendisini takip eden sinema severleri sevindirecek gibi görünüyor. 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)