1927 Yılında İstanbul da doğan ünlü yönetmen Orhan Elmas birçok yönetmen gibi gazetecilikten sinemaya geçenler arasında yer almaktadır.
31 Temmuz 2012

1927 Yılında İstanbul da doğan ünlü yönetmen Orhan Elmas birçok yönetmen gibi gazetecilikten sinemaya geçenler arasında yer almaktadır.

1917 de ilk Türk filmi "Peçe" yi çeken Sedat Simavi, (Hürriyet gazetesinin kurucusu) Faruk Genç, Halit Refiğ, İlhan Engin, Suat Yalaz, Tarık Kakınç, Erdoğan Tokatlı ve daha onlarcası gibi, gazete ve dergilerde şiirler, makaleler yazar. Daha sonraki yıllarda ise sinema ile ilgili yazılar yazar, karikatürler çizer.

Yukarıda saydığım isimler gibi gazetecilikten sinemaya adımını atan isimlerden biri de Orhan Elmas. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi de okurken dergi ressamlığı, tezgahtarlık, yağlı boyacılık gibi işler yapar. Elde ettiği para ile okulunu bitirmeğe çalışır. Ama ne yazık ki başaramaz. Parasızlıktan Güzel Sanatlar Akademisinin son sınıfına devam edemez, ayrılır. Gazeteciliğe ağırlık verir.

Çok zeki ve girişken olan Orhan Elmas,  Yelpaze, Çiçek ve Yıldız  Dergilerine resimler çizer .Bu arada 1944 yılında Son Dakika Gazetesine Makaleler  Hikayeler yazar. Gece Postası Gazetesine Sinema ile ilgili yazılar yazar, röportajlar yapar. Gazetecilikte başarı sağlayan Orhan Elmas, Yelpaze Dergisinin Yazı işleri Müdürlüğüne getirilir. Bir süre bu derginin müdürlüğünü yapar. Bab-ı Ali de yazar- çizer olarak isim yapıp önemli mevkilere kadar yükselen Orhan Elmas, dönemin jönleri kadar yakışıklıdır.  Yeşilçam’dan teklifler alır. İlk filmi olan "Toros Çocuğu"ndan sonra "Unutulan Sır ve Zeynep’in İntikamı" filmlerin de jön oynar.

Bu arada bir çok işi bir arada yapmaya çalışan Orhan Elmas, Dönemin oyuncuları gibi Ses Tiyatrosunda, Muammer Karaca Tiyatrosunda ve Avni Dilligil Tiyatrosunda Sahneye çıkar, önemli rollerde oynar.

Genç ve yakışıklı, 180 boyunda 76 kilo yeşil gözlü bir delikanlıydı Orhan Elmas: Arkadaşları ona "Havalı Orhan" dermiş. Havalı şekilde şık giyinir, oturup kalkmasını bilen, titiz ve temiz biriydi. Genç kızları peşinden koşturacak kadar cazip bir fizyonomiye sahipti.
 
1954de Muhsin Ertuğrul’un çektiği "Yayla Kartalı" filmi ile sinemada dikkatleri üzerine toplayan Orhan Elmas, senaryolar yazar, gece gündüz koşuşturur adeta. 1954 de dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in koruma Baş Komiseri olan Orhan Ateş (27.Mayıs 1960 İhtilal’inden sonra,  Yapımcılık ve yönetmenlik yaptı) Polisiye bir senaryo yazar. Teyzesinin oğlu Turan Ateş’in firması Tayfun Film adına sinemaya uygulanan bu filmin yönetmenliğini Orhan Elmas’a teklif ederler.

Elmas bir gün düşünmek için zaman ister, ertesi gün şirkete uğrar teklifi kabul ettiğini bildirir. Hemen kadro yapımına geçilir. Orhan Elmas’tan başka Mualla Kaynak, Mümtaz Alpaslan, Muazzez Arçay, Öztürk Serengil ve Alev Koral gibi sanatçılarla anlaşma yapılır, filmin çekimi başlar. Bu film Orhan Elmas’ın ilk yönetmenlik yaptığı film olur.

Orhan Elmas, oyunculuğu ikinci plana iter, daha çok yönetmenlik ve roman yazmaya ağırlık verir. İlk romanı " Köyün Çocuğu"nu 1953te yayınlanır. İkincisi olan "Curcuna"yı 1955 te.  Üçüncüsü "Zeynebin İntikamı" 1956 da, dördüncüsü Seviştiğimiz Günler’i de 1961de yayınır. 1954 Yılında yönetmen Metin Erksan’ın bir eserinden uyarladığı "Kanlı Firar" adlı Filmi çeken Orhan Elmas, bu filmdeki başarısı üzerine peş peşe teklifler alır. Çok önemli Filmlere imzasını atar.

Oynadığı Filmlerin Yönetmenliğini de yapan Orhan Elmas, 1957 de Behçet Kemal Çağlar’ın Romanı "Ezo Gelin" den esinlenerek yazdığı  "Ağlayan Gelin " Filminde Nevin Aypar ile başrolleri paylaşır. Diğer roller de, Aysel Tanju ve Kemal Devrim gibi dönemin ünlü sanatçıları oynar. Bu film öyle çok tutulur ki, aynı konu defalarca sinemaya çekilir. Oyuncu olarak 84 film de oynayan sanatçı, 68 filmin senaryosunu yazmış, hayatı boyunca 128 filmde yönetmen’lik yapmıştır.

Belli başlı filmleri arasın da  "Kanlı firar, Ağlayan Gelin, Öleceksek Ölelim, Boş Beşik, Ezo Gelin, Metres, Duvarların Ötesi, Kayıp Kızlar "gibi unutulmayan filmlerini sayabiliriz. 1960’lı Yıllar sol içerikli filmlerin başlangıç yılları sayılır. 1964 de Orhan Elmas’ın Yönetmenliğini yaptığı "Duvarların Ötesi"  Filmi de, sol içeriği olan kaliteli bir yapıttı.

İsimli bir Jön olan Tanju Gürsu’nun ilk defa Prodüktörlüğünü yaptığı bu filmde, Tanju Gürsü, Belgin Doruk, Erol Taş, Özden Çelik, Hayatı Hamzaoğlu, Danyal Topatan, Hasan Ceylan, Feridün Çölgeçen, Atif Kaptan, Orhan Aklan, Ali Şen, Osman Türkoğlu,
Fikret Uçak, Ahmet Turgutlu ve Ersun Kazançel gibi dev oyuncular oynadı.

Ceza evi firarisi 7 azılı kaçağın bir depoda sıkışıp kalmaları, sıkıntıları ve zorluklarını ustaca anlatan Orhan Elmas, senaryo yazımında Vedat Türkali ve Turgut Özakman’la birlikte çalışmıştır. Üç usta kalemin elinden çıkan "Duvarların Ötesi" filmi, dönemin en iyilerinden birisiydi. Halen, televizyonlarda gösterildiğinde zevkle izlenen filmler arasında yer almaktadır.

Oyunculuğu hobi şeklinde, gerektiğinde kısa kompozisyonlar şeklinde oynayan Orhan Elmas,1968 de Uğur Film (Yapımcı –Yönetmen Memdüh Ün) Hesabına çektiği Behçet Kemal Çağlar’ın eseri "Ezo Gelin" filminde Fatma Girik ile Tugay Toksoz’ü başrol de, Cenk Er, Atif Kaptan, Bilal İnci, Ahmet Mekin, Hakkı Haktan ve kendisi de diğer rollerde oynamışlardı. Sinemalarda hasılat rekorları kıran "Ezo Gelin" filmi 1969 Adana Altın Koza Film Festivalinde En iyi ikinci film ve Fatma Girik’e de En iyi Kadın oyuncu ödüllerini kazandırır. Orhan Elmas Yönetmen olarak hem kaliteli filmler, hem de Sanat tarafı ağır basan sosyal içerikli filmlere imzasını atan yönetmendi.

1970 de çekimleri başlayan "Öleceksek Ölelim" adlı filmde, değişik bir karakter canlandıran Ayhan Işık ile Hayatı Hamzaoğlu, Mahmut Paşa Çarşısın da hamallık yaparlar. Sırt semeri ile yük taşırlar. Orhan Elmas her filminde kadronun kalabalık ve iyi oyunculardan oluşmasına dikkat eder. "Öleceksek Ölelim" de  Ayhan Işık, Zeynep Aksu, Hayatı Hamzaoğlu, Mine Soley, Tarık Şimşek, Baki Tamer, Gülgün Erdem, Cevat Kurtuluş, Nubar Terziyan, Kayhan Yıldızoğlu, Hasan Ceylan, Nusret Özkaya, Haydar Karaer  İsmet Erten, Doğan Tamer. İhsan Gedik ve Sevgi Can  gibi oyuncular rol alır... Görüntü yönetmenliğini Kaya Ererez’in yaptığı bu film 1971 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde "En iyi ikinci Film Ödülünü" alır. 

1953'te "Üç Kat Cinayeti" ile Jönlükten yönetmenliğe adımını atan Orhan Elmas, son filmi 1995 de çektiği  "Aşkın Gücü" isimli filmi olur. Oyuncu olarak da en son oynadığı film 1993 de çektiği " Bir Kadın Yüzü" filmi oldu.

Daima kaliteli filmlere imzasını atan Orhan Elmas, 1984 yılında Erler Film Türker İnanoğlu Adına çektiği "Kayıp Kızlar "filmi beklenenin üstün de iş yaptı. Filmcilik için kötü bir dönem olarak bilinen o sene, Sinemalar Balkonları kapamış, sadece koltuk kısmına müşteri bulabiliyordu. Videoculuk ve erotik filmler furyası kaliteli birçok filmi gösterecek sinema bile bulunamıyordu. Türker İnanoğlu birinci ayak sinemaları kendisine bağlamış olduğundan onun için böyle bir sorun yoktu.

"Kayıp Kızlar "İstiklal Caddesi’ndeki Lale Sinemasında birinci ayak sinemalarla birlikte vizyona girer. Film ilk matinesinde koltukları zor doldurur, ikinci,  üçüncü matinelerden sonra, koltuklar dolar, Balkonu açmak zorunda kalırlar. Film öyle çok iş yapar ki, bazı seyirciler akşam matinesinde yer bulamazlar.

Orhan Elmas, seyirciyi iyi tanıyan, ne istediğini bilen, kaliteli filmlere imzasını atan biriydi. Kendisi ile sadece bir film de asistan olarak çalışma fırsatı bulabildim. Ama işimizin olmadığı günler buluşur dertleşirdik. İnsan olarak çok iyi birisiydi. Paylaşmayı seven, arkadaş canlısı biriydi. Yalnız, film çekimleri sırasın da çok agrasif davranırdı. Çok kızar çok bağırırdı. Hata yapana hiç tahammülü yoktu. Herkesin kalbini kırardı. Fakat iş paydosundan sonra bambaşka bir insan olurdu. Kalbini kırdıklarından özür dilemesini bilirdi.

Teknik ekibe iş bitiminde karınca kararınca, kendi kesesinden hediyeler alır, onları sevindirirdi. Hayatı boyunca her çektiği filmin setinde bunu yaptı. Tüm beraber çalıştıkları onunla film çekmekten mutlu olurlardı. Kaliteli filmler çeken Yönetmen’le çalışmak bir başka gurur verirdi teknik ekibe. Sinema da ki herkes de bir önceki filmden bir sonraki filmi daha kaliteli yapma isteği vardı. Orhan Elmas, çalışanından patronuna kadar yaptığı kaliteli filmlerle herkesin gurur kaynağıydı.

Son yıllarında genellikle Türker İnanoğlu’nun firması Erler Film adına kaliteli filmler, diziler yönetti Orhan Elmas. İlk dizisi "Kanun Adamı"nı 1990'da çekti. Erler Film adına çekilen bu dizi Reyting rekoru kırdı.

İkinci Dizisini 1994 de "Kızlar Sınıfı"nı çekerek yaptı. Bu dizi de bir öncekinden daha fazla ilgi gördü. Dizi çekimleri bir hayli yormuştu Orhan Elmas’ı. Yorgundu, biraz dinlenmek istiyordu ve gelen bazı teklifleri geri çeviriyor, çalışmak istemiyordu.

1994 de, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Orhan Elmas "Onur Ödülü"ne layık görülür. Festivalin ilk açılış gecesinde Sanatçıya ödülü verilir. Çektiği filmlerle birçok sanatçıya ödül’ler kazandıran ve filmlerinden bir kısmı ikincilik ödülleri alan Orhan Elmas, kendisine verilen bu Onur Ödülü töreninde neşesizdi. Yorgun bir hali vardı. Kimseye belli etmiyordu ama Orhan Elmas kanser hastasıydı. Gizlice tedavi görüyor, fakat kimseye kanser olduğunu söylemiyordu. Tek kişi, Türker İnanoğlu biliyordu,  maddi ve manevi olarak her zaman yanında oldu hastalığı müddetince...

Orhan Elmas 1978 yılında çıkan borçlanma kanunundan istifade ederek ücretini ödeyip S.S.K dan  emekli olmuştu. Hastalığı sırasında defalarca Okmeydanı S.S.K. Hastanesinin Onkoloji bölümüne yatmıştı. Zaman zaman iyileşme görülen hastalığında hep istirahat etti. Gelen film tekliflerini kabul etmedi. "Ben bu işi bıraktım. Sıra gençlerde" derdi. Bir gün Erol Dernek sokaktan geçerken, o dönem şöhretlerin de oturduğu "Azminin Kahvesi" denen yerde gördüm. Yanına gittim. Bir çay ikram etti, sohbet ederken  " İki yıl önce Yönetmenler Derneğinin bize verdiği Yönetmen kimliğimi kaybettim. Biri gelip sorsa "Ne iş yaparsın?" diye, yönetmen olduğumu kanıtlayacak kimliğim bile yok." Dedi. Bir yıl önce resmini bırakmış Film-Yön’e, "hazırlar getiririz" demişler, ama unutulmuş. Orhan Elmas’ın yönetmen kimliği verilmemiş.Yanında vesikalık resim var mı? Dedim. Cüzdanından çıkartıp bana resmini verdi. "Beş dakika içinde kimliğini getiririm" deyip gittim. Kahve ile dernek arası 15 metre bir mesafeydi.

Kimliği yaptım, mühürlenip imzalandıktan sonra kendisine getirdim "Bu kadar kolay mıydı? Oh be, artık yönetmenim diyebilirim şimdi" dedi, gülüştük. Benim gibi birçok kişi yanında asistanlık etmiş, sonra yönetmen olmuştur. Bizi sadece ismimizden tanır seyirci ama Orhan Elmas eski jönlerden olduğu ve son günlere kadar da bazı rollerde gözüktüğü için, onu her iki yönü ile de tanımaktadır. Derneğin kimliği ne ki, Orhan Elmas’ın kişiliği yeterli... O da bunu biliyordu zaten, latife olsun diye "kimliğimiz yok" demişti.

Aradan bir süre geçer. Bir gün yeniden hastalığı nükseder ve Okmeydanı S.S.K. Hastanesinin Onkoloji Bölümüne yatırılır Orhan Elmas. Hastalığı bir hayli ilerlemiş, kanser dev gibi yönetmeni eritmişti. Ağrı kesici iğnelerle acılarını dindirmeğe çalışıyordu doktorları. Tek oda da yatıyordu. Sevgi ve saygı görüyordu hastane personelinden. Türker İnanoğlu her gün adamlarını hastaneye gönderiyor, yönetmenin sağlığı hakkında bilgi alıyordu.

Yeşilçam da sevilen ve sayılan bir yönetmen olan Orhan Elmas’ı tüm meslektaşları sık sık ziyarete gidiyordu. Bir arkadaşım la beraber Film-Yön Derneği adına hastaneye ziyarete gittiğim de çok mutlu olmuştu."- Yönetmenler derneğim (Film-Yön) beni unutmamış, çiçek de getirmişler ha. Çok mutlu oldum" dedi ve gözleri yaşardı. Biz, ziyaretçilerin kullandığı klasik laflar ettik. "Merak etme, iyileşeceksin. Seni aslan gibi gördük, maşallah" falan gibi.

Televizyonlarda hasta halinin görülmesini pek istemiyordu. Hatta bu konuda bir de şikayeti oldu isim vermeden. "Bazı şöhretli arkadaşlar yanlarına TV kameralarını, gazetecileri alarak geldiler. Utanmasam kovacaktım. Ben burada can çekişiyorum onlar reklam peşinde. Gazetecileri de yanların da getirmişler" dedi.

Patronundan en ufak çalışanına kadar herkes Orhan Elmas’ın ziyaretine gitti. Bu amansız hastalıktan kurtulması için dualar ettiler ama nafile. Doktoru bile umudunu yitirmişti. Ziyaretine gittiğimizde bize, "Çok az vakti kaldı" dedi.

Yönetmen Orhan Elmas Okmeydanı S.S.K. hastanesinde 26 Nisan 2002 günü hayata veda etti. Ölüm haberi Yeşilçam’a bomba gibi düştü. Meslektaşlarını ve sevenlerini gözyaşına boğdu. Ertesi günü, Şişli Camiinde kılınan Cenaze Namazı sonrasında, Zincirli kuyu Mezarlığına defnedildi. Cami avlusu ve mezarlıktaki kabrini çelenklerle doldurdu sevenleri. Görkemli bir törenle ebediyete uğurlanan ünlü yönetmen Orhan Elmas’ın son filmi "Bize Elveda" diyerek aramızdan çekip gitmesi oldu.

Seni hiç unutmayacağız Orhan Usta. Sanatçılar ölmez. Eserlerinde yaşar. Sen yapmış olduğun bunca kaliteli filmlerle hep yaşayacak, hatırlanacaksın.
 
Her nerede isen sana rahatlık dilerim. Ruhun şad, mekanın cennet olsun yönetmen arkadaşım.


 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)