Video Player is loading.
Current Time 0:00
Duration -:-
Loaded: 0%
Stream Type LIVE
Remaining Time 0:00
Â
1x
 YORUMLAR  (6)
2000 karakter kaldı
vitruvian
10 yıl önce
Sinemanın yapı taşlarından biri. Tek bir hamleyle sinema dersi veriyor üstat. Bu filmle ilgili ne söylenebilir bilemiyorum gerçekten bir demonstratif şölen. Fellini ustadan bir başyapıt. Film, farklı ülkelerden 108 yönetmenin oylarıyla sinema tarihinin en önemli 10 filminden birisi seçilmiş. Filmdeki yönetmen Guido karakteri aslında Fellini'nin bizzat kendisini anlatmaktadır. Bir yönetmenin sanatsal anlamda çıkmazını ustalıklı bir yönetimle anlatmanın yanında kendi mesleğini ve sinemanın yozlaşmasını, erezyona uğramış ahlak anlayışını ve karanlık dünyayı eleştirmesi sinema çevrelerinde tokat etkisi yaratıyor. Sinema üslubunu bu filmde gerçeklere dayanarak şiirsel bir dille anlatıyor. Fantastik ve nostaljik sahne çalışması filme başka anlamlar katıyor. Bundan önce kendi ifadesiyle 7,5 film çektiğini söyleyen Fellini en son çektiği ''Tatlı hayat'' filmiyle gerçek bir yönetmen olduğunu ispatlamış ama bir sonraki filminde ne yapacağına karar verememiş. Bence bu film Fellininin ruh analizini ve iç dünya yapılandırması hakkında bize her şeyi anlatan en kişisel filmi. La Dolce Vita'dan sonra yine Marcello Mastroianni ile çalışan Federico Fellini, kendine has tarzıyla, kimi zaman hayalle gerçeğin karıştığı, kimi zaman fazla ağır, kimi zaman ise tam bir coşkuya bürünen bir film yaratıyor yine. Çıkmazda kalan bir insanın tüm anaforlarının detaylarını bulabileceğiniz bir film. Anlatım tarzıyla tam bir kült diyebiliriz. Tatlı hayatta olduğu gibi yine Mastroianni neredeyse tek başına sürüklüyor filmi, fakat bu sefer yan karakterlerin kapladığı yer de azımsanmayacak kadar fazla. Marcello Mastroianninin döktürdüğü, düşle gerçeğin birbirine karıştığı, Federico Fellininin en iyi, sinema tarihinin de en iyi 50 filminden biri. Ama şu bir gerçektir ki film ancak elit sinema izleyici kitlesini tatmin edebilir diye düşünüyorum... Sonuç olarak sinemanın hala bir sanat olduğuna inanan gerçek sinemaseverlerin asla kaçırmaması gereken bir film olduğunu düşünüyorum.

kemerlee
11 yıl önce
Ünlü bir yönetmen olan Guido’nun yüzlerce kişi seğrederken arabada boğulduğunu gördüğü kabusuyla başlıyan filmimiz, rüyalar, hayaller ve fantaziler arasında gerçekle yüzleşmekten korkan bir adamın sancılı iç yolculuğuna götürüyor bizi. Ustanın diğer eserlerindede olduğu gibi kadınlar hem başrolümüzün yaşama anlamı hemde hayatını karıştırıp çıkılmaz hala getiren en büyük unsur.Babasını tanıyamamanın pişmanlığıyla, annesine uzaklaşmışlığın vicdan azabıyla annesine benzeyen bir kadınla evlendiğini yeni idrak eden orta yaşlı kahramanımız, içten içe onu bu döngüden, yalanlardan ve ikiyüzlülükten kurtarıcak saf bir kadın(melek misali Claudia) düşlemekte, bir yerdende hayatı aynı şekilde daha iyi nasıl devam ederimide düşlemiyor değil, neticede kurduğu hareme, insanların hayranlıklarınada muhtaç.Filmin en keyifli yerleri muazzam klasik müzikle desteklen rüya sahneleri hiçkuşkusuz, özellikle haremine şimdiye kadar ilşkiye girdiği ve girmek istediği tüm kadınları kattığı, sıkıldığında bir kat yukarı yollayıp hiç sorumluluk almadan kurtulduğu, karısının anlayışlı ve çalışkan(köle misali) bir ev kadını olduğu fantazisi tüm sorunlarının çözümü gibi geliyor.Yani hiç sorumluluk almadan sadece sömürdüğü ve herkezin onun için var olduğu bir dünya sadece Guidonun sorunlarının çözümü.Güzeller güzeli Claudia Cardinale’nin defalarca dediği gibi ’’çünkü sevmeyi bilmiyor’’ Felliniden yine çok güçlü ve derin bir eser ama uzun süresine sürrealist bir anlatımda eklenince yer yer sancılı bir seyir oluyor. Not:Son sahneside bana fazlasıyla Kusturikanın en büyük şahaseri Yeraltının finalini hatırlattı.

menegroth
12 yıl önce
Filmin bir sanat filmi olduğunu bilerek izlemelisiniz Kimi için biraz uzun olduğu için sıkıcı gelebilir, bence izlenebilir bir film en azından bu kadar iyi bir yönetmenden bir film izlenmeli. Bence herkesin izleyip fikir sahibi olması gereken bir film.

Sylvester Stallone
17 yıl önce

bu filme yorum yapayaım mı bilmem-keza-film beni baydı resmen izlediğimde desem yeterli olur herhalde. filmdeki konudan ve steven spielberg'in yorumlarını dile getireyim..               

steven spielberg:Fellini 8½ filminde Marcello Mastroianni karakterinin benim için ne kadar önemli bir model olduğunu onunki gibi bir hayat yaşadığımı anlatmıştım diyecekti.

Filmin başlangıc konusu(filmle pek alakası yoktur):farklı ülkelerden 108 yönetmenin oylarıyla sinema tarihinin en önemli biri seçilen 8½ Fellini'nin başyapıtıdır.Filmde,yönetmen Guido Anselmi(Marcello Mastroanni)-sanatsal krizi destansı bir havada aktarılıyor.Film baştan göz alıcı bir düş(bence hiçte öyle değil ya)-bir sirk,sihir dolu perfomans geçididir.evet şimdi şimdi gelelim filmin konusuna,aslında buna konu da denmez ya-sadece marcello mastroianni'nin yaşadıkları var vede fellini'nin filme nasıl el attığı...

Bir bilim-kurgu filmi çekmesi planlanan Guido,ilham perisini kaybettiğine inanır ve kurutuluşu gelecekte değil,geçmişte,çocukluk ve ilk gençlik yıllarının hatıralarında arar.bir yandan da kaybetmekten korktuğu eşi ve metresi(ikisi de güzel kadınmış) sıkıntılı günler geçirir.devam ediyoruz:

Öykü gerçeklerden yola çıkar.8½ filminin seti hazırdır,çekimler başlamak üzeredir ancak 40 yaşındaki Fellini henüz ne anlatacağını,nasıl bir film yapacağını bilmemektedir.Uzunca süren bir bocalamadan sonra yüreğinden gelen sesi dinleyere ilham perisini kaybeden yazar Guido'nun filmini yapmaya karar verir.Daha sonra yazar Guido yönetmen Guido'ya dönüşür ve bir film yaratmanın imkansızlığından yola çıkan fellini,sinemanın en muhteşem(nasıl muhteşemse???) filmlerinden birini yaratır.Ortaya çıkan eser,yönetmen Fellini'nin ruh halinin bire bir yansıması,bir dehanın iç dünyasının çözümlemesidir.1963 yılına kadar Fellini kendi anlamıyla 7½ film çekmiştir ve sırada 8½'cu filmi vardır.Son filmi Tatlı Hayat(bu filmden 10 kat daha iyidir belirteyim)-ile büyük bir başarı kazanmıştır.Ancak böylesine büyük bir başarının ardından tüm sanatçılar gibi Fellini de son filmden daha iyisini yapabilecek yetenekte olup olmadığını sorgular.Fellini elindeki souyu yanıta dönüştererk,film yapmanın imkansızlığından yola çıkıp bir film yaparak dehasını kanıtlar..Yalnız

ben bu filmi öğlen ilk izleyişimde resmen bayıldım,bayıldım derken film beni baydı.böyle bir film yapılıyor ama hiç güzel olmuyor.oyuncular mastroianni dışındakiler pek iyi değil.filmi izlerken başımdan terler akıyordu(3 ay öncesinden bahsediyorum).film bitsin diye dua ediyordum.gercekten ilk yarım saatten sonrası bozuk olan bir film.ha yetmedi filmi birde gece yarısı izledim ama nafile.filmi bulunca meraklanmıştım ama film boşa para da boşa gitti.birde karşılaştırma yapayım ek olarak..la dolce vita(Tatlı Hayat)-filmi bundan 10 kat daha güzel yorumda da belirttim zaten..gercekten düşündürücü,gerekirse tatlı hayat'ın konusuda yazabilirim.yorumum açık ve net 2 film içinde.bu kötü diğeri iyi.


badem ağacı
17 yıl önce
8 muhteşem filmin ardından gelen kriz sonucu, 9. diye adlandıramadığı filmini 8 buçuk olarak adlandırmakla fellini nin beklentisiz bir iç geçiriş yaşaması belki böyle bir baş yapıtın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.