-Bize kendinizden ve sinema yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz? Mühendislik okurken kısa film çekerek başladım. Birkaç kısa film festivalinde başarılı sonuçlar aldıktan sonra sinema yüksek lisansı ve sanatta yeterlik okudum. İlk uzun filmim Uvertür yerli ve yabancı festivallerinde gösterildi. Enkaz ikinci filmim ve şu an post prodüksiyonunun son aşamasına geldiğim Organik Aşk Hikayeleri de üçüncü uzun filmim olacak. Arkadaşlar arasında izlediğimiz iki uzun filmim daha var ama bunlar farklı amaçlar için yapılan deneysel işler.
09 Şubat 2017


-Bize kendinizden ve sinema yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?
Mühendislik okurken kısa film çekerek başladım. Birkaç kısa film festivalinde başarılı sonuçlar aldıktan sonra sinema yüksek lisansı ve sanatta yeterlik okudum. İlk uzun filmim Uvertür yerli ve yabancı festivallerde gösterildi. Enkaz ikinci filmim ve şu an post prodüksiyonunun son aşamasına geldiğim Organik Aşk Hikayeleri de üçüncü uzun filmim olacak. Arkadaşlar arasında izlediğimiz iki uzun filmim daha var ama bunlar farklı amaçlar için yapılan deneysel işler.

-Enkaz filmi festivallerden sonra şimdi de genel gösterimde.  Festivallerden mutlu ayrıldınız mı ve gişeden bekledikleriniz nedir?
Festivaller filmcileri tabi ki mutlu eder ancak ne kadar mutlu ettiği değişir :)  Misal bir festivalde sabah seansındaydık ve bundan oldukça mutsuzdum, (sabah 11'de gerilim filmi) ama aynı festivalde harika bir salonda gösterildik, bu da hiç beklemediğim bir durumdu ve bu beni mutlu etti. Ayrıca bir hiçbir festivalde ana yarışmada değildi Enkaz, yan bölümlere seçildi. O yüzden "birine bakıp çıkıcam" gibi bir durum oldu benim açımdan. Ülkedeki film festivallerinde gösterilecek bir film değildi Enkaz, bunu tahmin ediyordum. Festival ön seçici kurulları artık eskisinden daha az risk alıyor, bunu da normal karşılıyorum. Gişe beklentisi konusunda bir sayıyı kastettiğini varsayıyorum ama ben daha genel ve kapsayıcı bir yorumda bulunmak isterim. Enkaz'ı izleyen birisi, bir başkasına önersin yeter. :) Vizyon konusunda çok garip, bazı zamanlar bunaltıcı olabiliyor. Seyirciye film yapmam demiyorum elbette, hatta tam tersi izlenebilir filmler yapma hedefindeyim. Konu ve tema itibariyle seyircinin koşarak gideceği bir film mi, düşünmek lazım, ama acıları ya da korkuları görmezden gelerek, hiç olmayacakmış gibi davranarak nasıl yaşanır ben bilemiyorum. Bilet alıp izleyen seyirci karşısındaki filmi izlemeye başladıkça, film ilerledikçe neyle karşı karşıya kaldığına çok şaşıracak. Bilet almadan önceki halinden eser kalmayacak. 

"Suçluluk duygusunu filmin öbeğine yerleştirdim, çünkü bizi yiyip bitiren en güçlü hislerden biridir."

- Oyuncu tercih süreciniz nasıl şekillendi? Özellikle Akasya Asıltürkmen epey zorlayıcı bir performans sergilemiş. Beklentinizi karşıladı sanırım?
Senaryoyu yazarken kimseyi düşünmemiştim, ne Akasya'yı ne de Berke'yi. Sadece bazı karakteristik özellikler vardı kafamda ve bu özellikleri taşıyan, filmdeki zıtlığı iyi yansıtacak iki oyuncuyla çalışmak istiyordum.Akasya zaten kendini ispatlamış bir oyuncu ve onun Nisa karakterinin altından kalkacağına emindim ve evet, oldukça etkileyici bir oyunculuk ortaya koydu. Berke ise düşlediğim Barış karakterinin ta kendisiydi. İkisi de Enkaz için çok özverili çalıştılar. 

- Filminizde suçluluk duygusu iki hikayeden biri konumunda. Yaşanmış bi hikayeden esinlendiniz mi? Yoksa evrensel bağlamda mı değerlendirmek gerekir?
İlk filmim Uvertür'de yaşanmış bir hikâye beni yazmaya itmişti ancak Enkaz filminde bu söz konusu olmadı. Enkaz'ı yazarken tamamen serbest düşünmek istedim ve istediğim gibi de oldu. Suçluluk duygusunu da filmin öbeğine yerleştirdim çünkü bizi yiyip bitiren en güçlü hislerden biridir.  Tabi bu bahsettiklerim ana hikayeyi kurarken... Depremzede bir aile dostumuz var, bize gelip giderken, onunla sohbet ederken hep gözlemledim ve filmi yazmaya başladığımda nerede duracağım konusunda, depreme nereden bakacağım konusunda çok faydası oldu. Ona bire bir sormadım tabi ki, ama o gülerken ben onu izliyordum ve Enkaz'ı nasıl yazmam gerektiği hakkında bana çok değerli hisler veriyordu. O kadar tehlikeliydi ki benim açımdan bu konu, ileri gidersem sömürüye kaçabilirdi ve bundan her fırsatta sakınmaya çalıştım.

"Seyirciye film yapmam demiyorum elbette, hatta tam tersi izlenebilir filmler yapma hedefindeyim." 

- Eleştirilerinizden kara mizah sosu olarak teknoloji ve iletişim kopukluğu da nasibini almış. Müşteri hizmetleri sahnesi üzerinden bu konuda neler demek istersiniz?

Bıktırdılar.

 -Filmin deprem bölümü bazı Hollywood yapımlarını anımsattı. Onlardan aşağı kalmayan bu bölümler özellikle de tek ve karanlık mekanda geçen filmlere tamamen tesadüf eseri mi benziyor? Yoksa o minvalde bir hikaye anlatabileceğinize olan inancınızdan ileri gelen referanslar diyebilir miyiz?
Tesadüf değil ama referans olsun diye özellikli bir çabam olmadı. Çok fazla film inceledim, proje tasarımlarına göz attım. Sonuç yeterli derecede aydınlatıcıydı: enkaz altında kalmış bir karakteri göstermenin tek bir yolu vardır o da o karakteri enkazın altında göstermek. Bu doğal afet sonucu olsun ya da bir bombalama sonucu ya da başka bir sebep fark etmez. Bunun için nasıl olması gerekiyorsa o şekilde davrandık. Ayrıca Akut ile filmi seyrettiğimizde proje tasarımının çok iyimser olduğundan bahsetti.

 - Olası İstanbul depreminde olabilecekleri de birkaç replikte duyduk. Bu konuda neler dersiniz? Deprem sizi  korkutuyor mu?
Benim ödüm kopuyor depremden, düşünmemeye çalışıyorum, özellikle asansördeyken. Kendi evimde bazı önlemler aldım ve deprem olduğunda en az hasarla atlatmayı hedefliyorum. Kaldı ki Enkaz filminin ana hedefi insanlara bir şeyler öğretmek de değil, sadece öğrenmelerini teşvik etmek, bazı duyguları hatırlatmak, onları harekete geçirmek. Çaresiz değiliz. Bir izleyen o replikler için fazla öğretici olduğunu söylemişti, evet bu bir bakış açısı ve bazı haklı tarafları da var ama gerçekliğinden rahatsız olduğumuz için bize öğretici gelmiş olabilir mi? Bir derbi maçı gününde tıkanan yollardan bize yardım geleceğini düşünmek biraz iyimserlik olur. Yeni yapılan binalarımızın eskilerinden daha dayanıklı olduğunu nereden biliyoruz? Kirası yüksek olduğu için olabilir mi ya da davlumbazı son model olduğundan... Koşullandırıldık, umarım sıyrılıp biraz daha özgür düşünebiliriz.

-Filminiz belki de yıllar sonra çok daha önemli bir yerde olacak. Şu an ise farkındalık yaratma adına önemli. Siz ileride filminizi nerede görüyorsunuz?
Teşekkür ederim, umarım çok beklemem :) Şu andaki farkındalık ileride gerçekleşme ihtimali olan pek çok acıya önlem olabilir ya da depremzedeleri, doğal afet yaşamış pek çok kişiyi anlamamıza faydası olabilir. Yanlıştan dönmek çok kolay, yeter ki yanlışı tespit edebilecek kadar dürüst olalım, vicdanlı olalım. Bundan yıllar sonra filmin nerede olduğunu hiç düşünmedim, yeter ki depremi anlatan filmler çoğalsın, bir avuç film var, hiç düşündünüz mü neden?

 -Son olarak, yeni projeniz hakkında biraz daha detay almak isteriz?
Yeni filmimin ismi Organik Aşk Hikayeleri. Birisi tarafından tanıştırılan sekiz çiftin aralarındaki ilişkiyi anlatıyor. Bazıları o anda tanışıyor, bazıları daha önce de tanışmış ama ilişkilerinin bazı yanlarını hiç konuşmamışlar.  Zaman zaman gerçek dışı, biraz romantik, bazı zamanlar komik, diğer iki filmimden farklı bir film oldu. 


                                                                                                                                             Röportaj: Onur KIRŞAVOĞLU 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)