“Hepinizin aklı gücü parada be! Ulan, başka bir şey düşünmez misiniz yahu? Para, para, para! Biraz şu paradan sıyrılıp etrafınıza bakın, bakın bir kere be!” Aç yattığı gecelerde bile “Allah büyüktür” diye teselli bulmuştu Gariban.
04 Ocak 2017

"Hepinizin aklı gücü parada be! Ulan, başka bir şey düşünmez misiniz yahu? Para, para, para! Biraz şu paradan sıyrılıp etrafınıza bakın, bakın bir kere be!" Aç yattığı gecelerde bile "Allah büyüktür" diye teselli bulmuştu Gariban. Alışmış açlığa! Sadece 'mangırları yankesiciye turna olunca ve şeker tezgâhı darmaduman edilince' yakınmacı olacaktır. "Allah Baba ne zaman bizim için iyi bir şey isteyecek? Er garibe, çor garibe ('çevir çevir vur garibe' kısmını söylemiyor)! Ne biçim sosyal adalettir, anlayamadık ya!" Konuşmasını "Buna da şükür" diye bağlar! Üstelik kiraları ödeyemediği için evden de atılmak üzereydi! "Halimize şükredelim//Vardır her şeyin beteri//Çocuklara can verir//Gariban'ın şekeri."

Şubat-Mart aylarında çekilen 'Fatoş Talihsiz Yavru', 20 Nisan 1970, Pazartesi günü (Beyoğlu) 'Rüya Sineması'nda gösterime girmiş. Jeneriği, Yeşilçam filmlerinde alışık olmadığımız ölçüde ayrıntılı. Yeşim Okçugil'in 'ilk filmi' olduğu özellikle belirtiliyor. Ama 'Ses Sanatçılar Ansiklopedisi'ne göre, sanatçı, sinemaya henüz 1 yaşındayken, amcası Cevat Okçugil'in '9 Canlı Adam' filmiyle (1965) başlamış,

Okmeydanı'nda bir sokak. Eğri büğrü ve çocuk dolu. Toz, toprak. Evler gaz lambalı, suları sokak çeşmesinden kovalarla. Buzdolabıyla tanışmamışlar henüz. Zeytin peynir (o da varsa) tel dolapta!

6-7 yaşlarındaki Fatoş, öteki çocuklara benzemiyor. Durgun, üzüntülü. 21 numaralı evde, hastalıklı anne ve üvey babası ile yaşıyor, buna yaşamak denirse. Paraları olursa odun alacak, biraz ısınacaklarmış! Geçimleri, Aysel'in zengin evlerine yaptığı dikişle. Turgut ise kumarbazın biri. İçkici. Çalışmadığı gibi zavallı kadının kazancını elinden zorla alıyor. Bari dayağı olmasa! "Biz burada aç beklerken, sen bizim nafakamızı kumara yatırıyorsun. Kocam öldükten sonra karşıma çıkmasaydın..." yakınmalarına yanıtı hazır; "Kes sesini be nankör kadın. Evime geldiğiniz zaman açlıktan nefesiniz kokuyordu. Seni kendime aldıysam acıdığımdan aldım. İşinize gelmezse defolur gidersiniz. Hem, yarından itibaren bu velet de çalışsın 3-5 kuruş getirsin." Dövmek, bağırmak ve filmin sonuna doğru Gazinocu Ali'yi bıçaklayıp hapse girmek dışında yaptığı bir şey yok.

lhkjhjhgjhgjhk

"Elma şekeri 1 lira//Ev sahipleri ister kira//Her şeylere zam geldi//Vatandaş oldu çıra!'" Yoksul sokak bu mani ile aydınlanıyor. Elma şekerci Gariban gelmiş! Yaptığı, 'serbest ticaret'; Manileri, nabza göre şerbet! Genç bir kıza; "Para veren altın bulsun//Gönlünüz neşeyle dolsun//Dilerim hanım abla//Dokuz çocuğun olsun!" Dişsiz komşuya; "Hanım teyze dinle bak//Bu inatçılığı bırak//Göğüslerin pek sarkmış//Sen de bir sutyen tak!"

Bol paça pantolon, yumurta topuk ayakkabı, denizci kasketi (sonraları gazinoda 'Viva Zapata' şapkası). Adı gibi garip, kimsesi yok Allahtan başka. Şu kavanoz dipli dünyayı dert etmiyor. Boş vermiş. Üzüntülerden, bir neşe payı çıkartabiliyor. Sadece şaraba su katıldığında öfkeli!

Evden kovulan Fatoş'a bir yakınlık duymuş. Beraber çalışırlar. Küçük kız uğurlu gelmiş, 'şekerlerin hepsi yengen'!

Sonrası iyi değil. Elma şekeri tablası dikkatsiz bir şoför sayesinde(!) paramparça olmuş. Turgut, ana kızı kovmuş. Sıhhati zaten iyi değildi Aysel'in, kalp ağrıları artınca hastaneye kaldırılır. Gariban'ın ev sahibesi de birikmiş kiraları istiyor. 3 gün içinde eşyaları koyarmış kapının önüne.

Bavul taşımak, gazete satıcılığı, kömür hamallığı. Ne yapsalar yeterli olmaz. Bu arada Aysel hastaneden çıkmış, nerede olduğu belli değil.

Gariban'ın gazinocu arkadaşı Ali de zor durumdaydı. İş yapar diye servet dökmüş ama mekânı sinek avlıyor. Artist 'angaje edecek' parası yok. Gariban ve Fatoş çıkar sahneye. Çok sevilmişler. Bulaşıkçı Emine Hanım yetişemiyor müşterilerin tabak bardağına!

Aysel , büyük bir rastlantı ile aynı gazinoda çalışmaya başlayınca mutlu son kaçınılmaz olur!

Film biterken Fatoş'un bir isteği var. "Gariban, ayrılma bizden. Üçümüz beraber olalım. Annemi anne olarak seviyorum. Seni Gariban... Bir başka sevgi var içimde sana karşı. Tarif edemeyeceğim bir sevgi bu. Bir arkadaş, bir akraba, ne bileyim Gariban, bir baba sevgisi gibi bir şey bu!"

'Fatoş Talihsiz Yavru'daki melodiler.

Lew Davies And His Orchestra'nın 'Strange Interlude' albümündeki (1961) '(Ghost) Riders In The Sky' (1948) (Stan Jones) 2 sahnede (Top oynayan çocuklar, Ayşe Teyze'nin camını kırarken; Gariban, ekmek çalıp kaçarken). 'Wild Goose' (1950) (Terry Gilkyson) 3 sahnede (Yankesici, bizimkileri takip ederken; Gariban'ın cebinden parayı alırken; Kasap dükkânının önünde).

'Reyhan' (Düzenleme, Turgut Dalar) Gariban, mahalleye ilk geldiğinde.

'Duel At Diablo'daki (1966) (Neal Hefti) 'The Earth Runs Red' Fatoş "Eyvah, babam geliyor" derken.

Paul Mauriat'nın 'L. O. V. E.' uzunçalarındaki (1969) 'Aquarius' (1967) (Galt MacDermot & James Radol / Gerome Ragni) 4 sahnede (Kuşkonmaz ailesine dikişleri götürürken; Nebahat Çehre'ye adres sorarken; Gençler Mağazası'ndan, annesine şal alırken; Sema Özcan'la konuşurken).

Jack Shaindlin yönetimindeki Symphony Of The Air Orkestrası'nın 'Musical Themes Hollywood U. S.A.' 33'lüğündeki (1958) 'Theme From The Rains Of Ranchipur' (1955) (Hugo Friedhofer) (3.00 sonrası) 4 sahnede (Kuşkonmazların torununu trafik kazasından kurtarırken; Evin önünde Gariban'la konuşurken; Turgut kovduktan sonra Gariban'la karşılaştığında; Elma şekeri tezgâhının kırıldığı kazanın sonunda). 'Around The World' (1956) (Victor Young) Hastaneden çıkan Aysel, Talia Salta ile konuşurken.

lkjglkhglgkjh

'Aşkı Bekle Diyor Kalbim (İki Damla Gözyaşı)' (Türkçe sözler, Sezen Cumhur Önal) (Süheyl Denizci Orkestrası) Fatoş, Zeki Müren'in arabasına binerken.

'Sokak Kızı' Aysel, uyuyan kızının üzerini örterken.

'Cleopatra'daki (1963) (Alex North) 'Main Title' 4 sahnede (Fatoş, annesinin reçetesini Gariban'a verirken; Gazinocu Ali, bıçaklandıktan sonra; Ana kız, gazinoda kucaklaşırken; Filmin sonunda).

'Amanını Kelle Gel Beni Biraz Yelle' 3 sahnede (Sokakta şeker satıp göbek atarken; Gariban, yarım ekmekle eve geldiğinde; Bavul taşırken).

'Dalları Bastı Kiraz (Adalara Gidelim Bu Yaz)' Belediye Başkanı'nın odasından çıktıktan sonra.

'The Bible: In The Beginning...'deki (1966) (Toshiro Mayuzumi) 'Cain And Abel' 2 sahnede (Aysel, kalp rahatsızlığı geçirirken; Turgut, Ali'yi bıçakladığında).

'Geçsin Günler Haftalar Aylar Mevsimler Yıllar' (Rast) (Enis Behiç Koryürek / Erol Sayan) 3 sahnede (Gariban, uyuyan Fatoş'un saçlarını severken; Turgut, bizimkileri yolda gördüğünde; Filmin sonuna doğru, Aysel, Fatoş ve Gariban gazinodan çıkarken).

'Il Mercenario'daki (1969) (Ennio Morricone) 'Bamba Vivace' Yankesici, Gariban'ın elindeki, parayı görünce; 'Il Mercenario' Fatoş, annesini ziyaret için hastaneye girerken.

Franz Waxman'ın 'Sayonara' 33'lüğündeki (1957) 'Katsumi Theme' Aysel, Fatoş'un getirdiği et lokmasını yerken.

'Yaşasın Okulumuz (Daha Dün Annemizin)' Fatoş çorba pişirirken.

'Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece (Ararım)' (Hicaz) (Sadettin Kaynak) Gazinodaki ilk dansında.

'Yağmur Yağdı Kaç' Gazinodaki ikinci dansında.

"Hang'Em High" (1968) (Dominic Frontiere) Gazino programında ikisi sahnedeyken.

Filmdeki şarkılar.

'Anne'  (1964-Türkçe sözler, Fecri Ebcioğlu) (La Mamma-1963) (Charles Aznavour / Robert Gall) Zeki Müren, 2 sahnede söylüyor [(2 dakika 50 saniye) Jenerikte; (1 dakika 21 saniye) Fatoş, evden kovulduğunda]. "Sen gideli geçti günler//Seni arar evde gözler//Resmin hatıra kaldı//Anne//**//Oğlun kızın büyüdüler//Annemiz nerde dediler//Ama seni görmediler//Bırakıp gitmiş dediler//**//Ne olurdu bir kerecik//Görseydik biz de seni//Tatsaydık anne denen//O sıcacık sevgiyi//Ah anne//**//Uçtun içimizden sen//Meleklere selam benden//Şad olsun rahmet eden//Anne//**//Andıkça seni her an//Kalbimde yanıyor kan//Şikâyet edemem çünki//Aldı seni yaratan//Anneciğim, annem//**//Tek dileğim var yalnız sana//Al yanına bas bağrına//Yaşanmıyor sensiz ana//**//Göğsünde uyuyamadım//Dizinde ağlayamadım//Seni her an aradım//Anne//**//Akşamları dua ettim//Elbet bir gün döner dedim//Rüyamda gördüm sevindim//Boşmuş meğer hepsi//**//Yazdım mermer taşına//Bu benim annem diye//Kader demişler buna//Su getirdim hediye//Sen annem//**//Acıdı bana komşular//Yardımıma hep koştular//Senin gibi değil ama//Senin için baktılar//Anneciğimi annem//**//Sevgi sana, rahmet sana//Tek dileğim var, yalnız sana//Al yanına, bas bağrına//Yaşanmıyor sensiz ana//Artık rahat uyu, canım anam."

ğ9y ıouhıhıu

'Rüya Gibi Her Hatıra (Ağlama Değmez Hayat)' (1969) (Rast) (Mehmet Ilgın) Fatoş, gazinoda söylüyor (2 dakika 48 saniye). "Rüya gibi her hatıra her yaşantı bana//Ne bulduysa kaybetti gönül aşktan yana//Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa//Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına//**//Her damla yaş oyuk oyuk iz bırakır kalbimde//Hayat şarap gibidir keder de var neşe de//Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa//Ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına."

'Duyduk Duymadık Demeyin' (Türkçe sözler, Sezen Cumhur Önal) (Efiye Efiye-Vasil Vasiliadis) Gariban'ın gazinodaki ilk şarkısı (1 dakika 46 saniye). "Duyduk duymadık demeyin//Doğru söyleyin//N'olur benden gizlemeyin//Şimdi O kimin//**//Yetmez miydi O'na aşkım//Beklemekle geçti hayatım//Gece gündüz hep yalvardım//Kırıldı artık sazım//**//İçmişim dertliyim//Bir bilsen ben ne haldeyim//İçmişim dertliyim//Ben sensizim neyleyim."

'Yeni Bir Aşk Arıyorum Haberin Olsun' (Nihâvend) (Suat Sayın) Gariban'ın, gazinoda, ikinci şarkısı (1 dakika 50 saniye). "Artık seni sevemem//Yalvarsan da gelemem//Sen suçunu bilirsin//Sorma sakın söylemem//**//Yeni bir aşk arıyorum//Haberin olsun//Beni bu hale koyan//Allah'tan bulsun//**//Kader böyle istedi//Elimden ne gelirdi//Çekil artık yolumdan//Aşkımız burda bitti."

Fatoşların çocuk dolu sokağı. Sonraki yıllarda çocukların yerini arabalar aldı. Gelişiyle herkesi mutlu eden, kendisi de mutlu olan Gariban acaba şimdilerde ne yapardı?

Bu yoksul sokağın bir köşesindeki yüksek gerilim hattı ne kadar şaşırtıcıysa, böyle bir gerilim hattının yanı başındaki evlerin gaz lambasıyla aydınlatılması da aynı ölçüde şaşırtıcı.

Gariban'ın getirdiği mutluluk bizi de sarıyor. "Şeker koyduk tablaya//Çocuklar yesin diye//Ama hep kazıklar toplandı//Gölge etsinler diye." Çevresinde toplananlara "Çok kalabalık ettiniz. Mitinge döndürdünüz burayı. Toplum Polisi gelecek şimdi" diyor. Söylediği maniler hep bizden yana.

İki sahnede farklı ismi var. Ev sahibine göre Sadri; Gazinodaki bulaşıkçı Emine'ye göre Osman! Elma şekeri tezgâhını kontrol eden Zabıta Memuru Muzaffer Yenen'e "İmrendin abiciğim, yala da bir yerin şişmesin" diyecek kadar da cesur! 'Kilo 50, boy bir 50' şoförle de "Aman abicim, iri kıyım adamsın, elin ağırdır" diye kafa bulmuştu.

Fatoş (bir sahnede 'Fatma'), değişmekte olan dişleriyle enerji dolu. Annesinin diktiği dantel bluzu Levent'teki Kuşkonmazlara götürüyor. Köşkü bulmasına, Nebahat Çehre yardımcı. Evin torununu bir otomobil kazasından korurken üstü başı kirlenir. "Zaten sizin gibi pis ve zevksiz kimseler..." diye konuşan anneanneyi hemen susturur; "Biz pis değiliz efendim... Fakiriz!" Mualla Sürer'in eksik verdiği 20 lira nedeniyle evde dayak yiyecektir. Dönüşte Zeki Müren'le karşılaşır. Üşüyen annesine aldığı şalın parası Sema Özcan'dan. Filmin sonuna doğru Esen Püsküllü, İki Gariban'ın gösterilerine gitmek istediğini söylüyor. Çok komik şeylermiş.

Aysel'de 60'ların cesareti var. Alın teri için Turgut'a diklenebiliyor; "Hakkım değil mi kendi göz nurumla kazandığım paranın hesabını sormak?"

Gariban, genç kadının ilaçları için 'borç istemek' amacıyla Ali'nin gazinosuna gider. Kız Arif,  Renan Fosforoğlu ile 'sohbet içre' demleniyordu. "Gel Gariban. Patlat şurda iki şarkı da neşemizi bulalım ayol." Oraya geliş nedenini öğrenince "Sana mı kaldı iyilik yapmak be! Seninki, Sultan Ahmet'te dilenip Yeni Cami'de sadaka vermeye benziyor" diye eğleniyorlar.

ıtuyjkgjhb

Turgut... Gariban'ın deyişiyle 'kitapsız gaddarzade'! Her sahnede azar, dayak. Öfkesi o kadar inandırıcı ki. (80'den sonra Turgut Özatay'ı çoğunlukla bir çete reisinin adamı ve inandırıcılığı azalmış olarak görüyoruz). Gariban da içiyor ama nedense Turgut'un içkisi rahatsız edici.

S Clob'un sahibi Ali, bıçaklandığında "Galiba bu sefer post elden gidiyor Gariban... Eğer ölürsem burayı kapatmayın. Ufaklıkla sen buraya canlılık, hayat getirdiniz. Gene beraberce devam ettirin olur mu?" diyor. Kahramanımızın yanıtı 'Şaka ile Karışık'! "Sen adama günahını vermezsin. Vermemek için de ölmezsin. Ben seni bilmez miyim? (Ali kendini tutamayıp gülünce) Giderayak hoşuna gitti laf, gülüyorsun bak." Neyse ki yarası hafifmiş gazinocunun.

Fatoş-Yeşim Okçugil; Gariban-Sadri Alışık; Aysel-Çolpan İlhan; Turgut-Turgut Özatay; Kuışkonmazların anneannesi-Mualla Sürer; Belediye Reisi-Talat Gözbak; Gazinocu Ali-Ali Ekdal; Dicle-Diclehan Baban; Kız Arif-İsmet Ay ve içki arkadaşı Renan Fosforoğlu; Ev sahibi-Mürvet Sim; Kuşkonmazların uşağı-Cevat Kurtuluş; Zabıta Memuru-Muzaffer Yenen; Hanife Hanım-Nermin Özses; Bulaşıkçı Emine-Sıdıka Dikses; Gazete okuyan adam-Kemal Öztürk; Ali Demir ve kızı Özcan Yiğitmen; Komşu-Talia Saltı; Yankesici-Enver Kündem; Hemşire-Nilgün Ceylan; Sokakta balık pişiren çocuk-İhsan Küçüktepe; Pak Kasap ve sahibi Recep; Zeki Müren'in '34 KN 600' plakalı arabası; Sokaktaki '34 DS 489' ve '34 AV 006' plakalı otomobiller; '34 AA 971' plakalı resmi 'Vosvos'; Gençler Mağazası; Narin Bebe; Gazino; Hastane; Siyah beyaz filmde bile kıpkırmızı elma şekerleri çok güzeldi.

'Zehirli, Hayat'ın (1967) yoğurtçusu Ömer Sağlam, gazino müşterisi.

Gariban'ı Sadri Alışık; Aysel'i Çolpan İlhan; Turgut'u ve "Bu yağmurda şekerler erir" diyen müşteriyi Abdurrahman Palay; Gazinocu Ali'yi Esen Günay; Zeki Müren'i Zeki Müren; Sema Özcan'ı Nevin Akkaya; Esen Püsküllü'yü Gülen Kıpçak seslendirmiş.

Gazinoda Zühal Taner'in afişi var. 70-80'lerde televizyonda izlerdik sanatçıyı. 'Yeşil Gözlerinden Muhabbet Kaptım'; 'Gönlümün Seher Yeli Gibi'; 'Şu Dağlar Ulu Dağlar'; 'Al Goncayı Deremedim' şarkılarını söylerdi.

Zeki Müren'li sahnede, şoförü Kamil Doğruyol görüntüye geliyor. Son derece saygılı bir görüntüsü var. Ancak birkaç yıl sonraki tavrı çok farklı! 24 Mart 1976'da zamanın Adalet Bakanı İsmail Müftüoğlu'na yazdığı mektupta, 'sanatçının yanında çalıştığı 3 yıla ait prim ve haklarını alamadığını' iddia etmiş. Burada kullandığı 'iki kelime' mahkemelik olmasına neden olacaktır. 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 1 ay hapse mahkûm edilmiş ve bu suçu bir daha işlemeyeceği sonucuna varıldığı için ceza ertelenmiş (05 Temmuz 1979).

Gariban'ın bir manisinde Nazım Hikmet havası var. "Çocukları, 'şeker yesin' diye yaratmıştır yaradan//Parası olmayanlar hemen çıksın aradan//Biz duymadık demeyin bu şekerden yiyenler//Sandal vapur istemez, Üsküdar'a gider karadan."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)