“Böyle yerlere gelenler sesle doyacak kimseler olsalar pavyona değil konsere giderler… Bir namus tutturmuşsun. Bırak bu aptalca işleri de kafanı çalıştır biraz. Bütün müşterilerin aklı sense. Sesini satacağın yerde ‘birazcık cömert davransan’ milyonla para kazanırsın!” Gazino patronları Kenan ve Haydar Karaer, konsomasyon yapmak istemeyen şarkıcı Türkan’a söylüyorlar bunu. Milyoner Hüsnü de ‘istediğini’ elde edemeyince “Alt tarafı bir bar şarkıcısısın be. Bir matah mı sanıyorsun kendini, şırfıntı” demişti. Ama ‘hayatta paradan daha önemli şeyler var’.
28 Şubat 2016

"Böyle yerlere gelenler sesle doyacak kimseler olsalar pavyona değil konsere giderler... Bir namus tutturmuşsun. Bırak bu aptalca işleri de kafanı çalıştır biraz. Bütün müşterilerin aklı sense. Sesini satacağın yerde 'birazcık cömert davransan' milyonla para kazanırsın!" Gazino patronları Kenan ve Haydar Karaer, konsomasyon yapmak istemeyen şarkıcı Türkan'a söylüyorlar bunu. Milyoner Hüsnü de 'istediğini' elde edemeyince "Alt tarafı bir bar şarkıcısısın be. Bir matah mı sanıyorsun kendini, şırfıntı" demişti. Ama 'hayatta paradan daha önemli şeyler var'.

"Rejisör Ülkü Erakalın'ın kendi adına kurduğu Duygu Film, ilk şaheserini büyük bir iddia ile sunar." Şubat ayında çekilen 'Günahkâr Kadın' gazetelerde bu şekilde tanıtılmıştı. Adı önce 'Günahkâr Melek' olan 77 dakikalık filmde şarkılar yaklaşık 9 buçuk dakika. Gösterime girişi, (Kadıköy) 'Atlantik'teki suareden (20 Mart 1966) sonra 21 Mart 1966, Pazartesi günü, (Beyoğlu) 'Emek', (Beyoğlu) 'İnci', (Beyoğlu) 'Lâle', (Beyoğlu) 'Levent', (Kadıköy) 'Özen', (Beşiktaş) 'Suat Park', (Üsküdar) 'Işık', (Bakırköy) 'Yeni', (Eyüp) 'Melek', (Maltepe) 'Çeliktaş', (Sarıyer) 'Gezi', (Beykoz) 'Zafer' sinemalarında. Türkan Şoray ve Filiz Akın ilk ve son kez bir arada. Etiler'de 'yerli filmcilerin plato haline getirdikleri' Mimar Cevat Bey'in evi kullanılmış.

Bar kadınlığı az zavallılık değil! Filmin başında gazino yaşamını yakından tanıyoruz. Erkeklerin 'gittiği', kadınların 'düştüğü, bir yığın sarhoş için kendilerini harcadıkları' mekânlar! Kahramanımız Türkan ise, ne pahasına olursa olsun namusunu korumayı bilmiş. 'Adana Pavyon'da sevilen bir şarkıcı. Ancak bu yeterli değil. Konsomasyona çıkmalı, patronun kasasını doldurmalıymış! "Sizin kasanızı doldurmak için bu adi adamlarla oynaşamam" diyerek her kovuluşunda 'kendisini kadınlığı için değil sesi için kabul edecek dürüst bir yer' aramak zorunda. Kolejde yatılı okuyan bir kız kardeşi var. Başka bir şehirde son sınıftaymış. Tüm çırpınması Filiz için. 'Hayırlısıyla bir bitirse okulu kavuşacaklar', dertler bitecek!

Bu kadarla kalsa iyi! İkide bir "Kuzucuğum, yavrucuğum! Seni öyle özledim ki görmeden edemedim... 150 liracık" diye gelen babasına para yetiştirmek zorunda. Şarapçı, kumarbaz, pis bir herif. İhtiyacı olmasa aklına bile gelmez kızı.

Şarkıcılığını ve babalarının durumunu kardeşinden gizlemiş Türkan. Yeter ki üzülmesin, pırıl pırıl yüzünde en ufak bir keder çizgisi olmasın. Gülmesini istiyor, hayatı boyunca gülmesini.

Haydar Karaer'in gazinosundan (yine 'namus meselesi') kovuluşu ve sarhoş babasının kaldırımda ölmesi aynı gece. Yanına alır Filiz'i. İşini "Geceleri çalışabileceğim namuslu bir iş, rahat bir müessese" diye açıklıyor.

Okula dönmez genç kız. Yeteri kadar okumuş, İngilizcesi de var. Bir 'eşarp ve emprime atölyesinde' çalışmaya başlar. Ablasına da bir yer buluyor orada. Fabrikanın sahibi Ayhan, Filiz'in gelişiyle 'iş haricinde hoş bir dünya olduğunu' hatırlamış. Her yerde beraberlerdi ama evlenme teklifini Türkan'a yapar. İki kardeş de (birbirlerine söylemeden) delikanlıyı sevmiş. Durumu anlayan şarkıcımız bir mektup bırakarak oralardan uzaklaşır. "Filiz, bu mektubu okuduğun zaman ben çok uzaklarda olacağım. Bana ihtiyacın yok artık. Çünkü bir sevgilin var senin. Bana gelince, bugüne kadar melek sandığın ablan senden bazı hakikatleri gizlemiş günahkâr bir kadın yavrum. Beni unut, affet ve mesut olmaya çalış." Fedakâr abladan günahkârlığa geçişi sırf 'kardeşi mutlu olsun' diye.

Küçülmüş, kolu kanadı kırılmış. Hayatta sevdiği 'iki şeyi' de kaybetmiş. Ölümle yaşam arasında kararsız. Süklüm püklüm, kapısını vurup çıktığı yere, Kenan'ın gazinosuna geri döner. Yaşama gücü bulduğu, tutunduğu son bir şey var: Namusu. "Dilediğiniz kadar şarkı söyleyeyim. Ziyanı yok, kesin gündeliğimi. Bir göz oda kirasıyla, bir lokma ekmek parasına razıyım. Ne olur, sarhoşların kucağına atmayın beni" sözleriyle 20 yıldır ağlamamış patronu gözyaşına boğar.

Bu arada Filiz ve Ayhan evlenmişler. Balayı için gittikleri Saraçoğlu Tesisleri'nde delikanlının sırını öğreniriz. Abisi Osman, hapisten çıkmak üzereymiş. "Vurdumduymaz ve avaredir. Hayatta en çok sevdiği üç şey kadın, tembellik ve içkidir." Bir aşk (diğer sahnede 'lacivert giden bir kavga') yüzünden pisi pisine beş yıl içerde yatmış.

Görüntüye gelişi 'Sadri Alışık selamıyla'! "Vay, bilumum gariban! Selamünaleyküm. Sağ olun, var olun. Teşekkür ederim yani. İhya ettiniz beni, anlayış meselesi!" Yaşı 40. 'ömrün onda biri!' Ağzının cıvatası gevşek ama kalbi, evvel Allah, sağlam. Kantara vursan 24 ayar. Feleğin çemberine değnek sallamış, belaların en püsküllüsüne girip çıkmış. İnsan sarrafı. Böyle bir kilometreden bir kadına dürbünün tersiyle baksa, hiç şaşmaz küt söyler kaç karat olduğunu. Bakmayın deli dolu laf ettiğine, ağzından çıkan her söz, kelimesi kelimesine yürekten! 'Muhasebe' değil 'kalp genişliği' önemli. Herkesle, kendi lisanıyla, 'ense kulak yerinde Hacıağayla 'yumruklaşarak' konuşur.

'Yengesini' karşısında görünce 'bahar açtı' zannetmişti. "Şu Ayhan yok mu, şu Ayhan. Yatsın kalksın dua etsin. Memlekette ne kadar sandukası ziyaret edilecek evliya varsa, tekmiline birden mum diksin, senin gibi bir kızla evlendiği için. Şans meselesi" diyor. Filiz gibi bir kızın çeyrekte biri bile en feleği şaşmış serseriyi adam sınıfına sokarmış. "Senin ablan falan yok mu? Ben ki 1 numaralı nikâh memuru düşmanıyımdır, gene de gözümü kapatır, tak evlenirdim. Ama o şansı kim kaybetti ki ben bulacağım." Şans meselesi! Bunca zamandır hapishanede, mabadı midye bağlayıp pas tutmuştu. Şöyle bir gazinoya gidip 'oksit dökmek ister'. Anlarsınız ya, bekârlık meselesi! Sözleri Tanrı'nın kulağına gitmiş olacak ki hemen arkasından 'küt bir numarayla' şarkıcımızla karşılaşır. "Aklımın mihveri döndü, kalp meselesi!" Bir sarhoşun sataşmasından korur. Türkan için kavga eden ilk erkek. Yüreği ızgara artık. "Aşığım âşık!" Aşkın da saati yok! "Namussuz, 40 yıl pinekletti, şu fakirin başına 72 çeşit çorap ördü." Sonra da mükâfat gibi Türkan'ı çıkardı karşısına. 'Sürpriz meselesi'!

Dünyada Filiz yengeden sonra en kral kızı yakalamış, bırakır mı? Şarkıcılık biraz sorun yaratsa da ayrılmıyorlar birbirlerinden. Genç kadının zeytin ezmesi gözlerinde hem kendisi hem de Türkan için yaşayacakmış Osman! Hey yavrum hey!

'Günahkâr Kadın'daki melodiler.

Russ Case'in 'Cleopatra' albümündeki (1963) 'Caesar and Cleopatra' (1963) (Alex North) 8 sahnede (Türkan, babasına para verdikten sonra; Filiz, ablasının mektubunu okurken; Müdire hanımın odasında kucaklaşırlarken; Filiz, babasının ölümünü öğrendiğinde; Ablasına "Yalvarırım böyle düşünme. Çalışmayı arzulamam eksiklikten değil, sana yardımcı olmayı istediğimden" derken; Türkan, ikinci gazinodaki işi bırakıp eve geldiğinde; Düğün günü, kız kardeşini görmeye gittiğinde; Osman'a Filiz'den söz ederken).

'Goldfinger'daki (1964) (John Barry) 'Dawn Raid On Fort Knox' Türkan, "Üç tane cam parçası yollamakla beni elde edeceğini mi sandın! Defol buradan, yoksa parçalarım seni" isyanıyla bağırırken. 'The Death Of Goldfinger' Babasını, sokakta ölmüş görünce. 'Gassing The Gangsters' 2 sahnede (Filiz, ablasını şarkıcı olarak gördüğünde; Türkan, düğün evinden kaçarken). "Auric's Factory" 4 sahnede (Türkan "Kardeşinin aşkını çalamazsın, çalamazsın, çalamazsın" diye düşünürken; Gönderdiği çiçekleri Filiz kabul etmezken; Mektubunda "Bana gelince, bugüne kadar melek sandığın ablan senden bazı hakikatleri gizlemiş günahkâr bir kadın, yavrum" derken;  Ayhan, Filiz'e Türkan'ın hasta olup olmadığını sorarken). 'Teasing The Korean' 2 sahnede (Türkan, kız kardeşini evde ağlarken bulduğunda; Filiz, ablasına Ayhan'ı sevdiğini söylerken).

'From Russia With Love'daki (1963) (John Barry) 'Gypsy Camp' 3 sahnede (Türkan "İşte evimiz Filiz. En güzel günlerimizi burada geçireceğiz" derken; Sonradan "Gene daldın. Bu günlerdeki değişikliğinin sebebini merak etmeye başladım" derken; Osman, Türkan'ı kardeşinin evine getirdiğinde).

Franck Pourcel'in 'Amour, Danse et Violons No. 17' uzunçalarındaki (1961) 'Chariot (I Will Follow Him)' (1959) (Franck Pourcel - J. W. Stole adıyla) 2 sahnede (Filiz, gazetedeki iş ilanlarına bakarken; İş görüşmesi için geldiğinde). 'Protégez-Moi Seigneur (Pederosa Senor)' (1961) (André Hossein) 6 sahnede (Ayhan, işe başlayan Türkan ile konuşurken; Akşamleyin, işyerinde Türkan'ı düşünürken; Filiz "Dünyadaki ablaların en güzeli ne düşünüyor acaba" diye sorarken; Ayhan, Türkan'a evlenme teklif ederken; Türkan, 'Bir Aşk Uğruna' adlı kitap hakkında konuşurken; Kardeşine, sevinçli haberi vermek için eve koşarken).

Percy Faith And His Orchestra'nın 'Great Folk Themes' 33'lüğündeki (1964) 'The Lemon Tree' (1962) (Will Holt) 3 sahnede (Filiz, iş görüşmesi için patronun gelmesini beklerken; Osman'ın getireceği gelin adayını beklerken; Türkan, üzerinde gelinlik, aynaya bakarken). 'Greenfieds' (Richard Dehr / Tony Gilkyson / Frank Miller) 7 sahnede (Filiz "Bugün hayatım değişti. Yepyeni bir hayat başladı benim için. Yazıhane, patronla karşılaşmam. Ama o çocuğa çok kaba davrandım. Yakışıklı bir çocuk. Yoksa O'ndan hoşlanmaya mı başladım" diye düşünürken; Yaptığı desenleri Ayhan'a gösterirken; Ağaç altında konuşurlarken; Arabayla eve geldiklerinde; İşyerinde "Çalışmak, bir takım kötü şeylerden uzak tutuyor insanı" derken; Ayhan'la Saraçoğlu'nda konuşurken; "Ablamın bıraktığı mektubu alınca deliye dönmüştüm. O günden sonra her akşam hatta balayımızın en mutlu gecelerinde bile rüyalarıma girdi. Her rüyada biraz daha melekleşiyordu. Ama ben, O'nun fedakârlığına layık olamadım" derken). 'Bloop John B (I Wanna Go Home)' (1917) Ayhan "Kurmak istediğim bir şey var ama fabrika değil, yuva" derken.

'Zorba'daki (1964) (Mikis Theodorakis) 'Life Goes On' Türkan, Kenan'ın pavyonuna geri döndüğünde.

'O Beni Bir Bahar Akşamı Terk Edip Gitti' (Muhayyer-Kürdî) (Şekip Ayhan Özışık) Türkan, ağaçlı tepede Ayhan'dan uzaklaşırken.

'Veda Busesi (Hani O Bırakıp Giderken Seni)' (Muhayyer-Kürdî) (Yusuf Nalkesen / Orhan Seyfi Orhon) "Gözlerimden belli olmuyor mu" diyerek Ayhan'ın evlenme teklifini kabul ederken.

Nana Mouskouri'nin 'Traumland Der Sehnsucht' albümündeki (1961) 'Erntelied' (Manos Hadjidakis) (İlk 25 saniyedeki enstrümantal bölüm) Filiz ve Ayhan'ın nikahında.

Manos Hadjidakis'in 'Dancing On Sunday' albümündeki (1961) 'Dancing On Sunday' (Manos Hadjidakis) 2 sahnede (Saraçoğlu'na, balayı için giderlerken; Orada neşe içinde koşarlarken).

'Charade' (1963) (Henry Mancini) 3 sahnede (Filiz, hapisten çıkan Osman'ı karşıladığında; Türkan ve Osman, Ortaköy Camisi yakınlarında konuşurlarken; Filmin sonunda, Galata Köprüsü'nde yürürlerken).

Fausto Papetti'nin '3a Raccolta' uzunçalarındaki (1962) 'Kon Tiki' (1962) (Michael Carr) Kadeh tokuştururlarken.

Percy Faith And His Orchestra'nın 'Malaguena' 33'lüğündeki (1959) 'Quiereme Mucho' (1931) (Gonzalo Roig) 8 sahnede (Osman "Bakma seni teselli ettiğime. Aslında ben de yapayalnızım bomboşum" derken; Türkan'ı, kaldığı otele getirdiğinde; "Seni kırmak için söylemedim. Hani 'ağlamaya paydos' demiştin" derken; Evlenme teklif ederken; Gazino dışında Türkan'ı beklerken; Kucaklaşırlarken; "Beyazı tekrar sevdirmek istiyorum sana" derken; Türkan, Galata Köprüsü'nde koşarken).

Filmdeki türkü ve şarkılar.

"Halime'yi Samanlıkta Bastılar" (1966) (1 dakika 50 saniye) Filmin başında. "Halime'yi samanlıkta bastılar//Şalvarını gül dalına astılar//**//Aman aman Gülpembe//Ne çok da cilveler var bende//Külhan beyler gelsin girsin boynuma//Sarı lira taksın boynuma//Vallah Billâh kıyarım ben canıma//**//Halime'nin güneşe karşı odası//Öpüşürken piyastoz etmiş kocası."

'Kızılcıklar Oldu mu' (1 dakika 26 saniye) İkinci gazinodaki türkü. "Kızılcıklar oldu mu//Selelere doldu mu//Gönderdiğim yüzükler//Parmağına oldu mu//**//Mendili eline//Mendil verdim eline//Kara kına yollamış yar benim ellerime//**//Kızılcık dalı mısın//Gönlümün malı mısın//Söyle bana nazlı yar//Benden sevdalı mısın."

'Bursalı mısın Kadifeli Gelin' (1 dakika 20 saniye) İkinci gazinodaki ikinci türkü. "Bursalı mısın kadifeli gelin çaydan mı geçtin//Yanakların al al olmuş konyak mı içtin//İçtiğimiz konyak mezemiz kaymak//Sen kimin yârisin ülen her yanın oynak."

'Veda Busesi (Hani O Bırakıp Giderken Seni)' (Muhayyer-Kürdî) (Yusuf Nalkesen / Orhan Seyfi Orhon) (30 saniye) İkinci gazinoda. "Hani o bırakıp giderken seni//Bu öksüz tavrını takmayacaktın//Alnına koyarken veda buseni//Yüzüme bu türlü bakmayacaktın//**//Gelse de en acı sözler dilime//Uçacak sanırım birkaç kelime//Bir alev halinde düştün elime//Hani ey gözyaşım akmayacaktın."

'Bu Gece Barda (Çapkınım Hovardayım)' (46 saniye) (Kadri Şençalar) Filiz, ablasını gazinoda gördüğünde. "Bana derler külhanlı//Tığ gibi delikanlı//İçtim başım dumanlı//Hayda, hayda//Bu gece barda//Gönlüm hovarda//Çalsın sazlar//Oynasın kızlar//Çapkınım hovardayım//24 ayardayım//Her gece bir bardayım//Hayda, hayda."

'Kimi Dertten İçermiş Kimi Neşeden' (Rast) (Yusuf Nalkesen) (1 dakika 52 saniye) "Kimi dertten içermiş kimi neşeden//Kimi ayrılıktan kimi işveden//Kimi yar elinden kimi şişeden//**//Kadehim kırılmış gönlüm artık boş//Sormayın ben niye sarhoşum sarhoş."

'O Beni Bir Bahar Akşamı Terk Edip Gitti' (Muhayyer-Kürdî) (Şekip Ayhan Özışık) (1 dakika 35 saniye) Türkan ve Osman'ın karşılaştığı gazinoda. "O beni bir bahar akşamı terk edip gitti//Ne o geri geldi ne bu ömür bitti//Nerdesin, nerdesin yeşil gözlü meleğim//Nerdesin, nerdesin şirin sözlü bebeğim//Gel bana dön bana sarı saçlı meleğim//Gel bana dön bana sarı saçlı meleğim//**//Ne olur bir bahar akşamı sen bana gelsen//Yine benim olsan, yine beni sevsen."

'Meçhul Şarkıcı' Türkan, dünyanın en tatlı ablası. Yalnız tatlı değil en güzeli de. Fedakârlık meleği! Öbür kadınlardan farklı, havası bambaşka! Nedense, 'alnına vurulmuş günahkârlık damgası' olarak görüyordu şarkıcılığı. Para, mücevher kabul etmediği gibi konsomatrislik yapmaya, müşterilerle oynaşmaya da niyeti yok. "Senin gibi ayak direyenleri çok gördüm. Banknotlarımın sayısı hepsini hizaya getirdi" diyen milyoner Hüsnü'yü tersliyor bir güzel. Bu deveyi güdeceğine böyle yerlerden gitmeyi tercih ediyor. Gazino patronlarının konuşma isteklerini ancak işle ilgiliyse kabul eder. Yemek tekliflerini ise "Yalnız yemeği tercih ederim" diye reddediyor!

Bir sahnede kafesteki kuşu sessizce seyrederken, kendisini de böyle kapana düşmüş hissetmiştir herhalde.

Şarkı söylerken bambaşka biri olup çıkar. "Halime'yi Samanlıkta Bastılar"daki "Öpüşürken piyastoz etmiş kocası"nda, çapkınca dudağını dişliyor. 'Kızılcıklar Oldu mu'daki "Söyle bana nazlı yar"da, oradakilere öpücük gönderir. 'Bir Su İçtim Testiden'deki "İçtiğimiz konyak, mezemiz kaymak"da, göğsünü gösteriyor. 'Veda Busesi'nde ise neredeyse göbek atıyordu! Bu davranışları sahne dışındaki halinden çok farklı.

Keşke sorunlarını Filiz'le bölüşseydi. Üzülmesin diye saklamak daha büyük bir üzüntü ile sonuçlanıyor.

İçki düşkünü, kumarbaz babasının "Sen sanatkârsın yavrucuğum. Ötekilerle bir misin! Namuslusun" demesi, 'ötekilere' bir hakaret. Beraber oldukları birkaç dakika içinde üçer kez 'yavrucuğum' ve 'yavrum', iki kez 'kuzucuğum', bir kez de 'Türkancığım' diyor. Bunların tümü para için. Alınca, orada 'bir dakika bile vakit kaybetmez'. Türkan'ın Filiz'e "Baban, sırtında pijamalar, kahvesini içerken gazete okuyor" diye mektup yazdığı sırada şarap şişesini kafasına dikiyordu.

Filiz, çok hassas ve duygusal. Ablasından sonra yakınlık gördüğü kişi Ayhan. Bir sahnede "Yorulmak, kötü şeyler hatırlamasına mani oluyor insanın. Çalışmak, istemediğim bir takım düşüncelerden uzak tutuyor beni" diyor. Yatılı okul odasında 'Prima Ballerina' (1876) (Edgar Degas) pastel tablosunun bir kopyası var. Filiz Akın birkaç aylık oğlu 'Ahmet' İlker'i özlemiş olacak ki odasından bir bebeği de yanına almış.

Ayhan, hayatın çabuk yoğurduğu insanlardan. Uzun zamandır tek başına, fabrikanın bütün yükü omuzlarında. "Babam öldüğünde 16 yaşındaydım. Koskoca bir müessese benim çocuk omuzlarıma yüklendi. O günden bugüne kadar 12 yıldır mutluluğu sadece fabrikanın başarısında aradım." Türkan'ın siyah bakışlarında bulup atıyor stresi üzerinden. Kurmak istediği şey bu kez fabrika değil yuvaymış! "Bu yuvanın hanımı olmanızı istemiştim" diyor. Damdan düşer gibi, acemice! "Belki pek paldır küldür, hatta kaba saba." Hiç tecrübesi yok. İlk evlenme teklifi bu. "Sanırım sonuncusu olacak" demişti ancak gelişen olaylarla genç kadının kız kardeşiyle evlenecektir! 'Sonuncudan bir sonraki' evlenme teklifi "Ben de sizin gibi yalnızım. İki yalnız bir araya gelince yalnızlık ortadan kalkar" şeklinde!

'Günahkâr Kadın', Kuzey Vargın'ın 6. filmi. Daha önce 'Lekeli Aşk' (Ülkü Erakalın), 'Yasak Sokaklar' (Feyzi Tuna), 'Şehvetin Esiriyiz' (İlhan Engin), 'Soyguncular/Vurguncular (Şinasi Önengüt) ve 'Davudo'da (Hasan Kazankaya) rol almış. Burada biraz durgun. Ayhan adı da pek gitmemiş.

Atölyedeki Aliş ve Uğur, filme neşe katıyorlar. 52. dakikadan sonra Sadri Alışık yükleniyor bu işi.

Kız kardeşler bir sahnede 'Bir Aşk Uğruna' adlı kitap (1959-Güven Yayınevi) (Çeviren Vahdet Gültekin) hakkında konuşuyorlar. Orijinali 'The Northern Light' (1958) (A. J. Cronin).

'İpsizzade' Osman, fırtına gibi. Tahliye olurken, tuvalet malzemesi ve ibrikleri Pasaklı İbo'ya bırakır; 'Yüznumara meselesi'. Peri mecmuaları Don Juan Şerafettin'inmiş; 'Seksoloji meselesi'. İdama giden Katil Bayır İsmail'den aldığı tespih bir başkasına, 'dua meselesi'. Cümlelerini, 15 kez, 'anlayış meselesi', 'hürriyet meselesi', 'maliye meselesi', 'nezaket meselesi', 'asalet meselesi', 'zekâ meselesi' şeklinde tamamlıyor. (Fakat bu söylemi daha önce Aliş'den duyuyoruz. Filiz'i dalgın görünce "Ben de Fenerbahçe'nin maçını seyrederken böyle kendimden geçerim. Anlarsın ya sevgi meselesi" demişti). Hapisten çıkınca "Serserilik kitabını kapatmış bir abinin hayat hikâyesi başlar". Türkan'ın sabahsız hayatına bir güneş gibi doğar.

Türkan'ı Nevin Akkaya; Filiz'i Jeyan Mahfi Ayral; Osman'ı Sadri Alışık; Ayhan'ı Toron Karacaoğlu; Kenan'ı Sadettin Erbil; Aliş'i ve Türkan'a "Şurda yalnız içeceğine birlikte bulsak kafamızı, ne dersin güzelim! Hem benim gönlüm şenlenir hem senin para çantan" diyen müşteriyi Erdoğan Esenboğa; Hüseyin Zan'ı Kamuran Usluer; Hüsnü Bey'i Rıza Tüzün seslendirmiş.

Türkan-Türkan Şoray; Osman-Sadri Alışık; Filiz-Filiz Akın; Ayhan-Kuzey Vargın; Türkan ve Filiz'in babası-Feridun Çölgeçen; Aliş-Semih Sezerli; Uğur-Uğur Kıvılcım; Kenan-Hüseyin Baradan; Milyoner Hüsnü-Memduh Alpar; Bar Sahibi-Haydar Karaer; Okul Müdiresi-Sabahat Işık; Hüseyin Zan; Beyoğlu; Filiz'in okulu; Eşarp ve Emprime Atölyesi; Saraçoğlu Tesisleri; Üsküdar Ceza ve Tevkif Evi; Ortaköy Camii; Galata Köprüsü; Şarkılardaki baterist Erdoğan Üçkaya; Ayhan'ın '06 AH 830' plakalı arabası çok güzel.

 

Ayhan "En büyük olgunluk iş ve arkadaşlığı aynı ölçüler içinde verebilmektir" diyecek kadar prensipli. Abisi Osman ise "Türkan'ın gözyaşlarını" içkisine meze yapan bir gariban dostu. Aslında her kahkaha bir gözyaşıymış! "Gözyaşı insanın içini temizler. Ama 'ağla, ferahla' dedikse 'yağmur yağdır' demedik be güzelim."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)