“Bir şey daha var! Senden önce her şeyimle Nejat’ın oldum. Bunu bilerek hâlâ benimle evlenmek istiyorsan, bir ceset gibi boş, ruhsuz bir kadının kocası olmak istiyorsan hazırım.” Aslında bu laflar boşuna. İhsan zaten Nesrin’le değil ‘el değmemiş’ milyonlarıyla ilgileniyor! “Nejat olmadıktan sonra sen veya bir başkasıyla evlenmişim fark etmez” sözleri de delikanlı için ‘fark etmez’.
31 Ocak 2016

"Bir şey daha var! Senden önce her şeyimle Nejat'ın oldum. Bunu bilerek hâlâ benimle evlenmek istiyorsan, bir ceset gibi boş, ruhsuz bir kadının kocası olmak istiyorsan hazırım." Aslında bu laflar boşuna. İhsan zaten Nesrin'le değil 'el değmemiş' milyonlarıyla ilgileniyor! "Nejat olmadıktan sonra sen veya bir başkasıyla evlenmişim fark etmez" sözleri de delikanlı için 'fark etmez'.

Yaz aylarına çekilen film 02 Kasım 1970, Pazartesi günü (Beyoğlu) 'Lale', (Mecidiyeköy) 'Özlem', (Kadıköy) 'Özen', (Kadıköy) 'Süreyya Cep' sinemalarında gösterime girmiş. Kaynaklandığı romanın adı 'Ölünciye Kadar!..' (Esat Mahmut Karakurt) (Mart, 1937). Jenerikte 8. basım (1969) var. 'İ', şakacı bir yaprakla saklanmaya çalışılmış. Bir süre sonra hafifçe hareket ederek harfi ortaya çıkarıyor. Kitabın 9. baskısı, belki de sırf bu harf nedeniyle yapılamamıştır! Filmdeki dokunulabilecek kadar yoğun duygusallık Arzu Okay sayesinde. Sanatçı, çekimle aynı aylarda İtalya-Cesenatico'daki Avrupa Sinema Güzeli Yarışması'na katılmıştı (Temmuz, 1970).

Sorbon mezunu Profesör Bedri Nejat, Hukuk Fakültesi'nde 'Ceza Hukuku' müderrisi. 40'ını geçkin. İri, kapkara, ışıklı gözler. Parlak siyah saçlar, şakaklarda hafif beyazlık. Ciddi, kibar, mağrur. Sesinin tatlı bir ahengi var. Kimsenin yüzüne bakmıyor konuşurken, gözü daima yerde. Gençliğinde çapkın mıydı bilmiyoruz ama şimdi ilgilendiği tek şey 'kızların iffeti, namusu'. ("İnsan sanatta 'kundakçı' doğar 'itfaiyeci' ölür" sözü geliyor aklımıza). "Genç bir kız, başıboş bahar rüzgârı gibidir. Daima hür, serbest yaşamak, daima sevmek, sevilmek ister. Bunun içindir ki bütün beşeri müesseseler yarınki cemiyetin esasını teşkil edecek olan genç kızları korumak zorundadır" diyordu derste. Ceza kanunumuzun 423. maddesi tecrübesiz kızları aldatan sefil ruhlu insanlara karşı tatbik edilecek cezai müeyyideleri gösteriyormuş. "Cebimizden bir mendil aşıranı hırsız diye hapislerde çürütüyoruz. Tecrübesiz bir genç kızı en mukaddes kıymetinden mahrum bırakan hatta ölümüne sebep olan erkeği en ağır şekilde nasıl cezalandırmayız, nasıl?" Hep "Bir sebep olsa da bu 'namus konusuna' okul dışında bile devam etsem" der gibi bir hali vardı. Bu imkânı nişanlısı verecektir kahramanımıza!

İlk sahnede Nimet ile beraberdi. Romanda üç yıldır nişanlıymışlar. Evlenince kız kardeşi ve Şaziment Kalfa ile beraber oturacaklarını anlatıyor. Şimdilik Onlardan ayrılamazmış. "Berrin çok küçük yaşta öksüz ve yetim kaldı. O'nun sadece abisi değil annesi babası sayılırım" diyor. Kötü bir görümce değil iyi bir arkadaş olacağına eminmiş. Nimet'in fikrini sorduğu yok. Zaten genç kız da üzüntülü bir haldeydi. Aklı başka yerde.

O gece yazdığı mektupla her şeyi anlatıyor Nejat'a. Ecel gibi önüne geçilemez bir şey! Daha önce, birine teslim olmuş ve terk edilmiş. Aylarca çektiği ıstırabı, utancı, erkeklerden nasıl nefret ettiğini anlatamazmış. "Sonra sen çıktın karşıma. Bütün nefretimi, bütün acılarımı dindirdin... Başıma gelen felaketi bir suç, bir günah gibi düşünme ne olur. Beni affedeceğine inanıyorum."

Affetmek bir yana esip gürler kahramanımız. (Aslında eline nutuk çekme fırsatı geçtiği için içten içe sevinmiştir! Neredeyse teşekkür). Lekeli bir kadınla evlenemez, çocuklarının böyle bir kadına 'anne' demeleri çıldırtırmış beyimizi! Bunları daha önce düşünüp, iffetini, namusunu her şeyin üstünde tutması gerekirmiş genç kızın. Kendi kızgınlığına körükle gider gibi bir hali var. "Her şeyi başlangıçta anlatsaydın belki affedebilirdim. Ama sen yalan söyledin. Melek gibi bir genç kız, şehit bir baba, dul ve yetim maaşıyla geçinmeye çalışan mübarek, zavallı bir anne masalıyla aldatmaya çalıştın beni." Yapmadıklarıyla da suçluyor Nimet'i. "Mecbur kalmasan gene de anlatmayacaktın."

'Benim için yoksun artık'mış. Şairane cümlelerle kendisine acındırmayı da ihmal etmez. "Yalancı bir ışığın ardından ben koşmuşum. Boş bir saadet ümidiyle ben yaşamışım. Şimdi çöken yıkılan benim asıl." Ve en çarpıcısı; "Bir insandan, bir enkaz yarattın!"

Olayı kız kardeşine anlatırken suçlamalar hakaret halini alır. Başkasının koynunda bir sokak kadını gibi yatmış, tabiatın ancak kocaya bahşettiği en büyük kıymeti yabancı birine teslim etmiş birini affedemezmiş. Erkeği değil kadını suçlamasının nedeni de 'erkeklerin, feda edilecek böyle üstün bir manevi değeri olmamasıymış'! (Oysa derslerinde 'en ağır ceza' falan diyordu). Sosyoloji bile saldırısına alet. 'Bir cemiyet içinde yaşadığımızdan, gelenek ve adetlere bağlı olduğumuzdan' söz ediyor.

Af dilemek için ta okulun önüne kadar gelen Nimet'i sözleri ve '34 HU 805' plakalı muhteşem arabasının egzoz dumanıyla ezer! "Konuşacak hiçbir şey yok aramızda."

İntihar girişiminde bulunan genç kızı, son nefesinde bile affetmez. Böylesine gururlu. Kitaptaki Nejat daha da sert. Hastaneye bile gitmeyip kız kardeşini gönderiyor.

Berrin, abisiyle konuşurken 'tuhaf bir öfke içinde ve hınçlı' gibiydi. Meğer Nejat'ın melek kardeşi, Nimet'in durumundaymış. İhsan adlı bir mühendisten iki (kitapta '3') aylık hamile! Delikanlı "Şirketin bir fabrika projesi için Avrupa'ya gidiyorum" falan diyerek oyalıyor genç kızı. Kötü olaylara neden olacaktır bu durum.

Nimet toprağa verilmiş. Savcı arkadaşı Ziya'ya göre 'bu işte ne maddi ne de manevi, hiçbir suçu yok'. Kendini toplasın diye Yalova-Termal'deki Büyük Otel'e götürür. Burada önce Seniha (romanda 'Seniye') ile karşılaşırız. Zengin, hayatı seven bir dul. Bir ameliyat sonrası, dinlenmek için oradaydı. Nejat'ı çok beğenmiş. "Söyleyiverdi hemen." Ama uzattığı el havada kalır. "Kendini beğenmiş, kaba" diyor kahramanımız için. "Çok yakışıklı, mağrur. Biz kadınlar, bile bile böyle erkeklerden hoşlanırız." Bu 'hoş adamı' teselli edecekmiş. Ama 'kadın lafını duyacak durumda değil' Nejat.

Küçük bir otomobil kazasıyla Nesrin ile karşılaşır. Muzip ve haylaz. Nejat'a göre daha çocuk yaşta. Annesi Nazan Hanım'la gelmişler otele. Aile dostları(!) Feridun Bey ve filmin sürprizi Mühendis İhsan da ailenin milyonları peşinde. Nesrin'le bir an önce evlenecekmiş delikanlı. Baba yok, anne kibar, iyi niyetli. Kız körpe, tecrübesiz, üstelik paralı. Kaçırılacak kuş değil. O servetten Feridun da sebeplenecek. Bunun için elinden geleni yapıyor. Boşuna mı tanıştırdı İhsan'ı! Boşuna mı buldu aralarını! Ancak olaylar istedikleri gibi gelişmeyecektir.

Nejat'ın, her şeye karşı isteksiz hali, sessizliği, hâlâ devam eden kederi etkilemiş Nesrin'i. Sokulmak, dikkatini çekmek, mazide yaşamaktan kurtarmak istiyor. Öpüverir bir gün. Ziya "O genç yaşta ilk aşk müthiş şiddetli bir şeydir" diyordu. Asıl Nejat'ın yaşında 'müthiş şiddetli' galiba. Birbirlerinin oldukları sahilde, Nimet'i bile affedeceği müthiş bir değişim yaşar! "Böyle bir şey benim için en büyük ahlaksızlıktı, namussuzluktu. Böyle bir kadının da erkeğin de düşmanıydım. Bir genç kız bir an için kendinden geçebilirmiş. O kızın en yüce değerini alan erkek de bir haydut olmayabilirmiş."

Hayatında ilk defa mesut. Büyük bir acıdan sonra böyle hissetmekten utanıyor ama ne yapsın ki gerçekten çok mutlu. Bir an evvel nikâhlanacaklardı. Ama 'aynı kurşunla yaralı' İhsan ve Seniha girer aralarına. Biri Nesrin'i diğeri Nejat'ı istiyor. Geçici olarak başarılı olurlar.

Bu sırada aldatıldığını anlayan Berrin, bir kamyonetin altında kalıyor. Hastanede "Beni affet abi! Sevmiş, inanmıştım. Bütün suçum buydu" deyip İhsan'ın adını verebilir.

Üç kurşunla intikamını alır Nejat. Burada kişilik özellikleri ortaya çıkıyor. Hiç kimse Berrin'in namusuna leke sürüldüğünü, kirlenmiş ve atılmış şerefsiz bir kız olduğunu bilmemeliymiş. Mahkemede saklar bu durumu. İdam kararına Nesrin engel olur.

İmralı Cezaevi'ne gönderilirken Haliç Rıhtımı'ndaydılar. "Ölüm cezası vermeseler susacaktım. Ama senin olmadığın bir dünyayı aklım almıyor. Gerçeği söylemeye mecburdum. Senin çocuğunu taşıyorum. O'nu babasız bırakmaya hakkımız yoktu. 7 sene aşkımız için kısacık bir zaman. Seni sık sık görmeye geleceğim. Bekleyeceğim seni. ÖLÜNCEYE KADAR bekleyeceğim. ÖLÜNCEYE KADAR seveceğim" diyor genç kız.

Kitaptaki (5. Basım-1946) Bedri Nejat da farksız biri. Evlenilecek kadın maddiyatı ve maneviyatı ile temiz olmalı, kirini başkasına sıvamamalıymış Derisi de içi de kocasına ait. İki şeyden korkuyor: Kadın ve gürültü. Gürültüsüz bir yer bulmak mümkünmüş ama kadınsız asla! Olabildiğince az görüşme, az temastan yana. Kadınları ne kafese koymalı ne de çok serbest bırakmalıymış. "İnsan iradesi, her şeyin önüne geçer. Aşk bir alışmadır. Ondan kurtulmaya da alışılabilir" diyordu ama Nesrin'in aşkından kurtulamıyor. Zor olmayan şeyin de kıymeti yokmuş. Paris'ten arkadaşı Ziya ile Büyükada'daki Marmara Oteli'ne gidiyorlar. Kız kardeşi Bülent (16. Sayfada 'Bülend'), Nimet'in 10 yıllık arkadaşı. Bu kadar yakınken O'nun geçmişte yaşadıklarını bilmemesi de ilginç. Filmden farklı olarak Bülent ölmüyor. Abisi kürtaj için doktor bulur.

Nesrin 19 yaşında. Orta tahsilini Paris'te yapmış. Hukuk okumak istiyordu. Nazan Hanım da deri tüccarı merhum İsmail Beyin refikasıymış. İhsan'ın Nesrin'e sataşması ve Feridun romanda yok. Nejat'ın sınıf arkadaşıymış İhsan. Öldürülür kahramanımız tarafından. Cezası 7 buçuk yıl.

'Ölünceye Kadar'daki melodiler.

"Hüzzâm Keman Taksimi-Rast Medhal'in girişi" (Tanbûri Refik Fersan) 4 sahnede (Nejat "O'nun sadece ağabeyi değil biraz da annesi babası sayılırım" derken; Nimet "Başım ağrıyor, biraz yatarsam belki geçer" derken; Mektup yazarken; Üniversite önünde Nejat'ı beklerken).

"Rast Medhal'in Devamı" (Tanbûri Refik Fersan) Nimet ölürken.

'Keman İle Kısa Hicazkâr Taksim' Nejat, Termal'de yalnız başına havuz kenarındayken. Yola doğru yürüyor.

'Bullitt'deki (1968) (Lalo Schifrin) 'Room 26' Nesrin "Çarpsaydım, yaralasaydım sizi bir hiç yüzünden başıma ne dertler açılırdı kimbilir" derken. 'Shifting Gears' 3 sahnede (Feridun, Nazan Hanım'a "İhsan, bu konularda çok hassas ve çok ciddidir. Nesrin'i gözünden bile kıskanacak kadar seviyor" derken; Nesrin, İhsan'a "Ben söz vermedim sana. Annemle konuşmuşsun. O 'evet' demiş. Ben 'hayır' diyorum" derken; Seniha, Nejat'ın odasına geldiğinde). 'Cantata For Combo' 2 sahnede (Seniha, asansörle yukarı çıkarken; Nesrin, bisikletiyle Nejat'a çarpmak üzereyken).

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'Hidden Jewelry' 2 sahnede [(0.14 sonrası) Şaziment Kalfa "Abin haklı bu işte! Bizler namus meselesi oldu mu zamane gibi düşünemeyiz, çok şükür" derken; (0.20 - 1.30 arası) Ziya, hapisteki Nejat'la konuşurken]. "Maggie's Murder" 4 sahnede [(01.35 sonrası) Nimet'e kan verilirken; (İlk 15 saniye) Berrin, İhsan'ın şirketten ayrıldığını öğrendiğinde; (0.25 - 0.40 arası) İhsan "Yatmadan önce size bir şey göstereceğim" derken; (1.35 - 1.45 arası) Nejat, mahkemede, Bilerek, isteyerek öldürdüm" derken]. 'The Dog Attacks' 3 sahnede [(0.08 - 0.12 arası) Nejat ve Nesrin, yemek salonunda göz göze geldiklerinde; (1.25 - 1.35 arası) Nejat, İhsan'ı tokatlarken; (1.20 - 2.00 arası) Öldürmeye geldiğinde]. "You're Not Margaret" (İlk 20 saniye) İhsan'a "Yardım edin, götürün Nesrin Hanım'ı" derken. 'Main Title' 2 sahnede [(İlk bir dakika) Nejat kardeşine İhsan'dan söz ederken; (1.00 - 1.20 arası) Kız kardeşinin hastanede olduğunu öğrendiğinde].

Franck Pourcel ve Orkestrası'nın 'Aquarius' albümündeki (1969) 'Good Morning Starshine' (1969) (Galt MacDermot / Gerome Ragni / James Rado) Seniha, havuzdan çıkarken.

'Kalbi Kırık Serseri' (Norayr Denizci / Fecri Ebcioğlu) Nejat ve Ziya yemek salonuna indiklerinde. (Romanda bu sahnede 'Viyana Valsi' var).

'Acordeón Latino Vol. 2' uzunçalarındaki 'Una' (Antonio Bisio) Nesrin ve İhsan dans ederken.

Paul Mauriat ve Orkestrası'nın 'Isadora' 33'lüğündeki (1970) 'Le Meteque' (1969) (George Moustaki) Nesrin, aynanın önünde saçlarını tararken. 'Vole Vole Farandole' (1969) (Gene Raskin / Michel Jourdan) İhsan, Seniha'ya "İkimizde aynı kurşunla yaralıyız. Ben, Nesrin'i istiyorum. Siz de Nejat'ı" derken.

Booker T & The MG's'in "Doin' Our Thing" albümündeki (1968) "Doin' Our Thing" (Steve Cropper / Donald 'Duck' Dunn / Booker T. Jones / Al Jackson Jr.) 2 sahnede (İhsan "Bu herifin pattadak gelmesi bütün keyfimi kaçırdı" derken; Feridun "Gözümüz aydın! Nazan Hanım, köşkü, bir de Sirkeci'deki hanı Nesrin'in üstüne yapıyor. Kızına düğün hediyesiymiş" derken).

'Zum Zum Zum' (1967) (Antonio Amurri / Bruno Canfora) Ziya, Nejat'a evlilikten söz ederken. (Sözlü olarak Sylvie Vartan'dan dinlemiştik).

'Ölünceye Kadar' (Avni Anıl / İ. Behlül Pektaş) 19 sahnede (Nesrin, plajda, Nejat'ı öperken; Genç kız "Sizi kırdığım, üzdüğüm için gerçekten pişmanım. Affedin beni" dedikten sonra; Ziya "Nesrin'i anlamaya çalış. Belki de seni sevmeye başladı" dedikten sonra; Nesrin "Sizi arıyordum. Beğendiniz mi şarkımı? Sizin için söyledim" derken; Nejat, kapının önünde mektup bulduğunda; Genç kız, sahilde aşkını itiraf ederken; Nejat "Hayatımda ilk defa mesudum" derken; Otele sarmaş dolaş döndüklerinde; Nesrin, annesine evlenmek istediğini söylerken; Seniha'yı Nejat'ın odasında gördüğünde; Nejat mektup yazarken; Otel görevlisi mektubu Nesrin'e verirken; Genç kız, telefonda, mektubu yırttığını söylerken; Nejat, kız kardeşine aşkını anlatırken; Nejat'ı gören Nesrin durmayıp arabasını sürerken; Yazlık eve geldiklerinde; Nejat teslim olurken; Nikâhlarında; Sondaki Haliç'te).

'Nihâvend Makamında Keman Taksimi' Sahil meyhanesindeyken.

'For A Few Dollars More'daki (1965) (Ennio Morricone) 'The Showdown (Il Colpo)' Berrin, otelde İhsan'ı gördüğünde.

'Krakatoa: East Of Java'daki (1969) (Frank De Vol) 'Kee Kana Lu' 2 sahnede (Nesrin, Nejat'ın mektubunu yırtarken; İhsan "Nejat, bunun da kanına girmiş" derken).

'Z'deki (1969) (Mikis Theodorakis) 'Happy Youth' Nesrin, İhsan'a daha önce Nejat'la beraber olduğunu söylerken.

Russ Case'in 'Cleopatra' mini albümündeki (1963) 'Cleopatra Enters Rome' (1963) (Alex North) 2 sahnede (Berrin, abisine üzüntüsünün nedenini sorarken; Nejat, Nazan Hanım'la konuşmak için evin önünde beklerken).

'Hicâz Makamında Keman Taksimi' Nejat, hastanede kız kardeşiyle konuşurken.

Filmdeki şarkılar.

'Ölünceye Kadar' (Avni Anıl / İlham Behlül Pektaş) Jenerikte (1 dakika 57 saniye), sonda (34 saniye) ve Nesrin gazinoda (2 dakika 36 saniye) Belkız Özener'in sesiyle söylüyor. "Seni ölünceye kadar seveceğim//Güller açmasa da bahar gelmese de//O benim sevdiğimdir diyeceğim//İçim ağlasa da yüzüm gülmese de//**//Aşkımız ölünceye kadar bitmeyecek//Yıllar seni sevmeye yetmeyecek//Hatıralar gözlerimden gitmeyecek//Güller açmasa da bahar gelmese de."

'Bana Çok mu Görüyorsun' (1970) (Orhan Gencebay) Nejat meyhanede içerken Esin Engin'in sesiyle dinliyoruz. "Bana çok mu görüyorsun//Sevmek yoksa bir yalan mı//Beni neden üzüyorsun//Benim de bir canım yok mu."

Berrin'e göre 'kadın, erkekten daha hisli, kolay inanan, kandırılması kolay bir mahlûk'. ('Mahlûk' sözcüğünü hiç kullanmasaydı keşke). Abisine göreyse 'evlenilecek kadın, vücudu ve ruhuyla temiz olan kadındır'. Yoksa sokaklar kadın doluymuş! "Niçin almıyoruz Onları. Sadece birimizin değil hepimizin oldukları için. Onlardan kaçmaya çalışıyoruz üstelik." Esat Mahmut Karakurt, devrinin 'popüler' yazarı. Ama bu ve benzeri sert söylemi nedeniyle, kitapları, özellikle kız okullarında pek tavsiye edilmezdi.

Nejat gibi bir kişinin kız kardeşi, nişanlısı hatta Nesrin 'bu değeri' evlenmeden 'kaybetmişler'. Habire ayrılmaktan söz ediyordu delikanlı. "Beni bırakırsan bedbaht olurum, tükenirim. Gitmekle değil yanımda kalmakla mutlu edeceksin beni" yanıtını alır sevdiğinden.

En yakın arkadaşı (romandaki) Ziya, Büyükada'da evli-bekâr ilgilenmedik kadın bırakmaz. Filmdeki Ziya ise kendi halinde. Acı çekenlerden biri de O. Nejat'ın yargılandığı mahkemede Savcı. Tek amacı Berrin'le evlenmekti. Ölen sevdiğinin İhsan'dan hamile olduğunu duruşma sırasında öğrenir. Gazinoda "Ne kadar çok tanıdığın var" diyen Nejat'a "Ne yaparsın meslek icabı" karşılığını veriyor. Gazeteci veya politikacı olsa neyse ama yanıtı göreviyle uyuşmuyor.

Romanda öz kıyım girişiminde bulunan Nimet 'imdat otomobili' ile hastaneye götürülür. Berrin olayı telefonla anlatırken "İntihar girişiminde bulunmuş" diyeceğine (çünkü o sırada yaşıyordu) "İntihar etmiş" diyor.

Termal'deki güzel havuzu 'Son Tren' (1964) ve 'Dokuzuncu Hariciye Koğuşu' (1967) filmlerinden anımsıyoruz. (Gözlerimiz Hülya Koçyiğit'i aradı). Berrin'in İhsan'ı sorduğu sahne, buranın müdür odasında çekilmiş. Duvarda havuzun resmi var.

Nejat, mektup yazarken sol, nikâh defterini imzalarken sağ elini kullanıyor. Evi, Suat Sadıkoğlu'nun yalısı, Nesrinlerinki için 'Dert Bende'deki (1973) Süreyya ve Fatma'nın evleri kullanılmış.

Nejat'ı Abdurrahman Palay; Berrin'i Nevin Akkaya; Nesrin'i Jeyan Mahfi Ayral; Feridun'u (soyadı Taner) Rıza Tüzün; Nimet'i Tijen Par; Ziya'yı Vala Önengut; Nazan Hanım'ı Sacide Keskin; "İhsan Bey, şirketimizle alakasını bir ay önce kesti" diyen görevliyi Fikri Çöze seslendirmiş.

Bedri Nejat-Ayhan Işık; Nesrin-Arzu Okay; Berrin-Zuhal Aktan; İhsan-Salih Güney; Nazan Hanım-Nevzat Okçugil; Feridun Taner-Feridun Çölgeçen; Ziya-Yılmaz Gruda; Nimet-Hayal Sirer; Şaziment Kalfa-Mahmure Handan; Nimet'in annesi-Müşerref Çapın; Meyhaneci-Faik Coşkun; Seniha-Özen Tutucu; Doktor-Özcan Özgür; Ağır Ceza Üyesi-Muammer Gözalan; Nikâh memuru-Mehmet Büyükgüngör; Hapishane görevlisi-Mustafa Yavuz; Polis-Ali Demir; Hukuk Fakültesi; Termal ve gazinodaki orkestra; Hastane, mahkeme, plaj çok güzel.

Nesrin, deri tüccarı merhum İsmail Bey'in kızıyken (sf. 57). Romanın sonundaki mahkemede babasının adı Cavit olur (sf. 208). '34 LC 550' plakalı Siyah Taunus arabasını 'Bir Kadın Kayboldu' (1971) ve 'Karlı Dağdaki Ateş'ten (1969) anımsıyoruz.

Berrin'e çarpan '34 DA 751' DeSoto kamyonet 'Nakliyeci Karaca Kardeşler'e ait. Tel. 44 30 50.

Nejat, Nesrin'i tanıdıktan sonra, Ziya'ya hayatında ilk kez mesut olduğunu söyler. Kitapta da Seniye'ye 'hayatta hiç âşık olmadığını' söylemişti (sf. 46-47). 'Rahmetli' nişanlılarına dürüst davranmamış.

97. sayfada, Aşka Tövbe'de de rastladığımız bir şey var. Ferit, şirketten iki ay 'mezuniyet' aldığını söylüyor. O yıllarda 'izin' anlamında kullanılıyormuş bu sözcük.

Nimet, gece vakti Nejat'a yazdığı mektupta "Yarın, aynı yerde aynı saatte bekleyeceğim seni" diyordu. Postalanma süresi gözden kaçmış senaryoda.

'Ölünceye Kadar'ın söz yazarı İlham Behlül Pektaş, 60'larda radyo ve gazetelerde şiir ve öyküleriyle yer alırdı. 'Aşkın Adresi' adlı kitabı (1967) ve 'Sevmiyorum Seni Artık Gözlerimi Geri Ver', 'Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim', 'Akşamın Olduğu Yerde Bekle Diyorsun Gelmiyorsun' gibi şarkı güfteleri var.

Doktor rolündeki Özcan Özgür'ün 60'lardaki çalışması tiyatro ağırlıklı. Rol aldığı bazı eserler; 'Şaşkın Diktatör' (Aralık, 1962) (Site Tiyatrosu); 'Bana Çiçek Yollama' (Ocak, 1963) (Site Tiyatrosu); 'Aşk Aşk Aşk' (Kasım, 1964) (Münir Özkul Tiyatrosu) (Eserin adı önce 'Moruklar Formunda-Hızlı Baba-Aşk Her Yaşta Güzeldir' olarak düşünülmüş); 'Olmaz Olmaz Deme' (Kasım, 1968) (Yazan Süavi Süalp) (Çuvaldız Kabare Tiyatrosu); 'Molla Kendini Kolla' (Şubat, 1969) (Çuvaldız Kabare Tiyatrosu) (Yazan Tarık Dursun K); 'Sen Adamı Deli Edersin' (Kasım, 1969) (Yazan Aziz Nesin).

 

Romandan iki alıntı; "İhtiyarlığın yolunu tutanlar için en güzel arkadaş tabiattır (Sf. 67)... Gençlik en büyük servet, kadrini bilmeli (Sf. 41)."

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)