“Kes be! Kuru gürültüye pabuç bırakacak adam mıyım ben? Bugüne kadar namusumla yaşadım. Bundan sonra da namussuz işe girmem. Efendin olacak adama söyle kimseye köpeklik etmem.” Kaçakçılığa göz yummasını isteyen çete elemanına söylüyor bunları Bahriyeli. Bu sırada arka plandaki geminin bordasında, gelmiş geçmiş en güzel ismi okuruz: MUSTAFA KEMAL!
07 Aralık 2015

"Kes be! Kuru gürültüye pabuç bırakacak adam mıyım ben? Bugüne kadar namusumla yaşadım. Bundan sonra da namussuz işe girmem. Efendin olacak adama söyle kimseye köpeklik etmem." Kaçakçılığa göz yummasını isteyen çete elemanına söylüyor bunları Bahriyeli. Bu sırada arka plandaki geminin bordasında, gelmiş geçmiş en güzel ismi okuruz: MUSTAFA KEMAL!

Kasım-Aralık, 1970'de çevrilen 'Çifte Yürekli', 22 Şubat 1971, Pazartesi günü (Kadıköy) Hakan Sineması'nda gösterime girmiş. 'Yumruk Yumruğa'nın (1965) aynı yönetmenle (Semih Evin) ikinci çevrimi. 71 dakika.

Kahramanımızın adı Ali. Her duygusunu silahla ifade eden atak bir delikanlı. Serseri kafalara açtığı delik lehim tutmazmış! Elinde 'makine' olmadan da çok etkili. Birkaç kişiyi muma çevirebiliyor yumruklarıyla. Yardımsız. Şimdilik yaşamı, vur patlasın çal oynasın. Kumar masasında değilse mahallede, çocuklarla çift kale maç yapıyordur. Aysel, Nesrin, Cemile, Leman! Arabasına 'attığı' kızların sayısını O bile şaşırmış. Şoför mahallinin dili olsa da konuşsa! Uykusu ağır! Lafı kıvırmaya gerek yok! Sabah geç kalkışının nedeni koynuna aldığı dilberler.

Abisi Bahriyeli Kemal ise kendi halinde, etliye sütlüye karışmaz biri. Her akşam Faik'in meyhanesine uğramadan edemez. Ayakları başa istikamet bilmiyor. Beraber olduğu Zehra, barlarda çalışırdı eskiden. 5 yıl önce çekmiş almış oradan. Asmalı Meyhane'de kendini bilmezleri Osmanlı tokadı ile yola getirirken ne kadar ataksa önemli bir kararını kardeşine söylerken o denli utangaç. Böyle konuşmaları da pek beceremez ya eli ayağına dolanıyor. Şu koca dünyada yalnızmış, artık yaşlanmış. Yaşlanınca da yolunu gözleyen bir kadın istermiş insan. 'Hani senin anlayacağın' Zehra ile evlenecekmiş. "İyi kızdır garip. O da benim gibi çileli. Hakir görme." Sonraki sözleri daha da 'manalı': "Bak, şu dünyada iki kişiyiz. Bir de 'köroğlu' giriyor aramıza. BANA BİR ŞEY OLURSA O'NU YALNIZ BIRAKMA." Ortada, kardeşinden sakladığı bir şeyler döndüğü apaçık. "Beni öldürecek adam doğmadı daha. Bahriyeli Kemal derler bana. Biz ne vartalar atlattık. Azrail'le kaç kez köşe kapmaca oynadık. Hâlâ turp gibiyim. 3-5 baldırı çıplak durduramaz beni" dese de ölümü kabullenmiş sanki.

Rıza Bey'in gemisinde çalışıyordu. Şemsi ve çetesi, kaçakçılık (galiba 'esrar') için zorluyor. Önce Kerim'i gönderirler. Böyle aksilik ederse sonu kötüymüş. "Yazık olacak sana. Benden söylemesi" diyerek başladığı ricasını "Bizden günah gitti" ile bağlar. Bunların her yanı günah olsa ne! "Söyleyeceğini söyledin. Hadi bas bakalım. Bu iş için bir daha kafa ütülemeyin" ile geri postalanır. Ardından biraz yüksekten göz korkutma. Ekrem Kaptan'ı 'salmışlar' üzerine. O, 'geminin kaptanıysa', bizimki de 'sahibinin vekili'. Nuh deyip Peygamber demiyor. "Bu gemide kaçakçılık yapılmayacak." Başka laf bildiği yok!

Para teklifini reddedip polisle tehdit etmesi sonunu hazırlıyor. Azrail'e mektup yazmak gibi bir şey! "Tenha bir yerde çeviriverin yolunu. Kaybedin ortalıktan" diyor çete reisi Şemsi. Haliç'in sularında 'kaybederler' Bahriyeli'yi. Birkaç gün sonra bir seyyar gazeteci "Yazıyor, yazıyor! Denizden çıkan cesedi yazıyor" diye bağırmaktaydı. "Allah, ya bana verecek ya Onlara" diyecektir kahramanımız.

'Yumruk Yumruğa'daki Gül ve Eşref'in beraberliği küçük bir trafik kazası sonrasındaydı. İyi korunmadığı için 'Çifte Yürekli'de Ayşe ve Ali'nin nasıl tanıştıkları belli değil. Birbirlerini sevmişler.

Çete, şimdi, Rıza Bey'i sıkıştırmaya başlamış kaçakçılık için. Sonunda Ayşe kaçırılır. Şemsi durumu telefonla bildirdiğinde, Ali'nin söylediklerini tekrarlar işadamı "Kızımın kılına dokunursanız dünyayı zindan ederim. Allah, ya bana verir ya size." Ancak 'çeteye dünyayı zindan etmek' yine delikanlıya düşüyor.

Film biterken 4 dakikada 60'dan fazla kurşun var. Sonuncusu, tahmin edileceği gibi Şemsi'nin alnına 'park eder'!

'Çifte Yürekli'deki melodiler.

Willie Mitchell'in 'Solid Soul' albümündeki (1968) 'Strawberry Solo' (Willie Mitchell / Mabon Hodges) Jenerikte. 'Up-Hard' (Art Miller) 2 sahnede [Ersun Kazançel, genç kızların çılgınlıklarıyla başa çıkamayıp "Yeter" diye bağırırken; Çetenin âlemi sırasında). 'Willie-Wam' (Willie Mitchell / Howard Grimes) (1.00 sonrası) Şemsi ile Sevda'nın ilk sevişme sahnesinde. 'Sunrise Serenade' (Frankie Carle / Jack Lawrence) Sonlara doğru, Sevda, evde striptiz yapıp içki içerken.

Irving Joseph'in 'Murder, Inc.' uzunçalarındaki (1960) 'Murder, Inc.' 3 sahnede (Jenerik sonrası, Ali, araba ile giderken; Sevişirken; Çocuklarla top oynarken). 'Stool Pigeon' 6 sahnede (Rıza Bey, Ekrem Kaptan ve Kemal'in konuşmasını dinlerken; Kemal, Haliç'te çetenin adamları ile karşılaştığında; Öldürülürken; Şemsi "İşi kökünden halletmek zorundayız. Bunun için de gemi lazım" derken; Ekrem Kaptan, Rıza Bey ile tekrar görüşmeye geldiğinde; Çete, Ali'nin konuşturmak istediği Kerim'i öldürürken). 'Prison Break' 4 sahnede (Ali, 'rahmetli' abisinin sözlerini düşünürken; Çete, Ayşe'nin yolunu kestiğinde; Genç kız, kaçırılırken; Sondaki kavgada). 'The Contract' (0.58 sonrası) Şemsi'nin Sevda ile son sevişme sahnesinde. "State's Evidence" Araba ile giden Ali, Ekrem Kaptan ve Sevda'yı gördüğünde.

Paul Mauriat'nın 'Vole Vole Farandole' 33'lüğündeki (1969) 'Le Meteque' (1969) (Georges Moustaki) İlk haliç sahnesinde Kerim, Kemal'e "Sen inanmazsın ama Allah biliyor sevdiğim için açık ediyorum. Yoksa sonu kötü olacak. İnadı bırak, yazık olacak sana" diye yaltaklanırken. 'Sayonara' (Mayıs, 1969) (Jacques Revaux / Franck Thomas ve Jean-Michel Rivat)  Kemal'in evlilik teklifi sonrasında. 'Isadora' (1968) (Maurice Jarre / Pierre Delanoé) 6 sahnede (Ali ve Ayşe'nin ilk buluşmasında; Ağaç altında konuşurlarken; Telefon konuşmalarından sonra; Ali'ye "Ne olur, kavganı beraber yapalım" derken; Ali, aşk ve intikamdan söz ederken; Filmin sonunda). "L'orage-La Pioggia" (1969) (Corrado Conti / Mario Panzeri / Daniele Pace / Gianni Argenio) Ersun Kazançel, Ali'ye kızlardan gelen telefonlara yanıt verirken.

Paul Mauriat'nın 'L.O.V.E.' albümündeki (1969) 'Serenade To Summertime' (Şubat, 1969) (Sergio Palito / Jack Fishman) 2 sahnede (Şemsi, 'nü' resim yaparken; Dürbünle komşu evdeki bayanı seyrederken).

Filmdeki şarkılar.

'Benim Gözüm Sende' (Sözler Ülkü Aker) (1 dakika 36 saniye) Melek Görgün, Beyaz Kelebekler Orkestrası solisti Ayşegül Yeşim'in sesiyle söylüyor. 2 sahnede (Gazinoda ilk şarkısı; Ali ve Ayşe deniz kenarında yürürlerken). "Görünce âşık oldum//O güzel gözlerine//Başkasını istemem//Benim gözüm sende//**//Yalvarırım ne olur//Başka birini sevme//Ben sensiz yaşayamam//Benim gözüm sende//**//Ömür boyu bekledim//Belki seversin diye//Başkasını istemem//Benim gözüm sende."

'Buğulu Gözler' (Müzik, Beyaz Kelebekler-Sözler, Güzin Gürman) (55 saniye) Melek Görgün'ün ikinci şarkısı. "Anladım gidiyorsun//Beni terk ediyorsun//Buğulu gözlerinle//Bir şey sorma diyorsun//**//Buğulu gözler, buğulu gözler, buğulu gözler//**//Sustum kaldım öylece//Ömrüm oldu bir gece//Bir gün dönersen eğer//Çözülür bu bilmece//**//Dünyamı buğuladın//Buğulu gözlerinle//Buğulu gözlerindir//Tek kalan hayalimde."

Parlak Nihat'ın deposuna kamyonetle son sürat dalmak; Çete elemanlarının, kucaklarında sevgilileri, tavandan iple sarkıttıkları şişelerden içki içmeleri; Ali'nin bu şişeler arasına kezzap koyup, yere yatırdığı Sevda'yı, Ayşe'nin yerini söylemeye zorlaması, yabancı filmlerden etkilenme duygusu verse de Safa Önal'ın 'Vesikalı Yârim' (1968) için sözlerini 'Çifte Yürekli' için tekrarlayabiliriz; "Bu film, bizim insanımızı anlatıyor."

Tanıtım yazısında, fon müziği olarak Strawberry Solo ve Ali'nin 16 kurşunu var! 17'nciyi, jenerik bittikten sonra kameraya 'postalıyor'! Pokerde hile, gazinoda taşkınlık yapanları cezalandırması 'altıpatlarla'. Striptizcinin güzel vücudunu örten balonları uzaklaştırması da. Kavga ederken yumruklarından başka bir şeye ihtiyacı yok. Yakın arkadaşı Ersun Kazançel, "Merak etmeyin, dayak yerse ben kurtarırım O'nu" diye hava atıyor yanındaki kızlara.

'Göründüğü gibi, basit bir insan' Ali. Hayatı, uzun bir mücadele, bir şeyler olabilme çabası. Ailesi iki kişi. "Abimle ben." Babası, annesi çok küçük yaştayken ölmüş. Anneli insanları görünce bir tuhaf oluyor, kıskanıyor Onları. "Bazı bazı bir burukluk duyarım, bir anne şefkati ararım." Ayşe de yabancısı değil bu hissin. Anasız büyümüş çünkü. Babası çok iyi bir insan. Kızını ezdirmemek için evlenmemiş sonrasında. "Sevgisini bana verdi." Ayşe de tüm sevgisini, her şeyini Ali'ye veriyor.

Yıllar ne kadar hızlı. Bahriyeli'nin Zehra ile müşterek hayatı tam beş sene olmuş. Hep iyi ve güzel. Bazen kendi kendine "Sen kimsin" diye sorarmış. Gençliğini denizlerde tüketmiş garip bir âdem. "Üstelik akşamları da kafayı çekersin. Çekilmez adamsın be." Hani elini atınca cebinden binlikler çıksa neyse. O da yok. Bu suratın da ne mal olduğunu bilirmiş. "Ee, sen benim neyime tav oldun be kızım? Benim kahrımı neden çekersin? Çeksen de ne kadar sürer bu" diye soruyor. Koca adam, bunca senedir kendini tanıyamamış. Zehra'nın bildiği Kemal 'hayatın çilesi ile olgunlaşmış, mert, dürüst' biri. İyilerin en iyisi, mertlerin en merdi. "Çünkü O beni erkeğimdir." Mutluymuş ve daha fazla mutluluğa tahammül edemezmiş genç kadın. Sonrasında '5 yıllık erkeğinin' evlilik teklifi gelir. "Hani böyle yaşayıp gidiyoruz. İyi güzel ya, ne bileyim, komşular etraftakiler hatta yoldaki insanlar sana bana bakarken, Onların bakışı kötü gibi geliyor bana. Öf be! Kıyalım şu nikâhı olsun bitsin bu iş. KÖTÜ GÖZLE BAKMASINLAR SANA!"

Çapkın kardeşinin başka bir şeye vakti yok. Hep 'ilk fırsatta buluşacaklar'. Ama 'fırsat' dendi mi yolda kalırız. O akşam birkaç kadeh dertleşirken öylesine gururlu ki bir türlü anlatamaz kaçakçıların baskısını. "Sen bilirsin Abi! Zamanı gelince bir kardeşin olduğunu unutma" demişti Ali. Zamanı mı değil mi bilinmez, sonraki karşılaşmaları morgda!

Çete reisi Şemsi bir ressam! Yağlı boya tablo için model tercihi çıplak kadın. Diğer zamanlar Sevda ile yatakta! Hâlâ vakti kalırsa komşu güzelleri gözetliyor dürbünle. Mağlubiyeti kolay kabul etmediği gibi kolay galibiyetlerden de hoşlanmaz! Oyunu, sonuna kadar, tüm kozları bitene kadar oynayanlardan. Elde etmek istediği kadın, direnmeliymiş ki zevki çıksın! Ancak fazla direndiler mi tokadı basıveriyor. Her güzelliğin esiri. Özellikle profile meraklı. Hemen portresini yapmaya kalkıyor. (Ev çekimleri için Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısı kullanılmış).

Kemal'in direnci canını sıkıyordu. Sevda kestirmeci: "Canını sıkacak ne var! Temizleyiver gitsin. Ezmeyenler ezilir, unutma." Hanımefendinin ukalalıklarını dinlese, dünyada adam kalmayacak! Her şeyin bir zamanı var Şemsi için. "Kıralım Sıska'nın (Ali'nin) boynunu" önerisine de karşı çıkar. Zamanı gelmemiş! Bu zamanlama hataları(!) çetenin sonu olacaktır!

Kemal'i öldürüldüğü müjdesine pek sevinmişti. "Bugüne kadar öbür dünyadan geleni görmedim" diyor Erdoğan Seren. Yalnız 'gidiş bileti' kesermiş beyimiz! "Gidiş dönüş çalışmaz bizde."

Zehra, Bahriyeli'yi öldürenleri sorduğunda herkes sus pustu meyhanede. Ağızlar mühürlü. Öfkeliyken söylediklerini üzüntüsüne vermek gerek: "Karılar gibi susmayın... Korkuyorsunuz karılar gibi!"

Sevda, filmin en ilginç kişisi. Hayatı olduğu gibi, dolu dolu yaşamak isteyenlerden! Mümkün olsa her dakika sevişecek. 'Seks manyağı' Şemsi'yi bile "Ne biçim kadınsın? His yok mu sende? Hayvanlar gibi sadece çiftleşmek mi bilirsin sen? Güzellik heyecanlandırman mı seni" diyecek kadar şaşırtıyor. Hep Paris'e gitme hayali vardı.

Rıza Bey için prensipler ve namusluluk önemli. Bir işin içine namussuzluk girdi mi o işten kimseye hayır gelmezmiş. Kötü niyetli herkesi işten çıkarıyor. Ekmeği ile oynayanları affetmiyor. Kovar Ekrem Kaptan'ı. Günler sonra kızı kaçırılmış. "Alarga! Bırak bu ağızları" sözleriyle diklenir Ekrem. En ufak bir gevezelik Ayşe'nin hayatına mal olabilir, Kemal'in yanına gönderirlermiş. Ali yetişir imdadına.

Ağız tadıyla iki kadeh attıkları Asmalı Meyhane. Bahriyeli gelmeden demlenmeye başlayamaz Faik. Bir çeyrek saat geç kalsa meraklanırmış. Ancak yeni yetmeler racon nedir bilmiyor. Parazit yapıp keyfe limon sıkıyorlar. "Ne yaptık moruk tekerine taş mı koyduk" diye dayılanıyorlar. "İtliğe heveslenmeyin, adam olmaya bakın. Yazık olur gençliğinize" laflarına da aldırdıkları yok. "Vay moruğa dikiz, doğru yolda dolmuş kâhyalığı yapıyor. Sen bizim işlere salata olacağına, git de romatizmalarını tedavi ettir." Kemal'in Osmanlı tokadı çınlatır meyhaneyi. Çabuk yola getirirmiş adamı!

Ali'yi Abdurrahman Palay; Kemal'i Hayri Esen; Şemsi'yi Sadettin Erbil; Rıza Bey'i Rıza Tüzün; Zehra'yı Alev Koral; Ersun Kazançel'i Zafer Önen; Ayşe'yi Nevin Akkaya seslendirmiş.

Çok az filmde 'Murat', 'Kemal' gibi isimler alan, çoğunlukla 'Ahmet', 'Ali', 'Asım', 'Cebbar', 'Cemal', 'Nuri', 'Rıfat' adlarıyla izlediğimiz Yılmaz Güney; Ayşe-Ülkü Özen; Şemsi'ye 'hapishane maşası' diyen Kemal-Abdurrahman Palay; Şemsi-Altan Günbay ve adamları Kerim-Hakkı Kıvanç, İhsan Gedik, Yengeç-Erdoğan Seren, Yavuz Selekman; Sevda-Ece Cansel; Zehra-Benan Öz; Ekrem Kaptan-Atilla Ergün; Rıza Bey-Muammer Gözalan; Asmalı Meyhane; Meyhaneci Faik-Mehmet Büyükgüngör; Cin gibi gözleriyle Ersun Kazançel; İç sızlatıcı güzelliğiyle Melek Görgün; Gazino kavgacısı-Süheyl Eğriboz; Polis memuru Ali Demir; Çetenin, Kerim'i öldürürken ve Ayşe'yi kaçırırken kullandığı '34 EU 393' plakalı külüstür taksi; Ali'nin '34 KK 763' plakalı arabası; Haliç; Galata Köprüsü çok güzel.

Kemal'in evindeki Yılmaz Güney resmi, 'Umutsuzlar'da (1971) Fırat'ın annesinin evindeydi. 'Denizden çıkan ceset' için10 Aralık 1970, Perşembe günkü Milliyet kullanılmış.

Ersun Kazançel, Kemal'i öldürenleri soruyor. Faik Baba tedirgin. "Can pazarı bu be kardeşim! Kim söyler, kim karşı çıkabilir ki Onlara... Söylemesi kolay da oğlum, sonrası kötü. Bunlar, adamı bir dakikada toz ederler." (Ama daha sonra Ali'ye bilgi verecektir).

 

Çok uzakta Ortaköy Camii. Abisini öldürmüşler. İntikam ateşi benliğini kavuruyor. Dünyaları yıksa, kâinatı ateşe verse yeterli değil. Herkese, her şeye düşman. Ayşe hep yardımcı. "Seni anlamaya çalışıyorum. Bütün bir hayat, kin ve intikam duygularıyla yürütülemez ki. Kavganı kendinle yapman öfkeni söndürmen lazım" diyor. Ancak genç kız da kaçırılınca 'söndürülen', delikanlının öfkesi değil 'çete' olacaktır.  

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)