“Bana biraz ‘benden’ bahseder misiniz? Ben kimim? Ailem nerededir?” Selma bu soruların yanıtını arıyor.
30 Eylül 2015

"Bana biraz 'benden' bahseder misiniz? Ben kimim? Ailem nerededir?" Selma bu soruların yanıtını arıyor.

Aynı adlı eserin ('Bir Genç Kızın Romanı'-1937/43-Muazzez Tahsin Berkand) (Dördüncü Basım-1959-İnkılâp Kitabevi) renkli Yeşilçam uyarlaması. Sonbaharda çekilip 13 Aralık 1971, Pazartesi günü (Şehzadebaşı) 'Gül', (Karagümrük) 'Hakan', (Beyoğlu) 'Lale', (Kadıköy) 'As', (Kadıköy) 'Süreyya' sinemalarında gösterime girmiş. 72 dakika ve bunun yaklaşık 6 dakikası şarkı. İyi korunamayan filmin jeneriği yok. Afişte adı olan Müşerref Çapın'ı göremedik. 'Aşkım Günahımdır'a (1968) benzer şekilde fon müziği iki tane. Selma, Fuat/Ahmet'le beraberken 'Sympathy'; Orhan'layken "Pardonne Moi Ce Caprice D'enfant". Üçü beraberken 'esas çocuk' kayrılıp 'Sympathy' kullanılmış. Nükhet Egeli, Nezihe Güler, Necabettin Yal, Nedret Güvenç'in adları değil ama filmde göremeyeceğimiz Necla ve Hulusi'nin isimleri geçiyor.

Film, Taşkaya (kitapta 'Trabzonlu Tatarlar') çiftliğinden Saliha (romanda 'Sabiha') Hanım'ın küçük bir çocuğu, İzmir Kız Lisesi'ne getirmesiyle başlar. 'İlk mektep, orta ve liseyi burada okumasına' karar vermişler. Hem de yatılı olarak! "Bundan sonra size emanet" diyor Müdire Hanım'a. "5-6 sene önce abim, avdan dönüşte yol kenarında bulmuş. Günlerce araştırdık, annesi babası, arayanı soranı çıkmadı. Selma ismini verdik kendisine. Mektep yaşına geldi de geçti bile." Taksit ve masraflar için gerekli para bankaya yatırılmış. Sonrası şaşırtıcı; "Tatillerde de burada kalacak! Liseyi bitirinceye kadar bir daha yanımıza dönmeyecek!" Müdire Hanım da (kitapta 'Neyire') Selma kadar yalnızdı. Kocasını ve kızını senelerce önce bir trafik kazasında kaybetmiş. Müşfik bir anne olur çocuğa yıllar boyu. Müzik hocası Şefik Bey'den piyano dersi almasını sağlar.

Liseyi bitirdiğinde Avukat Fuat'tan bir mektup gelir. Amcasının İstanbul'daki (romanda 'Ankara') oğluymuş. Okul durumunu soruyor sadece. Genç kız için bir mucize bu. 'Hayatını, kim olduğunu' öğrenebilecek artık. Hemen kalem kâğıda sarılır; "En ümitsiz dakikamda apansız ortaya çıkmanız sevinçten çıldırttı beni... Görsem sizi, tanışsam." Ömründe ilk defa kendi kanından birinin ellerine dokunsa, annesini babasını sorsa. Yıllardır yıkılan, kahrolan, sönen hayatındaki kara perde kalksa. Gelen yanıt çok kırıcı. "Kimin nesi olduğunu, bana ait bazı sebepler yüzünden açıklayamam." Buna lüzum görmüyormuş! "Seni evimde misafir etmem de manasız bir şey olur. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bir araya gelmeyeceğiz (Hayri Esen seslendirmesiyle 'gelmiciz'). Sana karşı vazifemizi yaptık. Lise mezunu bir kızsın. Çalış, hayatını kazan. Son bir yardım olmak üzere 10 bin (kitapta '100') liralık bir çek gönderiyorum."

Oysa Selma, sadaka dilenmemiş, şefkat, anlayış ve yakınlık istemişti sadece. Mazisinden haber beklemişti. En büyük ıstırabı, vazgeçilmez hakkıydı bu. "İnsan sanmıştım sizi. Yanılmışım." Geri gönderir çeki. Delikanlı 'kafa tutmak ve terbiyesizlik' olarak yorumluyor bunu. "İnsanlık dersi vermeye kalkışıyor aklı sıra. Kabahat bende ki yardım etmeye kalkıştım o nanköre. Mektup yazmakla hata ettim." İlerde kabalığına bin pişman olup (bin 500 lira aylıkla) Eyüp Bakımevi ve Dispanseri'nde iş (romanda 'kütüphane') ayarlayacaktır genç kıza. Müdür Tahsin Bey, arkadaşıymış. Çok dikkatli bu kez. "Benim adım hiç geçmeyecek" diyor Müdire Hanım'a.

İkinci hayal kırıklığını çiftlikte yaşar kahramanımız. Geçmişi ile ilgili olarak yeni bir şey öğrenemediği gibi büyük ağabey Ömer tarafından da kovulur. (Bu seyahatin bir faydası, Gülten ile karşılaşmamız. Hiç konuşmuyor. 'Zararsız' bir deliymiş. Selma'nın annesi olduğunu öğreneceğiz ilerde).

'Türk Musikisi' tahsili için Müdire 'annesinin' kız kardeşi Ayşe Hanım ve kemani kocası Sadettin Bey kucak açar kendisine.

'Altın ışıklı İstanbul'da iki aşk arasındaydı. (Yüksek Mühendis Ahmet olarak tanıdığı) Fuat ve Doktor Orhan. Ama 'kim olduğunu' öğrenmeliydi önce'. Bu zulmü, bu kapkara felaketi bitirmek için çiftlikte gözyaşları içinde haykırıyor; "Utanın, artık yeter, konuşacaksınız! Bu zulüm bitecek... Ufacık bir çocukken, sınıflarda 'piç' diye bağırdılar bana. Bayram sabahları ıssız koridorlarda ağladım hep. Siz, bir çocuk için yetim olmanın, öksüz olmanın acısını bilir misiniz? Siz, bir mezara bile kapanıp ağlayamadan yaşamanın zavallılığını bilir misiniz?"

Çığlığı, Saliha Hanım'da karşılık bulur; "Sen, ailemizin kızısın. Kardeşimin çocuğusun, üvey kardeşimin. Babacığın burada kimsesiz bir kızla evlenmiş, Fransa'ya tatile gitmişti. Bir sene sonra babamız öldü. Kalan mirastan babanın hissesini seni buradan kovan Ömer abim aldı. Sonra fırtınalı bir gecede apansız döndü baban. Sen, annenin kucağındaydın. İki kardeş yukarıdaki odada bağrışıyorlardı. Baban hissesini istiyordu." Kavga sırasında Kenan ölmüş, Gülten aklını yitirmiş. Kenan'ı bir arabaya koyup kazaya uğramış gibi uçurumdan atarlar. "Çocuğu da içinizden biri çit kenarında bulmuş olacak. Karısı nasıl olsa kimsesiz. 'Bizim, İstanbul'daki apartmanın kapıcısının karısıdır. Hastalanmış, burada iyi olacak' deriz." O uğursuz gecede böyle aklanan Ömer, filmin sonunda bir kez daha korunuyor! Selma'yı (babasını vurduğu aynı tüfekle) öldürmeye kalktığında, Fuat, eline ateş ederek engel olur. Ama sonra "Yarası ağır değil amcamın. Şehir Hastanesi'nde çarçabuk iyileşecek. Av esnasında kaza kurşunuyla vurulmuş olacak" diyor delikanlı.

Selma ile sarılıyorlar birbirlerine. Gülten de o geceki 'travma' ile iyileşmiş.

Kitapta genç kızın takma adı 'İspinoz'. İki bestesi plak yapılmış; (Bir yarışmada birinci olan) 'Kuş Cıvıltıları' ve 'Boğaziçi Suları'. İzmir Kız Lisesi'nde önceleri 'nehariydi (gündüzcü)'. Annesinin 'meşum hastalıktan' vefatıyla 'leyli (yatılı)' olur. Okula getiren kişi de halası değil babası. O'nun da ölümüyle velisi Fuat olur. Aşk, gerginlik, ayrılık vardı aralarında. Sevgi üstün çıkar. Son sayfada "O gelsin artık hala" diyor genç kız Saliha'ya.

'Bir Genç Kızın Romanı'ndaki melodiler.

Paul Mauriat'nın 'Tombe La Neige' albümündeki (1971) 'Sympathy' (1969) (Steve Gould / Mark Ashton / Graham Stansfield / David Kassinetti) 18 sahnede (Jenerikte; Fuat, öksüz çocuklarla sarmaş dolaş olan Selma'yı seyrederken; Okul dışında beklerken; At üzerinde, piknik yapan gençlerin yanına geldiğinde; Selma, Fuat'ın mektubunu okurken; Fuat, kreşin önünde "Sizle tanışmak, mutlaka konuşmak istiyorum" derken; Konser öncesi orkide gönderdiğinde; Sadettin Bey "Sıran geldi. Seni bekliyoruz" derken; Fuat, gazinoda beklerken; Mum ışıklı sofrada; Dans ederken; Selma "Seni sevmekten başka suçum neydi" derken; Fuat, deniz kenarındaki Orhan ve Selma'yı seyrederken; "Kendimi bile bile gizledim senden. Nefret ettiğin Fuat'ı iyice tanımanı, O'nu sevmeni istedim" diye mektup yazarken; Fuat, kreş müdürü Tahsin Bey'le konuşurken; Ayşe Hanım'dan Selma'nın çiftliğe gittiğini öğrendiğinde; Çiftlikte Selma "Fuat" diye bağırırken; Sonda).

'Zorba'daki (1964) (Mikis Theodorakis) 'Clever People and Grocers' Saliha Hanım, Selma'nın 'tatillerde de okulda kalacağını' söylerken. 'Life Goes On' Selma, Saliha hanımla çiftliğe geldiğinde.

'Z'deki (1969) (Mikis Theodorakis) 'To Yelasta Pedi/The Happy Youth' 2 sahnede (Fuat'dan gelen mektubu okurken; Saliha Hanım'a "Niçin aramadınız beni bunca yıl? Niçin hiç gelmediniz" derken). 'Finale' Müdire Hanım "Seni okutmuş, büyütmüş, bu yaşa getirmiş bir aileye karşı kötü davranmaya hakkın yok" derken.

'Funda' (Suat Sayın) 7 sahnede (Müdire hanım, müzik öğretmeni Şerif Bey'den söz ederken; Fuat'tan gelen mektubu gösterirken; Selma, çiftlikte sofrada "Hiçbir şey söylemeyecek misiniz bana" derken; Orhanların evinden bir veda mektubuyla ayrılırken; Ayşe ve kocasına "Öyle iyisiniz ki, öyle iyi karşıladınız ki beni" derken; Fuat, Müdire Hanım'a "O'ndan af dilemek, günahsız yere çektiği acıları dindirmek, her şeyi anlatmak için geldim buraya" derken; Selma "Bir çocuk için yetim olmanın, öksüz olmanın acısını bilir misiniz" derken).

Paul Mauriat'nın 'Le Passager De La Pluie' uzunçalarındaki (1970) 'Le Passager De La Pluie' (1970) (Francis Lai) Fuat'a mektup yazarken.

'The Lion in Winter'daki (1968) (John Barry) 'God Damn You' 5 sahnede (Saliha, Müdire Hanım'a "Beni tanıyamadınız galiba. Senelerce önce ufacık bir çocuk getirmiştim size" derken; Orhan "Yazık ki yuvadan uçtu Selma. Bir mektup bırakarak gitmiş" derken; Lusi "Fuat'ın ismine Ahmet demekle kurtulamazsın benden" dedikten sonra; Sonlara doğru Ömer, Selma'ya "Seni burada bu yüzden istemiyoruz. Olanları kurcalayıp öğrenmenden korkuyorduk" derken; Fuat, amcasının eline ateş ederken).

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'Main Title' 3 sahnede (Selma, sofrada "Fuat diye birini tanıyor musunuz? Mektup yazmış bana. Amcamın oğlu olduğunu söylüyor" derken; Ömer, üst kattan "Saliha... Saliha" diye bağırırken; "İstemiyorum o kızı. Hemen şimdi defolup çıkacak" derken).

'Bullitt'daki (1968) (Lalo Schifrin) 'Shifting Gears' 3 sahnede (Orhan, arabasıyla Leyla'ya hafif bir şekilde çarparken; Lusi, Selma'yla Fuat hakkında konuşurken; Delikanlı, Lusi'yi kovarken).

'Arabesque'deki (1966) (Henry Mancini) 'Aquarium Scene' Orhan, Selma'ya iğne yaparken.

"Who's Afraid of Virginia Woolf"daki (1966) (Sonny Burke / Alex North) 'Bergin' Selma, çiftliktekiler için "Birkaç gün sonra dönecektim. Kaçtığım için sevinmişlerdir" derken.

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) "Maggie's Murder" 4 sahnede [(1.36-1.45 arası) Saliha "Ne çileli kızmış, Yarabbi! Bir gün olsun yüzü gülmedi" dedikten sonra Ömer kapıyı kapatırken; Selma "Avukat Fuat'a, katilime nefretimi anlatacak kelime bulamıyorum" derken; Çiftliktekilere "İşte mektup, işte yazdıkları" derken; Saliha Hanım "Böyle yaşamaktansa ölmek yakışır bize" deyip Selma'ya her şeyi anlatırken]. "You're not Margaret" (0.30 sonrası) Fuat ve Orhan yumruklaşırken.

Paul Mauriat'nın 'Penelope' 33'lüğündeki (1971) "Pardone-Moi Cé Caprice D'enfant" (1970) (Patricia Carli) 9 sahnede (Orhan, kaza sonrası Selma'ya "Her ihtimale karşı bir gün daha yatacaksınız" derken; Genç kızı, orman gezintisine davet ederken; Piknik sırasında; Evinde kardeşine "Aklımdan bir lahza bile çıkmıyor. Yanında olmak, O'ndan hiç ayrılmak istemiyorum" derken; Küçük çayevinde aşkını söylerken; Konser öncesi çiçek sepeti gönderdiğinde; Selma "Yaşayacak, hiçbir şeye inanacak gücüm kalmadı" derken; Orhan ve kız kardeşiyle gazinodayken; Fuat ve Orhan, çocuk yuvası önünde konuşurlarken).

Paul Mauriat'nın "Comme J'ai Toujours Envie D'aimer" albümündeki (1971) "Comme J'ai Toujours Envie D'aimer" (1970) (Mark Hamilton) Selma, Ayşe Hanım'ın evine geldiğinde.

'Kinderscenen Op. 15, No. 7; Tráumerei' (1838) (Robert Schumann) 2 sahnede (Kreşte çocuklar "Beni sev... Beni öp... 'Anne' diyeyim mi sana" derken; Selma, çocuklara "Ben sizlerden daha da yalnızım şimdi. Daha da acılıyım. Yeniden kimsesizim" derken).

Jimmy Smith'in 'The Cat' uzunçalarındaki (1964) 'Theme From Joy House' (Lalo Schifrin) Selma, görüşmek için Avukat Fuat'ın ofisine geldiğinde.

'The Yellow Rolls-Royce'daki (1964) (Riz Ortolani) "David's Square in Florence" Fuat, Lusi'ye ayrılmak istediğini söylerken.

'The Bible: In The Beginning...'deki (1966) (Toshiró Mayuzumi) 'Theme From The Bible' Selma, at arabası ile çiftliğe geldiğinde. 'Creation of Adam' Çiftlikte "Kim olduğumu öğrenmeye geldim. Ölsem gitmeyeceğim" derken.

'Hyperprism(e)' (1923) (Edgard Varése) 2 sahnede (Aklını kaçıran Gülten, ölmüş kocasının başucunda "Niçin yerde yatıyorsun? Akşam yemeğini yemeden uyuyamazsın sen" derken; Büyükanne ölürken).

'Soltane Ghalbha (Kalbimin Sultanı)' (1968) (Rubik Mansouri) Selma, annesine "Benim, ben kızınım senin" diye haykırırken.

'Cleopatra'daki (1963) (Alex North) 'Caesar and Cleopatra Theme' Selma "Hasretimiz bitsin, acılarımız dinsin artık" diyerek annesine sarılırken. 'Cleopatra Enters Rome' Ömer, yıllar önceki cinayeti anımsadığında.

Filmdeki şarkılar.

Selma, 'Sympathy'yi Türkçe sözlerle söylüyor (2 dakika 10 saniye). 'Yalnızım' (1970); "Yabancıyım, sen olmayınca//Her şey aynı şimdi benden başka//Korkusuzca sevemem bir daha//Yalnızım, yalnızım, yalnızım//**//Yabancıyım, seni bulmadıkça//Aşk korkutur unutmadıkça//Senden sonra kime inanırım//Haykırmak isterdim arkandan//Yalnızım, yalnızım, yalnızım**//Arıyorum kaybolan zamanda//Kolay değil bunca yıldan sonra//Tanımıyor kimseler sorsam da//Yalnızım, yalnızım, yalnızım//**//Yaşadıkça arttı pişmanlığım//Her gün biraz daha yalnızım//Anla artık ne olur yalvarırım//Haykırmak isterdim arkandan//Yalnızım, yalnızım, yalnızım." Orijinalindeki toplumcu içerik; "Now when climb in to your bed tonight//And when you lock and bolt the door//Just think of those out in the cold and dark//Cause there is not enough love to go 'round."

Selma-Hülya Şengül'ün söylediği çocuk türküsü (29 saniye); "Menekşe buldum derede//Sordum evleriniz nerde//Üç beş güzel bir arada."

Selma-Türkan Şoray, 'Dönemez ki Bana'nın sözlerini biraz değiştirmiş (35 saniye); "Bir gün dinse acım//Şefkate muhtacım//Hep sana inancım//Güldür beni Allahım//**//Yeniden hayata//Başlamak ne güzel//Ömrümce ağlatma//Bir teselli ver."

Anaokulundaki çocuk şarkısı; "Ertuğrul'a bakınız//Top tüfek atınız//Ne hoş oluyor//Yürek yakıyor//**//Derslerini bilmiyor//Gözyaşını silmiyor//Kalk, ayağa kal//Etrafına bak//Kimi seçersen//Tut kolundan at."

'Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar' (Nihâvend) (Teoman Alpay / Hikmet Münir Ebcioğlu) (1 dakika 24 saniye) Selma, Behiye Aksoy'un sesiyle söylüyor.

'Dile Benden Ne Dilersen' (Suat Sayın) (1 dakika 30 saniye) Yine Ayşelerin evinde Selma'dan dinliyoruz. "Gözlerimde hatıran//Kulağımda kahkahan//Senden haber sanıyorum//Kapım çalındığı an//**//Dile benden ne dilersen//Dile benden ne dilersen//Seviyorum seni ben//Karşılık beklemeden//**//İnanmazdım eskiden//Ne sevgiye ne aşka//Şimdi ne günahım var//Seni sevmekten başka."

'Dönemez ki Bana'yı (Türkçe sözler Fikret Şeneş) Gönül Yazar'dan dinlemiştik (1970). Orijinali; 'Tzpum e Sevane'.

"Pardone-Moi Cé Caprice D'enfant"ı yine Gönül Yazar plak yapmıştı; 'Affet Beni' (1970) (Türkçe sözler Fikret Şeneş).

Selma Reşit (filmde babasının adı Reşit değil Kenan) ve halası kırmızı bir taksiyle geliyor İzmir Kız Lisesi'ne. (Ama araba İstanbul plakalı; '34 DH 938'). Ömründe hiç ev, yuva görmemiş, bilmemiş. Yatılı okulda bir mahkûm! Sıcacık bir aile sofrasında bir defacık bile ev yemeği yememiş. Yalnız, kimsesiz, dünyanın en hassas, alıngan insanı. Tek isteği var. 'Kendisi gibi öksüz, yetim çocuklara öğretmenlik yapmak, Onları yetiştirmek'. Hep onurlu, başı dik.  Fuat'ın sevgilisi Lusi'ye göre 'böyle, kimsesiz, fakir, aciz olanlar gururlu görünmeyi marifet zannederler'. Romandaki bir karışıklık; Okula getirildiğinde 6 yaşındaydı. İki sene sonra annesi ölür (sf. 16). 18. sayfada ise Müdire Hanım "Sen altı yaşındayken anneni kaybetmişsin" diyor!

Yatılı okul çok iyi gözlemlenmiş. "Ziller, leyli mekteplerde yaşamayı yoluna koyan makinelerdir. Kalkmak, yemek, çalışmak, uyumak, hep onunla ayar edilir." Gramofondaki 'Boğaziçi Suları' plağını dinleyen Fuat'ın hissettikleri; Kavaklar'dan aşağı doğru köpüre köpüre inen; Kanlıca Koyu'nda durgunlaşan; Bebek'ten Arnavut Köy'e doğru çırpınan mavi, yeşil, kül rengi, eflatun, kızıl ve lacivert sular. İki tarafta nefti çamlıklar, mor dağlar, her biri bir roman gizleyen yalılar.

Menekşe gözlü Selma, genç ve heyecanlı kalbinin ümit dolu ateşiyle selamlar İstanbul'u. Filmde 'ailesi'; Romanda 'Wagner'in parıltılı ömrü', 'Beethoven'in zavallı ıstırabı' ve 'Chopin'in genç ölümü' ile meşgul.

Fuat, amcaoğlu. Ediz Hun'a ait '34 KV 796' plakalı arabasını 'Ağlıyorum' (1973) ve 'Gariban'da (1974) görmüştük. Selma'ya tutulunca (kitapta 'Avusturyalı') Lusi'yi bırakıverir hemen. "Aşk budur. Birdenbire çarpan bir yıldırımdır. Ağır ağır, adım adım, gün gün, zorlukla akan miskin, kurumuş bir dere değil, coşkun bir seldir." Lusi'ye üzülmememiz için romanda bir Amerikalı ile evlendiği yazılı. Filmdeyse Fuat "Senle geçmiş hiçbir günü unutmayacağım... Benden sonraki hayatın için elimden gelen yardımı yapacağım" diyerek içimizi rahatlatıyor!

Selma ile 'Tarabya'daki Siyah Martı Restoran'da buluşmak istemişti, Ama gittikleri yer 'Çalık Restoran'!

Orhan 'yeni mezun bir hekim'. Yakışıklı, iyi kalpli. İstanbul'daki evi için Armatör Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısı kullanılmış. Selma'ya hafifçe çarptığı '34 HE 619' plakalı 'Chevrolet'i 'Sözde Kızlar'dan (1967) anımsıyoruz. (Romanda da bir kaza var ama değişik. Genç kız, Fuat'tan kaçarken tramvayın altında kalıp kolunu kırıyor). Kız kardeşi çok yardımsever. Oysa anne-Nezihe Güler için bunu söylemek zor. Kahramanımızın çiftlikten kovulduğunu duyunca "Böyle ne idiği belirsiz bir kızı ben de evimde tutamam... Bir an önce iyileşip gitsin buradan. Bu kızlar yan gelip yatmak için bin tane bahane bulurlar. Sonra da iş açarlar insanın başına" diyor.

Filmde her şey mektupla. Selma, Fuat'a iki kez; Doktor ve Müdire Hanım'a birer kez; Fuat Selma'ya (biri Ahmet olarak) dört kez yazıyor. Ayrıca bir telgraf ve çiçeklerle gelen iki not var.

'Ağlayan Melek'teki (1970) ilginç seslendirme burada tekrarlanmış. Jeyan Mahfi Ayral hem Selma'yı hem Lusi'yi konuşuyor. Hayri Esen, Fuat'ı; Nedret Güvenç, Müdire'yi; Nevin Akkaya, Saliha'yı; Mümtaz Ener, Ömer'i; Rıza Tüzün, Sadettin'i; Esen Günay, Doktor Orhan'ı; Sacide Keskin, Büyükanne ve Orhan'ın annesini; Fikri Çöze, Muammer Gözalan ve Cevat Uz'u seslendirmiş.

Selma'nın çalıştığı Eyüp Çocuk Bakımevi'ni ve Müdür Tahsin Bey'i 'Arkadaşlık Öldü mü?' (1970) filminde görmüştük. Ayşe hanımların evleri de (iç çekimler) 'Kader Böyle İstedi'de (1968) Nilüfer'indi.

Selma-Türkan Şoray; Fuat/Ahmet-Ediz Hun; Babası-Necabettin Yal; Sekreteri-Cevat Uz; Doktor Orhan-Salih Güney; Kız kardeşi-Nükhet Egeli; Annesi-Nezihe Güler; Saliha-Gülistan Güzey; Ömer-Mümtaz Ener; Müdire-Nedret Güvenç; Gülten-Suna Selen; Sadettin-Nubar Terziyan; Ayşe-Leman Akçatepe; Kenan-Ali Ekdal; Şerif-Muammer Gözalan; Lusi-Filiz Bozkurt; Küçük Selma-Hülya Şengül; Kâhya-Mustafa Yavuz; Garson-Orhan Çoban; İkinci sıradaki konser izleyicileri Sıdıka Duruer ve Mürüvvet İşsever; İzmir Kız Lisesi; Taşkaya Çiftliği; Haydarpaşa; Öksüz Çocuk Yuvası çok güzel.

 

Romanda 'denize girmek' yerine 'banyo yapmak' deniyor (sf. 126). Ayrıca 'bonjur' kullanılmış (sf. 161). Üç alıntı (sf. 51, 76 ve 119); "Hayat, tereddüt ve korku dolu bir geçit... Parasızlık bu zamanda en büyük bir ayıp... Sevmek ne tatlı, ne dinlendirici bir hismiş."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)