“Bandırma’da uğurlayanım olmamıştı, burada karşılayanım yok.” İstanbul’da yaşadıklarını görünce “Keşke Bandırma’da kalsaydı” diye düşünmemek elde değil. Vapurun etrafında uğuldayan deniz cezbedici olsa da içine gireceği meçhul hayat korkutuyormuş (sf. 7).
12 Kasım 2012

"Bandırma'da uğurlayanım olmamıştı, burada karşılayanım yok." İstanbul'da yaşadıklarını görünce "Keşke Bandırma'da kalsaydı" diye düşünmemek elde değil. Vapurun etrafında uğuldayan deniz cezbedici olsa da içine gireceği meçhul hayat korkutuyormuş (sf. 7).

Mayıs ayında çekilen film 16 Eylül 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) Lale, (Eyüp) Melek, (Kadıköy) Opera ve Nilgül sinemalarında gösterime girmiş.

Aynı isimli romanın (1926) (Selâmi İzzet-sonradan soyadı 'Sedes') (İkinci basım-1943) (Semih Lûtfi Kitabevi) siyah beyaz uyarlaması. Kahramanımızın adı Selma Sav. Zeki, güzel ve eli işe yatkın bir genç kız. (Romandaki Süheyla piyano çalıyor, resim yapıyor. Fransızcası iyi. Mendelssohn ve Wagner'den şarkılar söylüyor). Babası Fazıl'ın (kitapta 'İsmail') ölümüyle kimsesiz ve parasız kalmış. İstanbul'da fabrikatör (romanda 'Paşa') Nuri Beylerin yanına sığınır. Zor bir durum. Ancak 'ümit bedbahtların tesellisidir'. Köşkün 30 yıllık kalfası Nevzat Okçugil'in dediği gibi; "Çarçabuk kısmetin çıkar inşallah. Yoksa ne olursa olsun el yanında yaşamak zordur."  Kitaptaki Feleknaz da "İnsan gün gördükten sonra el kapısında kolay oturamaz" diyor. Yolculukta tanıştığı 'bir ilaç şirketinin gezici mümessili' Nejat (romanda 'Şükrü Arif') ile ilerde tekrar karşılaşıyoruz. Paşa'nın oğluymuş. Selma'nın kaç yaşında olduğu çelişkili. Tanıtım yazısından sonra '20' yaşında olduğunu söylemişti. O akşamki yemekte '22' diyor. Nuri Bey ve kızı Şermin (kitapta 'Şerminde') yüksek ruhlu insanlar. Ellerini uzattıklarını kırıp geçirmiyorlar. Paşa'nın filmde olmayan bir oğlu daha var; Cevdet. Eşi Cemile Hanım ise paşa kızı. 'Biraz tepeden bakan biri'. Müthiş azametli. Teni bile 'acı esmer' (sf. 15). Nejat, Selma'yı baloya götürmek istediğinde "Zorla şımartıp başımıza iş açacaksınız" demişti, Kitaptaki daha da acımasız; "İstersen Feleknaz'ı da götür. Bazen öyle şeyler sorarsın ki Şükrü." Şermin'in nişanlısı Melih (romanda 'Sâfi'), görür görmez âşık olur Selma'ya. Filmdeki sadece bir kez öpebilirken diğeri üç kez öpüp hamile bırakıyor. Karısı da hamile. Kitap filmden daha cesur şeyleri söyleyebilmiş. Cemile Hanım, Şükrü ve Şerminde'yi başkasından doğurmuş. Şükrü'nün durumu çok zor. Nuri Paşa gerçek babası değil; Karısının karnındaki çocuk Sâfi'den. Şerminde'nin yaşı da çelişkili. İlk sayfalarda '18'di. 6 buçuk sene sonraki gazetede '20' olarak geçiyor. Selma'nın Bandırma'dan gelmesi senaryoda sıkıntı yaratmış. Aynı vapurdaki Nejat, İstanbul'dan 'hemen' Çanakkale'ye geçeceğini söylüyor. İstanbul'daki ailesini ziyaret etmemesini cümledeki 'hemen' sözcüğü ile mazur göstermeye çalışmış Safa Önal. Oysa İzmir'den Çanakkale'ye giden Şükrü'de böyle bir sorun yok. Şermin, nişanlısından güzel sözler duyabilmek için sürekli "Yeni elbisemi nasıl buldun" diye soruyor. Oysa Melih değil 'yeni elbiseyi' genç kızı bile fark etmemiş; "Yeni mi? Kusura bakma her gün yeni elbise giyiyorsun, takip edemiyorum. Zaten sana ne giysen yakışıyor. Onun için ayrıca methetmek lüzumunu hissetmiyorum." Sonraki "Güzel miyim" sorusunun yanıtı; "Her zamanki gibi." "Piyano çalayım mı, istiyor musun"unki ise biraz dolambaçlı; "Sen istediğin için istiyorum." Şermin'in aşkı 'aşk ötesi' bir şey. Kocasını Selma'nın odasından çıkarken gördüğü halde "Bu şüpheyle yaşayamam. Soracağım Melih'e. Söyleteceğim. Dünyada bir O'na inanabilirim" demişti. Abisinin deyimi ile 'bakar körden beter'. Melih de ne yapacağını şaşırmış. "Ayrılmalıyız. İlerde daha çok acı çekmeden, yol yakınken dönmeliyiz. Ben evlenecek erkek değilmişim" diyor. Ama bu 'evlenmeyecek erkek' daha birkaç saat önce Selma'ya evlilik teklif ediyordu. Üstelik başkasıyla nişanlıyken. Sonra tekrar Şermin'e dönüp evleniyor. Ardından tekrar pişman olup Selma'nın peşine düşüyor. Bu sırada karısı hamile. Şermin'in Melih'le ve Selma'nın Nejat'la evlenmesi, birkaç ay sonra Melih'in tekrar Selma'ya koşması 'Flawless'deki (2007) bir sözü anımsattı; "Biliyorsunuz 'iki yanlış bir doğru etmez' derler. Saçma bir deyiştir. Bazen bir şeyi düzeltmek için en az o kadar yanlış yapmak gerekir." Filmde o dönemin modasına uygun gelinliği öğreniyoruz; "Dantelsiz ve kısa. Çiçek yerine de gelin telinde bir buket taşımak istiyorum." Nejat, Melih'le kavgası sırasında bir yumruk atıp iki yumruk yemişti. Bunu annesine "Dövdüm o köpeği" diye anlatıyor.

Köşkteki dış çekimler Kont Ostrorog Yalısı'nda, iç çekimler 'Siyah Gül' (1966) ve 'Bıçaklar Fora'daki (1966) evlerde yapılmış.

Filiz Akın, 'Aşkım Günahımdır'daki bazı giysileri başka filmlerde de kullanmış. Jenerikteki pardösüyü 'Sabah Yıldızı'nda (1968) Mehmet- Feridun Çölgeçen tarafından İzmir eski Valisi Beşir Paşa'nın konağına götürülürken ve 'Yıkılan Yuva'da (1967) "Nasıl Doktor? Kurtulacak mı" derken; Aile ile tanışırkenki kazağı 'Aşka Tövbe'de (1968) Osman Hoca-Nubar Terziyan ve Selman Siret-Önder Somer'e "Hoş geldiniz" derken; İlk bahçe sahnesindeki bluzu 'Yıkılan Yuva'da (1967) Ekrem-Cüneyt Arkın'a "Delilik etmiyor muyuz? Sonradan pişman olmayacak mısın" derken; İkinci bahçe sahnesindeki gömleği 'Sabah Yıldızı'nda (1968) "Çocuklar hislerinde yanılmazmış" derken; Üçüncü bahçe sahnesindeki etek bluzu 'Aşka Tövbe'de (1968) Mübin-Kartal Tibet'e "Şey, görüşemedik daha" derken; Piknikteki bluzu 'Arkadaşımın Aşkısın'da (1968) "Kocamdı. O'na alışıyor, yavaş yavaş yakınlaşıyordum" derken ve 'Cilveli Kız'da (1969) Hayrullah Bey-Hulusi Kentmen'e çorap satarken; Danstaki gece elbisesini 'Lekeli Melek'teki (1969) nişanda ve 'Arkadaşımın Aşkısın'da (1968) 'Sevemez Kimse Seni'yi söylerken; Ağlayan Şermin'le konuştuğu sahnedeki iri çiçekli elbiseyi 'Yuvana Dön Baba'da (1968) Zeynep Değirmencioğlu'na "Sokak kapısının anahtarını al Ayşe. Bugün biraz işim var. Belki evde olmam" dediği sahnede ve 'Arkadaşımın Aşkısın'da (1968) kocası ile hiç konuşmadan yemek yerken; "Dün akşam gitmeseydik keşke" dediği sahnedeki geceliği 'Arkadaşımın Aşkısın'da (1968) "Karınım. Eskimiş iki satır yüzünden bozma saadetimizi, ne olur Orhan" derken; Şermin'in tokat attığı sahnedeki pardösüyü 'Arkadaşımın Aşkısın'da (1968) evi terk ederken.

Melih'in Ediz Hun'a ait 66 model ve '34 EH 029' plakalı 'Chevrolet-Corvair'ini 'Bar Kızı' (1966), 'Affet Sevgilim' (1966), 'İlk Aşkım' (1967), 'Hicran Gecesi' (1968), 'Ömrümün Tek Gecesi' (1968), 'Son Mektup' (1969) filmlerinden; Nejat'ın 66 model ve '34 HV 661' plakalı 'Ford-Galaxie'sini ise 'Kaderimsin' (1969), 'Aşk Bu Değil' (1969), 'Sabah Olmasın' (1969), 'Muhabbet Kuşu' (1969) filmlerinden anımsıyoruz.

Necabettin Yal, 60'larda pek çok tiyatro eserinde yönetmen, yazar ve oyuncu olarak (Müşerref Çapın ile) görev yapmış. Şenses Tiyatrosu-'Yatak Dolmuşu' (1960) (Yazan Necabettin Yal); Aksaray Küçük Opera Tiyatrosu-'Mebus Olacağım' (1960); Azak Tiyatrosu-'Aman İdare Et' (1961); Azak Tiyatrosu-'Uyan Süleyman' (1962); Azak Tiyatrosu-'Kaçamak' (1963) (Yazan Abdullah Sami); Azak Tiyatrosu-'Bebişko' (1963) (Yazan Germain Lefrang); Küçük Sahne-'Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım' (1964) (Yazan Haldun Taner); Aksaray Küçük Opera Tiyatrosu-'Ne Sağdayız Ne Soldayız Ortanın Ortasındayız' (1965); Küçük Opera Tiyatrosu-'0.007 Azmi Kont-Ahretten Sevgilerle' (1966) (Yazan Necabettin Yal); Muammer Karaca Tiyatrosu-"Demirel'e Söylerim" (1966) (Yazanlar Necabettin Yal ve Beliğ Selönü); Muammer Karaca Tiyatrosu-'Yetim İstanbul' (1968) (Yazan Necabettin Yal).

Selma'yı Jeyan Mahfi Ayral; Melih'i Hayri Esen; Nuri Sağman'ı Timuçin Caymaz; Ali Demir ve Tevfik Soyurgal'ı Fikri Çöze seslendirmiş.

Bandırma Limanı; İstanbul'a vapurla yolculuk; Selma'yı köşke getiren '34 FS 559' plakalı 'Chevrolet' taksi; Şerminlerin Acı Musluk Sokak, 21 numaradaki köşkleri; Bahçe çekimleri; Başta ve sondaki av partileri; Tren köprüsü; Nejat'ın yavru kuş anısı; Avcı ve nikâh şahidi Ali Demir; Nikâh memuru-Tevfik Soyurgal; Doktor-Muzaffer Yenen; Cemile Hanım ve Nuri Bey'in bezik oyunu çok güzeldi.

Filmde bayanların geç hazırlaması ile ilgili espriler var. Melih "Bir tane de sen iç. Hanımları beklerken oyalanmanın en iyi çaresi bu" diyor. Nejat'ın yanıtı da çok güzel; "Öyleyse 1-2 şişeyi devireceğiz demektir."

Filmdeki Melodiler.

Tomaso Giovanni Albinoni'nin Sol minör Adagio'su (Düzenleme Remo Giazotto-1958) Jenerik dâhil 18 sahnede.

'Ne Me Quitte Pas' (1959) (Jacques Brel) Nejat ile vapurda karşılaşması dâhil 6 sahnede.

'The V.I.P.s'deki (1963) (Miklós Rózsa) 'Conflict' taksiden eve yürümesi dâhil 6 sahnede. 'Prelude' İlk avın sonunda. 'Mood for Truth' Semih, Selma'nın kapısındayken.

'Berceuse de Jocelyn' (1888) (Benjamin Godard) Selma, vapurda "Elveda Bandırma. Elveda çocukluğum. Hepinize elveda" derken.

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) "Maggie's Murder" Melih'in "Durun, dinleyin beni. Sözüm bitmedi" demesi dâhil 3 sahnede. 'Main Title' Nejat, Melih'le kavga ederken ve telefonunu dinlerken. 'This Was His Room' Selma, Nejat'a "Belki bir çocuğumuz olursa bana inanır bu işkenceden vazgeçersin" derken. 'Hidden Jewelry' "Konuşacak hiçbir şey kalmadı. Ayrılacağım" derken.

Martin Deny'nin 'Hypnotique' albümündeki (1958/59) 'On a Little Street in Singapore' (Billy Hill / Peter de Rose) Rüya görürken.

Acker Bilk'in klarnetinden 'Never Love a Stranger' (1963) (Gary Reno / Leon Young / David Katz) Dans dâhil 3 sahnede.

'The Magnificent Seven'daki (1960) (Elmer Bernstein) "Calvera's Return"   Şermin, Melih'i Selma'nın odasından çıkarken gördüğünde.

Funda Postacı, Ajda Pekkan'ın sesi ve Durul Gence 5'lisi ile iki şarkı söylüyor; 'Oyalama Beni' (1967) (1966, Nisan-Con L'Aiuto Del Tuo Amore) (Loris Bazzochi / Enrico Polito / Tony Del Monaco / Fecri Ebcioğlu) ve 'Dönmem Sana' (1967) (1964-La Playa) (JoVan Wetter / Pierre Barouh / Fecri Ebcioğlu). Keşke kendi sesinden dinleyebilseydik. O günlerde Rıza Silahlıpoda ve Ritm 68'in solistiydi. 

Selma; "Minnet borçluyum Onlara. Üzerime kanat geren, beni kurtaran o insanlara bu kötülüğü yapamam. Sermin'in sevdiği, evleneceği adamı alçakça elinden alamam... Bunun tam tersi de olabilirdi. Sizi ben sevebilirdim, ben isteyebilirdim. O zaman sizin gücünüzü göstermeniz. Bana anlatmanız, benden kaçmanız lazımdı."

Melih; "Ya biz? Aşk yasak mı bize? Birbirimizi geç tanımaktan başka ne suçumuz var? Bir başkasını mesut etmek için bütün ömrümüzü matemle mi geçireceğiz?".

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)