Gerçek adı Ekrem Şerif Uçak olan Ekrem Bora, 1932 yılında Ankara'da doğdu. İlkokuldan sonra, Sultanahmet Devlet Basımevi Kursu'nu bitirerek mürettip ve mücellit diploması alan Bora, 1953 yılında Yıldız Dergisi'nin açtığı sinema artist yarışmasında birinci olmasına rağmen film çeviremeden askere gitti.
31 Temmuz 2012

Gerçek adı Ekrem Şerif Uçak olan Ekrem Bora, 1932 yılında Ankara'da doğdu. İlkokuldan sonra, Sultanahmet Devlet Basımevi Kursu'nu bitirerek mürettip ve mücellit diploması alan Bora, 1953 yılında Yıldız Dergisi'nin açtığı sinema artist yarışmasında birinci olmasına rağmen film çeviremeden askere gitti.

Bora, 1955 yılında askerlik dönüşü ilk filmi olan "Alın Yazısı"nı çevirdi. İki yıl aradan sonra tekrar sinemaya dönen Bora, çok sayıda sinema filminde rol aldı. İlerleyen yaşına rağmen dizi filmlerde oynamayı sürdürdü. Sinema onun da çocukluk aşkıydı. Beyaz perdede geçen 57 yıl, yüzlerce film, onlarca ödül...

Bora, Kalp yetersizliğine bağlı akciğerlerde sıvı toplanması tanısıyla yaklaşık 20 gün önce Memorial Şişli Hastanesine kaldırılmış, hastanenin Genel Yoğun Bakım Sorumlusu Doç. Dr. Serdar Çelebi, Bora'nın kalp yetmezliğine bağlı akciğer ödemi, diğer bir deyişle sıvı toplaması bulunduğunu ve bu tabloya solunum sıkıntısının eşlik ettiğini belirtmişti. Bu hastaneden daha sonra taburcu oldu. Kadıköy'deki Florence Nightingale Hastanesinde 30 Mart Cuma gününden beri tedavi gören Bora'nın, saat 13.45'te akciğer ödemi nedeniyle hayatını kaybetti.

Pek çok filmde birlikte çalıştığı, yakın arkadaşı, adaşı, sinemamızın bir diğer değeri ismi Ekrem Gökkaya arkadaşı Ekrem Bora'yı söyle anlattı. "Sinemaya girmeden önce Suadiye caddebostan semtlerinin yani Kadıköy'ün kızıla yakın sarı saçlı, mavi gözlü ve biraz boksörlere benzer burnuyla bütün semtin genç hanımlarının dolaşırken gıptayla baktığı, o zamanlar İstanbul'un en yakışıklı 10 erkeği arasında sayılan biriydi... Kadıköy de sinemadan önce de çok iyi arkadaşımdı. Yıldız Mecmuasının yarışmasında da beraberdik. Finale 3-5 kişi kaldı ama hiç kimse birinci seçilememişti. O yarışmada Baki Tamer de vardı. Bayanlardan Leyla Sayar'ı hatırlıyorum. Halen o yıllarda dergide çıkan fotoğraflar bende mevcuttur.

Eski meşhur gazeteci Arif Hanoğlu'nun çıkarmakta olduğu Yeni Yıldız adlı sinema dergisinin 1956 senesinde açmış olduğu artist yarışmasına da beraber girmiştik. Adana Hastanesinin başhekiminin kızıyla evlendi. Varlıklı bir aileydi. Süleyman Turan ile daha sıkı dosttular. Sözüne güvenilir, kavga etmekten kaçmaz, beraber olduğun dakikaların nasıl geçtiğini hissettirmeyen çok yönlü bir insandı. Çok iyi araba ve uçak kullanırdı. Beni gördüğünde yerinden zıplayarak"Ekoo" diye bağırırdı.

Sinemada 3 adam tanıdım. Biri Sadri Alışık, biri Öztürk Serengil, biri de Ekrem Bora'dır. Bunların olduğu mecliste kahkahadan geçilmezdi. Ekrem Bora hep ciddi roller oynadı fakat özel hayatında insanları güldürmek için gayret gösterirdi. Onun olduğu yerlerde kahkaha hiç eksik olmazdı. Komedi oynasaydı belki de dünya çapında bir aktör olurdu. İnsanı güldürmekten, şaka yapmaktan bir dakika boş bırakamazdı. Nitekim 1 Nisan günü son şakasını yaparak aramızdan ayrıldı. Ne yazık ki bu son şakası acı mizah oldu. Rahatsızlığım nedeniyle cenazesinde bulunamayacağım için aziz ruhundan özür diliyorum. Sevgili arkadaşım Bora, bizim de elimiz kulağımızda..."

Gazeteci Yüksel Aktuğ'un dediği gibi "Kim demiş iğne yapraklı ağaçlar her daim yeşil kalır, yapraklarını dökmez diye... "Yeşilçam döküyor yapraklarını işte...
O diyardan göç eyleyenlerle beraber bobinlerce güzellik de göçüyor anılarımızdan.
Ekrem Bora da uzaklardaki o en güzel galaya katılmak üzere ayrıldı aramızdan.
Gidiyorlar birer birer... Onlardan sonra artık sinemamıza 'Yeşilçam' denmeyecek, biliyorum. Aslında Yeşilçam ölüyor yaprak yaprak"

Yaşı 30 ile 70 arası olan insanlar "Ekrem Bora ölmüş biliyor musun?" diye birbirleriyle paylaştılar haberi... 40 yıla sığan tüm kuşaklara hitap etmiş olmak az buz başarı değildir. Sadece o değil birlikte onlarca filme imza attıkları diğer isimler için de aynı şeyler söylenebilir. Eskiden dizilerin bu kadar baskın olmadığı dönemlerde bir yıldız kaydığında, onların filmleri gelirdi hemen ekrana. Şimdi kimsenin dizilerden böyle bir saygıya ayıracak zamanı yok. Yani kanal sayısının çoğalmasıyla saygı arasında paralellik kuramadık bir türlü. Uzatmayacağım, bugün peşinden milyonları koşturanlar kendilerine, acaba bizi kaç kuşak hatırlayacak diye sormalılar.

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)