Bazen düşlerime giren bir kadın görüyorum, uyandığımda tamam şimdi geçecek, geçti gibi cümlelerle teskin olmaya çalışıyorum. "Nedir bunlar nedir yani?" gibisinden kelimelerle kendimi avutmaya çalışsam da yaşadığım hissi hezeyandan kurtulmam hiç kolay olmuyor.
31 Temmuz 2012

Bazen düşlerime giren bir kadın görüyorum, uyandığımda tamam şimdi geçecek, geçti gibi cümlelerle teskin olmaya çalışıyorum. "Nedir bunlar nedir yani?" gibisinden kelimelerle kendimi avutmaya çalışsam da yaşadığım hissi hezeyandan kurtulmam hiç kolay olmuyor. Rüyalarım giren kadın Türkan Şoray'dan başkası değil. Bu kadar şanslı olmak elbette önemli  şöyle ki görüntü ve ses nesnelerinin sadece anlık yaşanabildiği hayal aleminde benliğime işleyen böyle bir ismin karşıma çıkması bile yeterince önemli ve özel... Şüphesiz yeşilçamın yapı taşlarından biri Türkan Şoray... Oyunculuğun güzellik yanında yetenekle koşut olabileceğini ispatlayan sayılı isimlerden biri.  Bir imge olarak, kadın profilin içini her anlamda doldurabilen müstesna bir isim...

Türkan Sultan sinema oyunculuğu yanında senaristlik ve yönetmenlik yapmış bir isim aynı zamanda. Hatta dört yapraklı yonca olarak anılan 4'lünün içinde yönetmenlik yapan tek kadın oyuncudur. Sinemaya adım atmasında ise Muhterem Nur ve Memduh Ün gibi güçlü isimler temel model olmuştur.

1960'lar: Otobüs Yolcuları (1961); Sinema kariyerine Köyde bir Kız Sevdim(1960) ve Güzeller Resmi Geçidi(1960) gibi filmlerle adım atan Türkan Şoray'ın sinema kariyerinde bu film en ön sıralarda yer almaktadır. Ayhan Işık'la birlikte rol aldığı bu Ertem Göreç filminin konusu da oldukça ilgi çekicidir. Salon filmleri, aşk filmleri ve köy temalı dram filmlerinin oldukça uzağında sayılabilecek film, sosyal sınıflar, hak arama özgürlüğü ve yolsuzluk gibi günümüzde de hala gündemde olan problemlere parmak basmaktadır. Filmde gencecik bir oyuncu olarak karşımıza çıkan sanatçı hem güzel hem de kabiliyeti ile dikkat çeken bir yöndedir.

Acı Hayat(1963):Türkan Şoray'ın hayatında dönüm noktası olan film, yönetmen Metin Erksan tarafından çekilmiş başrolde erkek oyuncu olarak yine Ayhan Işık yer almıştır. Aile baskısı, para ve sosyal kutuplaşma ekseninde ayakta kalmaya çalışan bir aşkın anlatıldığı film, daha sonra aynı isimle diziye de aktarılmıştır. Ancak film ihtiraslı bir aşk hikayesini anlatırken, ayrılık ve müdahaleci kötü karakterlerin usta oyunculukları sayesinde Yeşilçamda çok ayrı bir yere koyulmaktadır.

Sonbahar Rüzgarları: 60'lı yılların ortalarından itibaren oldukça popüler hale gelen filmleşmiş bir şarkıdır aslında. Yıldırım Gürses'le adı anılan parça Mehmet Dinler yönetmenliğinde sinemaya aktarılmıştır. Film klasik dramatik bir aşk öyküsünü anlatması itibarı ile 60'ların son dönem Yeşilçam geleneğini anlatması nedeniyle önemli filmlerden biridir. Zira başrol kadının oyuncunun genelde şarkıcı olarak filmde yer aldığı gelenek, bu filmde tavan yapmıştır. Filme adını veren şarkı da filmle bütünleşmiş önemli öğelerden biridir.

1970'ler: Mahpus(1973): Türkan Şoray'ın en güzel olduğu film  kanımca budur. Hem kan davası, mahpus hayatı gibi öğeleri sinemaya taşırken hem de bu kadar duru bir halde izleyiciden tam not almak kolay değildir. Sevdiği için elini kana bulayan ve hapse giren bir kadının hayatının anlatıldığı film, pençelenen aşk ve aşk çıkmazlarına dair güçlü mesajlar verirken realizm çizgisinden de uzaklaşmamaktadır.
Asiye Nasıl Kurtulur(1973):Kaybeden kadın gerçekliği olarak özetlenebilecek filmde sayısız şanssızlıklar ve baskılar sonucu kötü bir hayata itilen Asiye'nin hayatı anlatılmaktadır. İyi kavramının olmadığı ve kötülerin inadına güçlendirildiği senaryo, Türkan Şoray'ın kusursuz oyunculuğu ile birleşince ortaya sinir bozucu hatta katlanılması zor mükemmellikte bir film çıkmaktadır. Asiye'nin hep diplere gebe olan hayatının ilmek ilmek işlendiği film yıllar sonra Müjde Ar ile tekrar hayat bulacaktır.

1980'ler:Mine(1982): Atıf Yılmaz'ın öteki filmleri adlı gündem yazımızda da bu filme fazlası ile değinmiş bulunuyorum ancak Atıf Yılmaz'ın en değerli oyuncularından birinin hatta ilk sıradaki oyuncunun Türkan Şoray olduğu düşünülürse, bu filme tekrar parmak basmak gerektiği ortadadır. Mutsuz kadın konusunun işlendiği filmde Şoray, tüm seks tabularından arınmış olarak ortaya çıkar. Ancak film, Şoray'ın 80'lerde çevirdiği maddi odaklı klasik aşk filmlerinden oldukça uzaktır ve başarısını Şoray'ın üstün oyunculuğuna borçludur. Atıf Yılmaz tarafından çekilmese belki filmin hayal kırıklığı yaşabileceği düşünülebilirse de yönetmen ve oyuncu işbirliği ile bu denli bıçak sırtı bir konu rahatlıkla kotarılmıştır. Filmde Şoray, iddialı sevişme sahneleri ile dikkat çekmekte olup, aynı döneme tekabül eden filmlerinden kat kat ötede kalitededir.

Metres(1983): 80lerin hemen başında oldukça popüler olan ve yönetmen Orhan Elmas tarafından sinema aktarılan yasak aşk, kuralsızlık ve özgür kadın modeli temalı filmlerden biri olup, Türkan Şoeay filmde oldukça zor giyilebilecek olan Metres elbisesini giymeye çalışmaktadır. Başarılı oyuncu Can Gürzap'la kamera karşısına geçen oyuncu, filmde zengin erkekleri peşinden koşturan güzel bir kadın olarak onların hayatına girmekte para odaklı olarak ilişkilerine devam ettirmektedir. Sultan'ın önceki filmlerine kıyasla basit bir örgü ile devam eden filmin iddialı sevişme sahneleri dışında fazlaca  bir artısı bulunmamaktadır.

Bir Sevgi İstiyorum(1984): Klasik Türkan Şoray filmlerinin oldukça uzağında sayılabilecek bu film dönemin koşulları ile bağıntılı olarak bir aşk hikayesini anlatmaktadır. Cihan Ünal ile aşk yaşayan ve onunla evlenen Türkan Şoray 80'lerin başında sık sık bu oyuncu ile kamera karşısına geçmiş olup bu filmde onlardan biridir. Oldukça cüretkar sayılabilecek sahnelerin olduğu filmde Sultan, 60 ve 70'li yıllarda topluma dikte ettiği kurallarından vazgeçmekte gerekirse sevişmekte hatta makul derecede soyunmaktadır. Zengin ev mutsuz bir kadınla bir kaptanın yasak aşk öyküsünün anlatıldığı film sinema yönünden oldukça sığ ve basmakalıptır.
Hayallerim, Aşkım Ve Sen(1987):Film, 60, 70 ve 80'lerde oyuncunun hayat verdiği başlıca karakterleri bir araya getirmekte Türkan Şoray; birden fazla karakteri tek bir bedende canlandırmaktadır. Önceki dönem sinemasında oldukça popüler olan güzel çingene kadın ve dramatik kadın modelinin artık ölmeye başladığının sinyallerinin verildiği film, realizm odaklı yapısı ile de dikkat çekmektedir. Değişen hayat koşulları ve sosyo-politik koşullara paralel olarak sinemada çizgisini belirlemiş artık bünyesine bu iki karakteri kapamıştır. İlginç olan, Şoray; geçmişte başarıyla canlandırdığı çingene ve anne rolünü bu filmde kendi elleri ile öldürmektedir. Bu bir oyuncunun yapabileceği en zor iştir ancak Sultan bunu da başarı ile canladırmıştır.

90 ve 2000'ler: Bir atıf Yılmaz Filmi olan Berdel(1990) ve Yusuf Kurçenli filmi Gönderilmemiş Mektuplar(2002) sanatçının kariyerindeki önemli filmlerdendir. Şoray, 12 Mart 2010 tarihinde Unesco Türkiye iyi niyet elçisi seçilmiştır:"Sevgiyle yapılamayacak bir şey yoktur diye düşünüyorum. Gücü sevgiyle birleştirirsek, birçok sorunun üstesinden gelebiliriz" (Türkan Şoray) Dönüş(1972),Azap(1973),Bodrum Hakimi(1976) ve Yılanı Öldürseler(1981) adlı filmleri bizzat kendisi yönetmiştir. 90'lı yıllarla sık sık TV'lerde boy göstermiş İkinci Bahar ve Tatlı Hayat adlı diziler başarılı olmuştur.
 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)