Üç kuşağı ışıklandıran Erol Batıbeki çalıştığı dönemler içinde neredeyse sinemamızın tüm yönetmenlerine ışık şefliği yaparak önemli filmlerde görev alır... Bu haftaki konuğumuz sayın Erol Batıbeki. Yakup Sancı değerli sanatçıyla sanatının inceliklerini konuştu...
31 Temmuz 2012

19 Mart 1932 yılında Mersin de doğar. 3 çocuklu bir ailenin ortancasıdır. İlk ve ortaokulu burada bitiren Erol Batıbeki 1952 yılında amcasının teşviki ile okumak için İstanbul’a gelir. Amcası Muhip Batıbeki ve oğlu Atıf Yılmaz Batıbeki’nin yanında kalır. Tophane Erkek Sanat enstitüsü elektrik bölümüne kaydını yaptırır. Hafta sonları ve tatil günlerinde Atıf Yılmaz Batıbeki’nin yönetmenlik yaptığı setlere gider, çalışmaları dikkatle izler. Atıf Yılmaz Batıbeki’den film ekibi hakkında devamlı bilgi alır. Atıf Yılmaz Erol Batıbeki’nin sinemaya olan merakını sezer "madem mesleğin elektrik teknisyenliği, sinemada ışıklandırma işlerinde senin gibilere ihtiyaç var, istersen çalışabilirsin" der. Erol Batıbeki de bu teklifle cesaretlenir gittiği setlerde ışıkçıların ve diğer ekip çalışanlarının neler yaptığını daha yakından izler ve öğrenmeye çalışır.

Tophane Erkek Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümü’nden diplomasını alır, ehliyetli ışıkçı olarak işe başlar. 1961 yapımı, Atıf Yılmaz imzası taşıyan "Seni Kaybedersem" adlı filmde ışık yardımcılığı yaparken gösterdiği gayretli ve bilgili çalışması filmin görüntü yönetmeni olan Çetin Gürtop’un dikkatini çeker. Yarım film de olsa bu filmle birlikte ışık şefi olarak sinemaya adımını atar. Üç kuşağı ışıklandıran Erol Batıbeki çalıştığı dönemler içinde neredeyse sinemamızın tüm yönetmenlerine ışık şefliği yaparak önemli filmlerde görev alır.

Erol Batıbeki: Işık ve set ekibi sete herkesten önce gelir, herkesten sonra giderdi. Işık ve set malzemelerini minibüse ilkel koşullarda tahtadan yapılmış şaryo ve rayları minibüsün tavan bagajına yüklerdik. Bu minibüse yükleme işinde ışık ve set elemanları birbirlerine yardımcı olurdu. Daha sonra aynı minibüse kamera malzemeleri ve oyuncular alınırdı.

Tabi o günkü şartlarda malzemeler yetersizdi. Işık için aksesuar ve filtre yoktu. Siimdiki gibi gelişmiş kameralar, Dolly, ışık malzemeleri, lamba kapakları, ayakları, gölgelikleri yoktu. Demircide ayak, tenekecide lamba kapakları yaptırıp öyle çalışırdık. Yokluklara rağmen yaratıcı gücümüzü kullanır var eder, ekip olarak uyumlu canla başla çalışarak birbirimize yardımcı olurduk ve yönetmen’e saygı duyarak şen şakrak çalışmalar yapardık. Herkes hayatından memnundu, bir filmden öteki filme koşardık.

Şimdilerde sinemada kullanılan araç gereç de çok büyük gelişmeler oldu, bu gün dünya sinemasında kullanılan her türlü malzeme Türk sinemasında görülüyor. Bu malzemeleri kullanan genç ve yetişmiş elemanlar var. Gelişmiş kamera, ışık ve aksesuarlar da teknolojiden nasibini alarak Türk sinemasına katkıda bulunmaktadır.

Yakup Sancı: Sizin sinemamızda çalışmadığınız yönetmen kalmadı sanırım. Neredeyse hepsiyle çalıştınız. Bu anlamda kendinizi şanslı sayıyor musunuz?

Erol Batıbeki: Ben çok şanslıyım önemli yönetmen ve görüntü yönetmenleri ile çalıştım... Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Memduh Ün, Yılmaz Güney, Halit Refiğ, Orhan Aksoy, Osman Seden, Turgut Demirağ, Orhan Elmas, Duygu Sağıroğlu, Tunç Başaran, Zeki Ökten, Şerif Gören, Feyzi Tuna, Zeki Alasya, Natuk Baytan,  Ertem Göreç, Nejat Saydam,  Suat Yalaz, Sırrı Gültekin, Yılmaz Atadeniz, Ziya Öztan, Semih Evin,  Aram Gülyüz, Yücel çakmaklı, Melih Gülgen, Temel Gürsu ve Kadın yönetmenlerden Türkan Şoray, Bilge Olgaç, Tomris Giritlioğlu, Birsen Kaya ve daha birçok yabacı reklam yönetmen ve görüntü yönetmenleri ile de çalıştım...

Bunlar Amerikalı, Alman, İtalyan, Fransa, İngiliz bu yönetmenler benim çalışma hayatıma çok şeyler kattılar. Reklam filmleri çeken ünlü yönetmenler Neşet Kırcalıoğlu, Levent Tuna, Mehmet Bulaç, Şahin Kaygun, İskender Salgırlı, Ali Taran, Ali Nur, İngiliz Kasar, Mehmet İkbal, Osman Sınav,  Ömer Vargı, Rüstem Batum, Mete Özok, Bahadır Karakaş, Nesli Çölgeçen, İngiliz Mark ve Cefi ile Siyah- beyaz dönemdeki ilkel çalışmalardan sonra son derece geliştirilmiş malzemelerle çalışma imkanı buldum.

Yakup Sancı: Işık yaparken sizi en çok zorlayan yönetmenler kimlerdi?

Erol Batıbeki: İsim vermek doğru olmaz. Beni zorlayan yönetmenler, sete hazır olarak gelmeyen, açı bulmakta zorlanan ve bana sahnenin hangi atmosferde çekileceğini söylemeyenlerdir.

Yakup Sancı: Peki, bunları yapan, ne istediğini bilen ve uyum içinde çalıştıklarınız?

Erol Batıbeki: Atıf Yılmaz Batıbeki, Lütfi Akad ve Memduh Ün en çok uyumlu çalıştığım yönetmenlerdi. Ne istediklerini çok iyi biliyorlardı ve çalışmadan önce bana senaryoyu veriyorlardı. Ben de ona göre hazırlanıyordum.

Yakup Sancı: Atıf Yılmaz’ı anlatır mısınız?

Erol Batıbeki: Atıf Yılmaz Batıbeki, devamlı okuyan ve sinemayı yakından takip eden bir yönetmendi. Set içindeki çalışmalarda tatlı sert tutumuyla otoriteyi sağlayan, çekeceği filmlerinin senaryolarında muhakkak katkısı olan bir yönetmendi. Set ekibiyle çok iyi anlaşan, kamera ve oyuncu hareketlerini en iyi hazırlayan, sahneleri mükemmel şekilde planlayan, devamlı ağzında düşürmediği sigara ve gözlükleri ile çok sevimli duran, sinemanın sanat olduğu kadar bir sanayi olduğu bilincinde de olan, kameraman ve oyuncuların çalışmak için sıra bekledikleri çok saygın bir yönetmendi.

Yakup Sancı: Sinemanın bunca önemli yönetmeniyle, oyuncusuyla çalıştınız ve ülkenin farklı bölgelerinde değişik insanlar tanıdınız. Farklı insan tanımanız sizin hayatınıza neler kattı?

Erol Batıbeki: Çalıştığım onlarca yönetmen, görüntü yönetmeni ve önemli oyunculardan disiplinli çalıştığım için övgüler alırdım. Bu da benim işime daha çok saygılı davranmamı sağladı. Ben de yanımda çalışan asistanlarıma aynı saygıyı ve disiplini aşıladım. Turgut Köse, Aslan Yıldız, Bayram İlvur, Süleyman Çekiç, Ömer Ekmekçi gibi isimler iyi ışık şefleri oldular.

Onlar da ışık şefleri olarak önemli filmlerde görevler aldılar. Bunun dışında yine asistanlarım Orion ve Ata Stüdyolarının sahipleri oldular.

Çalıştığım yerli ve yabancı yönetmenlerden, görüntü yönetmenlerinden farklı bilgiler edindim. Herkesin çalışma tarzı başkaydı. Set başlamadan önce çalışacağım ekiple bir araya gelir neler yapmak gerektiğini öğrenirdim. Bu bilgiler benim hayatında çok önemli olan çeşitli zamanlarda ödüller getirdi. Bunlardan bazıları 3 tane "TRT", 1 tane "Uluslar Arası İşçi Film Festivali", 1 tane "Bergama Film Şenliği", 1 tane 50 Yıl Sinemada çalışan ustalara verilen "Emek ödülü"... En son Altınoluk Belediyesine katkılarımdan dolayı bir ödül aldım.

Yakup Sancı: Siz üç kuşakla çalışmış bir ışık ustasısınız, alanınızda çalışanlara neler söylemek istersiniz?

Erol Batıbeki: Ben, daha önce Diske bağlı SİNE- SEN de 2 dönem yürütme kurulundaydım. Fakat 12 Eylül 1980 darbesi sonrası bizleri yargıladılar ve hapse attılar. Mahkeme 11 yıl sürdü, idamla başlayan yargılama süreci beratla sona erdi. Ben de bu mahkeme sonrası Reklam piyasasında çalışmaya başladım. Şimdiki sinema ve reklam çalışanlarına sesleniyorum. Meslek gurupları dernekleşsin, sendikalaşsın, hak aramak için, insanca çalışma koşullarının sağlanması için örgütlensinler.
Bugünkü koşullarda eskisi gibi sıkıntılar yok, ışık malzemelerinde her yıl gelişmeler sağlanıyor, daha modern hale getiriliyor. Tabi ki çalışma şartları daha kolaylaşıyor.  Artık tek minibüsle gidilmiyor özel ışık kamyonları var. Çünkü malzemeler çoğaldı. Mesela 12- 6 – 4 – 2,5 kw deylight lambalar var. Bunların 3 – 4 – 6 metre yükselen krikolu ayakları var, her türlü aksesuarlar var. Lambanın önüne ışık dağıtmak için kullanılan (Difizyon)  filtre ve gölgelik çeşitleri var. Bu malzemeler ışık kamyonunda bulunan raflara yerleştirilerek taşınıyor. Eskisi gibi mekanların elektrik saatleri ve kofralarından ışık kablosu bağlanmıyor.

Sessiz olarak çalışan 100 kw ile 250 kw arasında jeneratörler var. Bunlar kamyonların üzerinde istediğin yere götürebiliyorsun ve jeneratör teknisyenleri ile birlikte geliyor. Ayrıca 10 – 6 – 4- 2,5 kw lık iç mekanlarda kullanılan lambalar ve çeşitli malzemeler isteğe göre sete geliyor. Şimdiki çalışanlar dediğim gibi çok şanslı, en modern malzemelerle çalışıyorlar, tabi ki güzel işler çıkıyor. Çalışanlar malzemelerine çok iyi baksınlar, devamlı kontrollerini yapsınlar, malzemelerin yıpranmamasını sağlasınlar. Çünkü ışık ekibi ekmeğini bu malzemeler sayesinde kazanıyor. Aynı şey kamera ve dolly ekibi içinde geçerli, malzemelerine çok iyi bakıp ustalarına da saygı duymaları gerekir. İlerideki yıllarda onlar da usta olup çalışanlardan saygı bekleyecektir.

Yakup Sancı: Altınolukta yaşıyorsunuz. Burada neler yapıyorsunuz?

Erol Batıbeki: Evet,  Altınoluk'ta yaşıyorum Kaz Dağları ve Madra Dağlarını delik deşik ederek zeytinlere zarar veren, sularımızı zehirleyen madencilerle karşı savaşan çok önemli bir dernek üyesiyim... (GÜMÇED ) Güney Marmara Doğal Ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği.  Bu derneğe bağlı bir de sanat topluluğumuz var. Altınoluk'ta bulunan 4000 kişilik anfi tiyatroda, konser ve tiyatro yapıyoruz.  Ben de bu konser ve tiyatroların ışıklarını yaparak katkıda bulunuyorum. Burada yaptığım ışıkların bütün malzemelerini bana eski asistanlarım hediye olarak gönderdiler, kendilerine çok teşekkür ediyorum başarılar diliyorum.

Sinema ve reklam piyasasında çalışan, gerek meslek gerekse izleyici olarak ilgi duyan herkese selamlar, sevgiler, saygılar.
Erol Batıbeki’ye Teşekkürler.

Her hakkı saklıdır. Yazarının ve www.sinematürk.com'un izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz.
İletişim: [email protected]

 

 

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)