Ayçın Tuyun oyunculuğu meslek edinmek gibi bir düşüncesi olmamasına rağmen, bir reklam filmi ile kamera karşısına geçti. Kameranın büyüsü etkiliydi ve o, bunun farkında bile değildi. Kamera, önüne geçeni içine çekiyordu. Onu da içine çekmesi uzun sürmedi... Bu hafta değerli oyuncu Ayçın Tuyun'u konuk ediyoruz...
31 Temmuz 2012

"Ay ışığı lideri" anlamına gelen ismiyle, yeni bir yüz, genç bir yetenek olan Ayçın Tuyum 8 Şubat 1987 yılında Manisa Turgutlu da doğdu. İlkokulu Beykent Koleji’nde, liseyi Ataköy Cumhuriyet Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Veterinerlik bölümünü ve Romanya Bükreş Ekonomi Üniversitesi’ni kazandı.
 
Oyunculuğu meslek edinmek gibi bir düşüncesi olmamasına rağmen, bir reklam filmi ile kamera karşısına geçti. Kameranın büyüsü etkiliydi ve o, bunun farkında bile değildi. Kamera, önüne geçeni içine çekiyordu. Onu da içine çekmesi uzun sürmedi. Profesör olma hayallerini ikinci plana iterek, oyuncu olmayı iyiden iyiye düşünmeye başladı ve kararını verdi. 2005 yılında  kısa adı TÜRVAK olan Türker İnanoğlu Vakfı’nda oyunculuk eğitimi aldı.

Ayçın Tuyun: Lise yıllarımda ailem, özellikle annem oyuncu olmamı çok istiyordu. Hobi olarak başladım diyebilirim. Boş zamanlarımı değerlendirmekti amacım. Orkid reklamında oynadım. Televizyon, sinema dünyasını hiç meslek olarak düşünmemiştim. Bu reklam benim kamera karşısına çıktığım ilk iş oldu. Üniversiteyi bitireceğim, ya ekonomi ya veterinerlik bölümünü okuyacağım, profesör olacağım diyordum. Halen daha bu hedeflerim var. Vazgeçmiş değilim. Oyunculuk yaparken aynı zamanda açık öğretim felsefe bölümünü okuyorum. Oyunculuğu bitirdiğim gibi felsefeyi de bitireceğim. Sonra da hayalim olan profesör olma yolunda ilerleyeceğim.

Reklam filminden sonra dizilerde oynadım. Oyunculuğu sevmeye başladım ama eğitimini almam gerekiyordu. Romanya da ekonomi okumak için üniversiteyi kazanmıştım ve tercih yapmam gerekiyordu. Bir çekim setinde hayatımı değiştiren isimle, Bora Seçkin ile karşılaştım… Bora Seçkin benim hocam, beni keşfeden kişi diyebilirim.
"Sen oyunculuk düşünüyor musun?" dedi. Oyunculuk yapmayı isterim ama eğitimim yok deyince… "Türvak var. Orada hocalık yapıyorum, sende yetenek sezinliyorum, görüyorum. Oyunculuk okumak istersen gel"…dedi.

Böyle deyince tercih yapmam daha da zorlaştı. Ne ekonomiye gittim, ne de veterinerliğe. Oyunculuğu sevdim, ben oyunculuk okuyacağım dedim, okudum. Annem, benim menejerliğimi yapıyordu. 3 yıl oldu annemi kaybedeli. Bu günleri anneme borçluyum.  Kamera önünde oynarken mutlu oluyorum. Diğer mesleklerde mutlu olabilecek miyim acaba? Oyunculuk yapıyorum ama bir yandan da açık öğretim felsefe bölümünü okuyorum. Hedefimde profesör olmak var. Oyunculuğu da çok sevdim. Her ikisini de yapmak istiyorum.

Yakup Sancı: Genç ve güzel bir oyuncusunuz. Setlerde sizi neler rahatsız eder?

Ayçın Tuyun: Yaklaşık 8 yıldır oyunculuk yapıyorum ama sanırım doğru insanlarla çalışıyorum, doğru projelerde çalışıyorum. Bu nedenle pek rahatsızlık verici durumlarla karşılaşmadım. Rahatsızlık verici durumlar hayatın her alanında karşımıza çıkabiliyor. Bunu sadece setlere yormamak gerek. Hangi işi yapıyor olursanız olun, Allah kötülerle karşılaştırmasın.

Yakup Sancı: Genç oyuncular olarak sorunlarınız nelerdir?

Ayçın Tuyun: Genel olarak tüm insanları rahatsız eden konular beni de rahatsız ediyor, ama şu konu diyebileceğim bir sorun yok sanırım. Sevmediğim tek konu, kompleksli insanı sevemiyorum. Hepimiz aynı sette ekmeğimizin peşindeyiz. "Ben oldum" denmemeli. Dünya sinemasına baktığımızda çok önemli isimlerin bile çok mütevazi olduklarını görüyoruz. Bizde aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

Yemeğini ayağına isteyen, çayını ayağına isteyen insanların bu istekleri bana tuhaf geliyor, garip geliyor. Bir Anadolu ailesinin çocuğu olarak 50 yaşında bir amcanın, bir ablanın bana yemek getirmesi, çay getirmesi beni rahatsız ediyor, utandırıyor. Moderniz ama kökten gelen bir Anadolu geleneğimiz, kültürümüz var. Ölçülü olmak gerek. Saygılı olmak gerek."Nerede benim çayım?" diyemem. Çay içeceksem gider çayımı alırım. Kötü davranışları kınıyor, iyi davranışları örnek alıyorum.

Yakup Sancı: Sinemada, televizyonda kendinize bir hedef koydunuz mu? Bu hedefe ulaşma yolunda örnek aldığınız sanatçılar var mı?

Ayçın Tuyun: Yeşilçam oyuncularının hepsini seviyorum, hepsine çok büyük saygı duyuyorum. Onlar bizim üstadlarımız. Bu güzel insanların güzel yanlarını almaya çalışıyorum. Birinin bakışı, birinin gülüşü… Film izlerken dikkatle izliyorum ve oyunculuk adına ne alabiliyorsam onları almaya çalışıyorum. Oyunculuk anlamında olsun, karakter anlamında olsun hepsinin iyi yönlerini almaya çalışıyorum. Hepsi benim ustalarım ve ideallerim. "İdolünüz kim?" sorunuza bir isim verecek olursam. Sevda Ferdağ’ı çok seviyorum, kızını oynadım. Duygusal bir bağım var.

Şöhret olmak gibi bir tutkum yok. İnşallah bundan sonra da olmaz. Sadece işim neyse o işi en iyi şekilde yapmaya çalışmak beni mutlu ediyor. Herkesin kendine çizdiği bir çizgi vardır. Benim çizgim de bu. Çizgimi bozmadan, kendi bildiğim doğrultuda yürümek istiyorum. Öz benliğimi kaybetmek istemiyorum.

Yakup Sancı: Sinema filminde oynadınız mı?

Ayçın Tuyun: Şu ana kadar hiç sinema filminde oynamadım. Beyaz perdede kendimi çok farklı görmek istiyorum. "Oyuncu böyle olmalı" sözünü seyirciden duymak istiyorum. Evlerinden biri gibi kabullenilmek, benimsenmek isterim. Yeşilçam insanları o sıcak samimiyeti o kadar güzel vermişler ki halen keyifle izliyoruz. Karakterleri aileden biri gibi kabullenmişiz. Ben de öyle filmlerde oynamak isterim. Aradan 40 sen de geçse unutulmayım. Seyirci o filmi tekrar izlediğinde içinde sıcacık duyguların yaşamasını isterim.

Yakup Sancı: Bir gün iyi bir sanatçı olacağınıza inanıyor musunuz?

Ayçın Tuyun: Şimdi ben sanatçıyım diyemem. Bu benim haddim değil. Buna kişinin kendi karar veremez. Seyircinin takdiridir. Seyirci yaptığınız işi severse 40 sene ayakta kalırsınız, sevmezse silinir gidersiniz. Zaman içinde yapılan işlerle bizim de kim olduğumuz anlaşılacaktır. Seyirci ya "Sanatçı" diyecek, ya da "Oyuncu" diyecektir. Kişinin kendine sanatçı etiketini yapıştırması çok doğru değil. Oyuncu koçum Kayhan Yıldızoğlu’nun çok güzel bir sözü vardır. "Oyunculuk çok uzun bir maraton. Hiçbir şey birdenbire olmaz, adım adım" derdi.

Bunları düşünmek bile istemiyorum. Tamamen işimi en iyi şekilde yapmak için mücadele eden biriyim. Ünlü olmak, olamamak... Para kazanmak, kazanamamak... Bunları düşünmek istemiyorum. Oyunculuk mesleğini en iyi şekilde yapmak benim hedefim. Oyunculuk okulunda gördüğümüz dersleri kamera karşısında uygulamaya çalışıyorum.

Yakup Sancı: İyi bir oyunculuk eğitimi aldığınızı düşünüyor musunuz?

Ayçın Tuyun: Türvak da bir buçuk yıl sıkı bir oyunculuk eğitimi aldım. Bu bir buçuk yılın her günü dolu dolu geçti. Hocalarımız çok iyi hocalardı. İyi bir eğitim aldığımı düşünüyorum. Başka kurslardan eğitim alan arkadaşlarımızda var. Onlarla karşılıklı oynuyoruz. Alaylı ile de oynuyoruz. Oyunculuk eğitimi almak gerekli mi? Evet gerekli… Bilinçlenmek adına her şeyin eğitimin almak gerekli… Yemek yemenin de eğitimini almak gerekli, araç kullanmanın da. Tabi ki sadece eğitim yetmiyor, yetenek de gerekli.

Oyunculuk öyle bir şey ki ucu bucağı yok. Tek kelimeye sığdıramıyorum. Farklı bir karaktere bürünmek, kendinizin dışında farklı bir şey yaratmak müthiş bir duygu… "Oyunculuk eğitimi alınmalı mı, alınmamalı mı?" Akademik kariyer yapmadığım için çok da haddimi aşmak istemiyorum. Üstadların verebileceği bir cevap. Dediğim gibi bilinçlenmek adına her şeyin eğitimini almak gerekli diyebilirim. Bazılarına göre ben de konservatuar mezunu olmadığım için eğitimli bile sayılmıyorum. Ama insanları hiçbir zaman eğitimli, eğitimsiz diye ayırt etmedim. Diploma önemli olabilir ama asıl önemli olan kişinin kendini eğitmesi.

Yakup Sancı: Bazı dizilerde oynadınız. Yüzünüz sokaktaki insanlar tarafından az çok tanınıyor. Sizi tanıyanlar olduğunda neler hissediyorsunuz?

Ayçın Tuyun: Şunu çok seviyorum. Beni Ayçin olarak değil de, oynadığım dizideki karakter ismimle tanıdıklarında, seslendiklerinde, çok mutlu oluyorum. Emeğimin manevi karşılığını almış olduğumu düşünüyorum. Bir iz bıraktığımı düşünüyorum. Belki diğer oyuncu arkadaşlar kendi isimleriyle tanınmak isteyebilir ama ben kendi ismimle değil, oynadığım karakterle tanınmaktan mutluluk duyuyorum.

Kötü karakteri oynadığımda da insanlar tanıyor, onlara gülümsüyorum, konuşmak istiyorlar. "Aa sen çok iyi bir kızmışsın" diyorlar. Bir defa ablanın biri kötü kız oynadığım için saçımı çekmişti. Biraz konuşunca iyi biri olduğumu anladı sanırım. Seyircimiz de bilinçlendi artık. Eskiden olduğu gibi kötü karakterlere sokakta saldırılmıyor, bunun bir rol olduğunu ayırt edebiliyor. Bir oyuncu olmama rağmen ben bile film izlerken kötü karakter oynayan oyuncuya sinirleniyorum. Belki o anda elime geçse boğarım.

Yakup Sancı: Geçiminizi oyunculuktan mı sağlıyorsunuz?

Ayçın Tuyun: Oyunculuk yapmakla geçim sağlanılması zor diye düşünmüyorum. Oyunculuk para kazanmak için yapılacak bir meslek değil. Zaten böyle bir düşünce içinde olan kişiden de oyunculuk anlamında faydalanmak zor. Önemli olan sevdiğiniz işi severek yapmak. Bu sevdiğiniz işi yaparken de tabi ki bir şeyler kazanacaksınız ve bu geçiminizi sağlayacak, en azından bir kısmını. Mantık sadece para kazanmaksa bu oyunculuk yapmakla olmaz. Aslında ucu açık bir konu... Oyuncu hüsrana da uğrayabilir, şansı yaver giderse çok iyi paralar da kazanabilir.

Bir yerlerde oynayan bazı arkadaşların egoları yükseliyor, şımarıyorlar. İnsanların bakış açıları değişiyor, tavırları değişiyor. Bu da sağlam olmayan bir karakterin egosuna söz geçirememesine neden oluyor.

Babam bir gün bana şöyle dedi… "Yukarılara çıkma kızım, in aşağıya. Kartal yılanı yakalar kaldırır yukarıya doğru. Yılan kendini uçuyor sanır. Hal bu ki kartal onu yiyecek. Adım adım. Emin adım. Bilinçli bir şekilde, eğitimini alarak ilerle." Bir yerlere varmış olmak çok büyük başarı değildir. Oyunculuk çok tehlikeli bir meslek... Şan, şöhret, ünlenmek gibi bir rüzgara kapıldığınız zaman "Benim çayım nerde? Benim yemeğimi getirin" demeye başlıyor, bulunduğunuz yerin taşıyamıyorsunuz.

Ünlü olmak güzel olabilir ama çok zordur. O ün’ü taşımak zordur. Doğal olarak insanız her günümüz birbirini tutmayabilir, moralimiz bozuk olabilir. O anda sizi tanıyan biri yanınıza yaklaşır, fotoğraf çektirmek ister. Her zaman şunun bilincinde olmak gerek "Seyirci sayesinde varız. Bu fotoğraf çektirmek isteyen kişi de bir seyirci." Ne kadar sorununuz olursa olsun, o kişiye karşı güler yüzlü olmak zorundasınız. Bunu yapmak da çok zor... Bunun için şan, şöhret olmak önemli değil. O şanı, şöhreti taşıyabilmek önemli olan.

Yakup Sancı: Sizlerle birlikte "yeni yüzler, genç yetenekler" kuşağımızda Ayçın Tuyun’un güzel kalbini araladık. Hem oyunculuk hem de ideali olan profesörlük yolunda iyi şanslar diliyoruz. Yolu açık olsun. Bir başka kalpte buluşmak dileğiyle...

Ayçın Tuyun’a Teşekkürler.
Her hakkı saklıdır. Yazarının ve www.sinematürk.com 'un izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz.
 
Yakup Sancı İletişim: [email protected]

 

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)