Sinemamızın Emektarlarından Yavuz Karakaş'la, yine değerli oyuncumuz ve Sinematurk kıdemli üyesi Yakup Sancı sizler için tatlı bir sohbet gerçekleştirdi. Yavuz Karakaş'ın günümüz sineması, eskiler ve sektörün durumu ile ilgili düşüncelerini bu sohbette bulabilirsiniz...
31 Temmuz 2012

YS- 1959 yılında ilk fotoromanda oynayarak başladınız sanat hayatınıza. Bu nasıl oldu? 

YK- Münir Hayri Egeli ve oğlu Erdoğan Egeli’nin ceylan yayınları vardı. 1959 yılında askerden geldiğimde organizatörlük yapan Taner isminde bir arkadaşım aracılığı ile o zamanlar kolsuz bebek diye bir fotoromanda oynamaya başladım. Kısa bir süre sonra bu foto romanın filmini yapmaya karar verdiler yine foto romanda ki doktor karakterini ben oynayarak sinemaya adımımı attım. Bu filmde hatırladığım tek arkadaşım Suna Selen.

YS- Bu güne kadar kaç filmde rol aldınız?

YK- Yaklaşık 300 civarında filmde oynadım. Çeşitli dizilerde  toplam 100 bölüme kadar da iş yapmışımdır.

YS- Bu filmlerde en çok kimlerle çalışmak zevkliydi?

YK- Bir çok arkadaşım var tabiî ki ama ilk aklıma gelenler. Sadri Alışık, Orhan Gencebay, İzzet Altınmeşe, Ferdi Tayfur, İzzet Günay ile zevkle çalıştım diyebilirim.

YS- Hiç iş kazası yaşadınız mı? 

YK- Atçalı Kel Mehmet Efe filmini çekiyoruz. Fikret hakan, Hayati Hamzaoğlu ve ben at koşturacağız. Ama ben hiç ata binmemiştim o güne kadar. Filmin son sahnesi. Koştura koştura kameranın önünden geçtik ben havada uçarak düştüm. Rejisör Asaf Tengiz film bitti Yavuz Karakaş uçtu demişti. Bacağım kırıldı.

YS- Ödülleriniz de var değil mi? 

YK- Çeşitli yerlerden aldığım 15 kadar ödülüm var ama en son ödülüm çok anlamlı benim için. Sinemada 50 yıl ödülü.

YS- 1970 yılına kadar bir çok önemli film ve dizilerde rol aldınız. Sonra birden bırakmanızın nedeni nedir?

YK- 1970'li yıllarda seks filmleri furyası başladı. Benim karakterime ve aile yapıma uymuyordu. Bu nedenle ara verdim ve Almanya ya gittim. Hamburg ve Köln'de yaşadım bir süre. Sonra kızım Ebru doğunca hasrete dayanamayıp geldim.

YS- Türkiye'ye döndügünüzde tekrar Sinema alanında mı çalıştınız?

YK- Hayır, Üsküdar'da evimin karşısında bir sinema açılmıştı o zaman. Üsküdar sineması. Aynı sokakta bir büfe açtım bir süre büfecilik yaptım. Efes şişe biraları yeni çıkmıştı o zaman, bira sattım sonra fıçısı çıktı biranın derken beni restoran açmaya yönlendirdi bu girişim. Yavuz Karakaşın yeri diye bir restoran açtım. 19 yıl çalıştırdım bu restoranı. Bu arada gelen film tekliflerini de değerlendirdim. Uygun bulduğum filmlerde çalıştım.

YS- Ne sinemadan ne ticaretten vaz geçmişsiniz. Şimdi de fotoğraf stüdyonuz var.

YK- Benim dönemimdeki ticaret yapmayan, sadece sinemadan uman arkadaşların durumları ortada. Bu beni çok üzüyor. Sinemadan para kazanamadım. Biz karakter oyuncuların hangisi para kazandım derse yalandır bu. Neyim varsa ticaret hayatında elde ettiğim kazançla olmuştur. Oğlum Tolga ile birlikte fotoğraf stüdyosu çalıştırıyorum.

YS- Arkadaşların durumlarına üzüldüğünüzü söylediniz. Sinemaya hevesli gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

YK- Bizim zamanımızda 500 kişiydik Sinema bizi doyurmadı. Şimdi sektörde 50.000 kişi var nasıl doyuracak? Bunun için gençler eğitimlerini tamamlasınlar. 3 ay kurs gören ya da hiç kurs görmeyen ben oyuncuyum diye piyasaya çıkıyor. Ne acıdır ki bazıları da iş bulabiliyor. Bu asıl o işi yapması gereken oyuncuyu açıkta bırakıyor demektir. Ben meslek hayatımda 50 yılımı doldurdum plaklarım var 300 civarında filmim var olmasına ragmen sanatçıyım demekten utanıyorum.

YS- Yeni filmlerin dilini nasıl buluyorsunuz?

YK- Şimdi milyon dolarlara çekilen filmleri biz cüzi bütçelerle çok daha kaliteli çekerdik ve çektiğimiz filmler seyredilirdi. Şimdi hala seyrediliyor. Günümüzde çekilen filmlerin bir çoğu boşa çekiliyor. İzleyici bulamıyor. Demek ki dillerimiz aynı değil. Bir yerde hata var. Anlaşılmıyorlar.

ST- Yakup bey sizin Yavuz Bey'le ortak bir anınız var mı? İkinizde güldügünüze göre var demek. Paylaşırmısınız bizimle?

YK- Yakup istersen sen anlat otel odasında yasadıklarımızı.

YS- Peki abi. Bursa Kemalpaşa da bir film çekiyoruz. Yavuz abi benim oda arkadaşım oldu. Valizlerimiz elimizde odanın kapısını açtık içeriye girdik. Rica (1) Yakupcuğum senden bir ricam var dedi. Buyur abi dedim. Odada iki yatak var bir çift kişilik biri tek kişilik, çift kişilik yatak benim olsun dedi. Tabi abi ne demek dedim. Çok teşekkür ederim dedi. Aradan 2 dk. Geçti (2) Yakupcuğum bir ricam olacak, buyur abi. Mümkünse odada sigara içme. Olur abi içmem balkonda içerim ya da hiç içmem. Çok teşekkür derim dedi. (3) Yakupcuğum senden bir ricam var dedi. Ben karanlığı sevmen gece açık kalsa ışık rahatsız olmazsın değiil mi? Yok abi olmam. Çok teşekkür derim. (4) Yakupcuğum senden bir ricam var dedi. Beni uyku tutmaz geç yatarım tv izlerim tv sesinden rahatsız olurmusun? Yok abi rahat ol. Çok teşekkür ederim. (5) Yakupcuğum senden bir ricam var dedi. Ben gece gazete okurum gazete sesi seni rahatsız etmez ya. Yok abi etmez. Çok teşekkür ederim. Gibi onlarca rica devam etti. Artık zoraki kurtuluş bularak yatağa girdim. Battaniyeyi kafama çektim. Ohh kurtuldum ricalardan sonunda derken Yavuz abinin sesi duyuldu. Yakupcuğum senden bir ricam var dedi. Battaniyeyi üstümden attım. Abi ricanı söylemeden önce benim senden bir ricam var. Benim uykum ağırdır top atsan uyanmam. Mümkünse yattığım gibi kalkayim, gece bana ilişme de ne yaparsan yap!

ST- Sinematürk üyelerine söylemek istediğiniz bir şey var mı? 

Beni plaklarımdan dinleyen, filmlerimi izleyen, tüm dostlara ve tüm sinematürk sitesi üyelerine sevgilerimi sunuyorum. İstedikleri zaman bana ulaşabilirler. www.yavuzkarakas.com

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)